Anneyi babayı affetmek

Annesiyle ilişkisi mükemmel kaç kadın vardır? Artık ona kızmayan, geçmiş gitmiş zamanlar için öfkelenmeyen, bir şeyi üstelediğinde öfke patlamaları yaşamayan, yaptıklarını ve yapmadıklarını başına kakmayan kaç kadın vardır acaba? Aslında kaç evlât vardır demeli. Hatta konuya babayı da dahil etmeli. Yaşını başını almış, belki kendisi de anne baba olmuş kaç evlât, yüksek sesle ya da içinden anne babasını suçlamıyordur?


Çocuklar aile korumasında yetişir, fakat bazı aileler fazla korumacıdır. Mesela çocuk, arka apartmandaki arkadaşının evine ders çalışmaya gidemez. Sınıf arkadaşının doğum gününe davetlidir ama annesi göndermez. Arkadaşlarıyla buluşur, akşam geç gelir biraz, babası burnundan getirir. “Bir daha çıkmak yok!”


Çocuğun kendi bedeniyle rahat ettiği biçimde ilişki kurmasına da pek izin verilmez. Misal, kâkül kesmek ister kız, anne izin vermez. Oğlan saçlarını uzatmak ister, babası ona “zibidi” sıfatını layık görür. Evden çıkmadan önce kızların kıyafetleri son kontrolden geçer, erkekler daha rahattır ama onların da parmak uçlarına basarak evden çıktıkları çoktur.


Engellerle, engellemelerle geçen çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemini takiben anne baba yaşlanır ve söz sırası evlatlara gelir. Eğer o gün durdukları yerden memnun değillerse şöyle söylerler: “Hep annemle babam yüzünden...” Eğer memnunlarsa “Annemle babama rağmen!” derler.


Gerçekten de haklıdırlar. Ailesine rağmen kendi seçtiği okulda okuyabilmiş, istediği kişiyle yuva kurabilmiş, sevdiği mesleği icra edebilen, yani istediği hayatı yaşamak için çok çaba harcamış insan sayısı çok değildir. Gelgelelim ailesi yüzünden ne istediği okula gidebilmiş, ne sevdiğiyle evlenebilmiş, ne de istediği mesleği edinebilmiş insan sayısı fazladır. Çünkü bizim kültürümüzde büyükler küçüklerin sahibidir ve küçükler sadece susup küçüklüklerini bilmek zorundadır. Ne yazık ki bu gelenek biraz kırılarak da olsa devam etmektedir.


Keşke anneler babalar çocuklarını büyütürken kendi küçüklüklerini, gençliklerini düşünseler. Kendi yaşadıkları zorlukları onlara yaşatmasalar. “Ben yapamadım bari o yapsın”, “Ben genç olamadım bari o olsun” deseler. Keşke her anne baba hayatını istediği gibi şekillendirmesi için evlâdına şans tanısa, tecrübelerini anlatsa ama onu kendi çizdiği rotada ilerlemeye zorlamasa. Yani ona saygılı davransa ve gerçekten de saygı duysa.


Ama onlar da herkes gibi insanlar ve mükemmel değiller. Hata yapıyorlar, bazen çok büyük hatalar yapabiliyorlar ve onların bu hataları evlâtlarının istedikleri hayatı sürmesine engel olabiliyor.


Peki ne yapmalı? Diyelim ki annenle baban yüzünden istemediğin bir eğitim aldın, hatta belki de eğitim alamadın, istemediğin bir evlilik hayatı yaşıyorsun, istemediğin bir iş yapıyorsun, daha pek çok istemediğin eylemi yapmanın sebebi onlar.


Ne yapacaksın?


Ne yapalım?


Her gün, her an onlara kızmaya devam mı edelim? Yaşadığımız hayat için kahrede kahrede yaşayıp gidelim mi? Hayatımızı düzeltmek için, bizim istediğimiz gibi olması için hiç çaba harcamayalım mı?


Çaba harcayıp istediğimiz hayatı sürmek yeter mi, bizi sakinleştirir mi?


Sanmıyorum. Affetmeyi bilmeye, bunu ne olursa olsun becerebilmeye ihtiyacımız var. İki nedenden. Bir, geçip gitmiş zaman, geri dönüşü yok. Hatırlamak, düşünmek bugünü yaşamaya engel ve zaman kaybından başka bir şey değil. İki, dünü unutup bugünü yaşamaya odaklansak da, içimizdeki öfkeden özgürleşmeye ihtiyacımız var. Anne babaya öfke duymak, bu öfkeyle yaşamak da bugünü yaşamaya engel. Öfkeyle yaşanmıyor.


Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Annelerimiz babalarımız da değil. Belki daha iyisini bilselerdi yaparlardı. Belki pişmanlar ama özür dileyemiyorlar. Hani biz onlara bazen istesek de “Seni seviyorum” diyemiyoruz ya, ağzımızdan bir türlü çıkamıyor ya o iki kelime... Onlar da belki bize bir türlü “Özür dilerim” diyemiyorlar.


Deseler rahatlar mıyız? Bir özürle öfkemiz uçar gider mi, bizi rahat bırakır mı? Her gün başkaları bizi ne kadar üzüyor, kırıyor ve hiçbiri yaptıkları için özür dilemiyor. Annemizle babamız özür dilemese ne olur?


Hayat çok kısa. Düne takılıp kalmak için çok kısa, birikmiş öfkeyi büyüterek yaşamak için çok kısa.


Affetmek büyüklük mü bilmiyorum ama insana iyi geldiğini biliyorum. Affettikten sonra hayatın başka türlü aktığını da çok iyi biliyorum.


Anneler babalar yaptıkları bütün hatalara rağmen bize katkıları olan kişiler. Hep “onlara rağmen” “onlara yüzünden” deriz, ama farkında olmadığımız şeyler de aslında “onlar sayesinde”dir.


Hiçbir şey, hiç kimse tamamen iyi ya da tamamen kötü değildir. Bazen sevdiklerimizi zarar görmesinler diye fazla koruruz. Bazen farkında olmayız ama aslında cahilizdir, bilmediğimizden hata yaparız.


Anne babalarımızın yaptığı hatalar da böyledir. Neticede geçip gitmiştir, artık bugüne bakmak gerekir. Bizi onlar kadar çok ve onlar gibi karşılıksız sevenler olsa olsa kardeşlerimizdir.


Hepsinin kıymetini herkes hayattayken bilmek gerek.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Herkesin hataları olabılır bizlerinde anne babalarımızında eğer onlara takılı kalırsak bu güzel günlerimizi yanı gelecegımızıde karartmış oluruz .Her zaman affetmek büyüklüktür .
    CEVAPLA
  • Misafir sen şuan bana çok moral verdin sağol
    CEVAPLA
  • Misafir herkes kendi doğrularıyla yaşar ,kendi doğrularımızdan vazgeçmeden ,affetmeyide bilmek gerek yarın çok geç olmadan
    CEVAPLA
  • Misafir bence de çok doğru
    CEVAPLA
  • Misafir Çok güzel bir yaxi çocuklarımızı bencillce severek değil gençlik yıllarımizi düşünerek büyü telim
    CEVAPLA
  • Misafir O kadar guzel yazmissiniz ki;bende ailesi tarafindan hep engellenen ve onlarin dYattigi hayati yasamak zorunda kalan bir bayan olarak duygularima tercuman oldugybuz icin tsk ediyorum.iyiki varsiniz sevgiler
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.