Bak giderim

Her tartışmada çıkarıyor çantasını, içine birkaç parça eşya sokuşturup “Bitti, bu sefer sondu” diyor. Sanki hemen ayakkabılarını giyip kapıyı çarpıp çıkacakmış gibi hızlı hızlı hazırlanıyor, telefonuyla şarj cihazını, gözlüğüyle kulaklığını aldı mı diye ceplerini kontrol ediyor. Öteki hemen özür dilemeye başlıyor. “Gitme ne olur” diyor.


Vazgeçilmez olduğunu anlayınca elindeki çantayı yere bırakıyor. Geçip koltuğa oturuyor, gidip gitmeyeceğine karar verecekmiş gibi bir havayla düşünüyormuş gibi yapıyor. O gün gitmiyor, ama çantasını ortada bırakıyor. Öteki her gün görüp gideceğinden korksun diye.

Çanta hazırlamak zor geldiğinde kapıyı çarpıp çıkıyor. Telefonunu kapatıyor ya da cevaplamıyor. Sokaklarda dolanıyor. Arkadaşına gidiyor, kardeşine gidiyor. Oradan buradan sohbet ediyor. Canı isterse akşam geç vakitte dönüyor, istemezse ertesi gün telefonda dönsün diye diğerinin yalvarmasını bekliyor.


Benzer sahneler, düzensiz aralıklarla tekrarlanıyor. Her defasında benzer diyalogları özürler, sarılmalar, çantayı ortalıkta bırakmalar ya da çarpıp çıkılan kapıdan içeri geri girmeler takip ediyor.


Fakat o son tartışmada bütün ezberi bozuluyor. Terk edilmekten korkan, terk etmekle tehdit edene diyor ki: Tamam, madem o kadar istiyorsun, git. Hep yere bırakmaya alıştığı çanta elinde kalakalıyor. “Gitmemi istiyor musun gerçekten?” Öteki bunalmış, cevaplıyor: Aslında istemiyorum, gidersen çok üzülürüm, ama böyle de devam edemem, çok yoruldum. Sen bilirsin, nasıl istiyorsan öyle yap. Ama hemen şimdi yap.


O gün içindeki gerçekle baş başa kalıyor. Karşısındakinin zayıflığını görmekten, bu zayıflığı kullanarak onun hayatındaki yerinin sağlamasını yapmaktan zevk aldığından “gidiyorum” deyip duruyor. Yoksa bir yere gideceğinden değil. Bunu kime söylediğinin de bir önemi yok. Kiminle beraber olsa ona söyleyecek. Tehdidi savurmaya hazır. Dilinin ucunda.


O son gün, işte o son gün artık karar vermek zorunda olduğunu anlıyor. Tehdit etmenin tehlikeli bir oyun olduğunu kavrıyor. Özür diliyor. Küçük çantasını boşaltıyor. Eğer bir daha gitmekten bahsederse gerçekten gitmesi gerekecek ve bu kez geri dönemeyecek.


Arkadaşına itiraf ediyor.


Kiminle beraber olduysa, onu hep ayrılmakla tehdit etmiş. Ne kadar güçlü olduğunu göstermek istemiş. Ne kadar âni ve kesin kararlar alabildiğini, bırakıp gidebildiğini, kestirip atabildiğini. Yolunda gidebilecek ilişkileri belki de bu yüzden bozulmuş. O “İstiyorsan şimdi git” lafı tokat gibi gelmiş. Korkmuş, onsuz kalmaktan. Ayrılmakla tehdit edilmenin nasıl bir duygu uyandırabileceğini o zaman biraz anlayabilmiş. Ya o duysaymış, “Hayatından çıkıyorum” lafını? Ne yaparmış?


Arkadaşına konuşuyor.

“Onu daha az severdim” diyor. “Çantasını hazırlayıp ortada bıraksaydı, kapıyı çarpıp ertesi güne kadar sessiz kalsaydı, korkumdan ondan ayrılamazdım hemen, ama onu giderek daha az severdim.”


Kendini onun yerine koyunca idrak ediyor ne yaptığını. Bir daha kimsenin zayıflığını kullanıp onu tehdit etmeyeceğine kendine söz veriyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Özellikle biz kadınların bae vurduğu bir yol.kendimizi va?geçilme? Sanmamış ama sonra bir bakmışız vazgeçilen biz olmuş..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.