Malları bölüştük tamam, ya anılar?
Kimse ayrılacağım diye evlenmiyor. Her evlilik bir umut. Her şey iyi olacak, güzel olacak. Biz çok mutlu olacağız. Belki de kimsenin olmadığı kadar mutlu olacağız. Biz ikimiz birlikte olduk mu bizi kimse kıramaz, üzemez. Her türlü güçlüğün üstesinden beraber geliriz.
Güzel bir evimiz olacak, güzel eşyalarımız. Kanepede birbirimize sarılıp televizyon izleyeceğiz. Misafirler ağırlayacağız. Birlikte yemek yapacağız, birlikte masa hazırlayacağız. Belki birlikte ev alırız, kira ödemeyiz, kendi evimizde otururuz. Çocuğumuz olacak, kız ya da erkek fark etmez, ona ya da bana benzeyecek. Onu birlikte büyüteceğiz. Aile olacağız. Sıcacık bir yuvamız olacak. Biz hep aile olacağız, aile kalacağız.
Hep hesap bunlar ve bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor. Evlilik de çarşı gibi bir şey işte. İsteklerine kavuşmak için içine daldığın bir âlem. Senin hayal ettiklerin belli, bu âlemin sana sunduğu seçenekler ortada.
Güzel bir eviniz oluyor, sevdiğiniz eşyalarınız. Zaten evlenirken alınan eşyaları insan hep sever tam istediği gibi olmasa da, içine girdiği evi sever düşlerini süslemese de. Epeyce bir zaman her şey yolunda gider, aslında öyle olmasa da. Umut böyle bir şey. Dilemek, inanmak, beklemek. İyisini düşünmek, değişeceğine inanmak, olmasını beklemek.
Sen beklerken hayat bir yandan akıp gidiyor. Beklerken ediniyorsun. Çünkü bu çağda evlilik, sürekli edinmek demek. Edindiğin her şeyin bir fiyatı var. Kanunlar bunlara “mal” diyor ve bir gün gerekirse nasıl bölüşeceğini söylüyor. Evlenirken bilerek ya da bilmeyerek, o gün için henüz sahip olmadığınız her şeyi, bir gün icap ederse bölüşmeyi kabul ediyorsun.
İşte bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor ve yollar ayrılıyor. Bölüşme vakti tuhaf. İki insan, duygularıyla kurdukları hayatı tekrar ikiye ayırmaya karar verince, beraber edindikleri her şeyi ikiye bölüyor. Evlilik süresince paylaştıkları ne varsa bölüşüyorlar.
Bölüşme bazen sessiz sakin, bazen biraz gürültülü gerçekleşiyor. Gürültü alt etme, kazanma hırsından çıkıyor. Her iki durumda da kazanan yok. Sadece sona eren iki kişilik bir hayat var.
Şirketlerin malları, insanların duyguları ve anıları olur. Evlilik de bir şirket ve kurucular şirketi kapatırken malları bölüşüyor. Ya insan? Duygularını, yıllar içinde biriktirdiği anılarını bölebilir mi? İkiden “bir” yaptığı hayatı tekrar ikiye ayırırken beraber kazanılan anılara ne olur?
Sözlüğe “bölüşmek” yazınca “paylaşmak” çıkıyor. Doğru değil ki. Mal bölüşülür, paylaşılan duygudur.
Ayrılırken asıl paylaşılan, evlilik kontratının değer biçemediği, gerçekten de fiyatı olmayan şeyler. İki kişilik hayat biterken yıllar içinde biriktirdiğin anıları, duyguları paylaşıyorsun. Bir taraf bir şey kaçırıp götüremiyor ya da daha fazlasını isteyemiyor. Herkesin payına eşit hatıra düşüyor. Onunla yaşadıklarınla zenginleştin mi fakirleştin mi bir sen biliyorsun.
YORUMLAR