Ne günlere kaldık

Açık fikirli olmak ile toplumdan dışlanmak arasında çok kısa bir mesafe, ince bir çizgi var.



Özellikle tabu saydığımız, öyle uluorta konuşmadığımız konularda, hele bir de genel görüşten farklı bir fikir belirtilecek olsa kulaklarımızı diker, tedirgin oluruz. “Yok artık. Ne günlere kaldık!”


Herkesin fikrinin öncelikle hangi kalıba uygun olduğuna bakılarak değerlendirildiği şu günlerde ilginç bir olayla karşılaştık. Bir baba Facebook’ta durum güncellemesine şunu yazmış: “Bugün benim için anlamlı bir gün, kızım adet gördü.”


Duymayan kalmamıştır herhalde. Kızın adet gördüğünü değil canım, bütün kızlar adet görür, bunun haber değeri yok! Babasının bunu paylaşarak sevincini, heyecanını ifade etmesi mesele.


Mümkün olduğunca farklı mecralarda bununla ilgili yorumlar yapanları takip etmeye çalıştım. Genel olarak ya “Bravo babaya, cesur ve açık fikirli”, ya “Tamam açık fikirlisin ama uluorta söylemenin mantığı ne”, ya da şöyle demişler: “Ay yok artık. Ne günlere kaldık!”


Çok da şaşırtıcı değil tepkiler, değil mi?


Ama ilginç olan başka bir vaka daha var. Geçtiğimiz Nisan ayında, bir kadının yeğeni için düzenlediği “genç kızlığa geçiş töreni” hakkında bir haber yayınlanmıştı Habertürk’te. Aldığı pozitif yorumların yanı sıra ilginç ifadelerle de eleştirilmişti bu haber. Ama daha da ilginci, sadece kadınların olduğu bir Facebook grubunda aynı şekilde eleştirilmişti: ”Yok artık!” Sadece kadınlar arasında düzenlenen, kadınlığa, kadın olmaya atfen düzenlenmiş bir törenin yine kadınlar tarafından yuhalanmasına anlam verememiştim. Elbette herkesin inancı, görgüsü farklıdır. Ahlak anlayışı da öyle. Ama kendi doğalarını gizli kapaklı yaşamaya eyvallah demiş, gerçekten de bu şekilde mutlu olan kadınların bunu yapmamayı seçmiş kadınları bu kadar sert eleştirmesini aklım almıyor.


Kadınlık döngüsünün en önemli ilk eşiğini geçmekte olan bir kızın teyzesi bile bu kadar eleştirildiğine göre, bu kızın babası hakkında neler söylenmiş olabileceğini düşünün.


Şimdi ben merak ediyorum, bu gerçekten açık fikirlilik mi? Yoksa bunu kabul etmemek, “bizim toplumumuzda olmaz” demek dar görüşlülük mü?


Tamam, mesele madem bunun mahrem bir konu olması ve uluorta konuşulmaması gerektiği. Bahsettiğimiz Baba, yorumlara sadece şöyle bir soru sorarak cevap vermiş: “Oğlumun sünnet oluşunu paylaşabilirim değil mi?”


Hikaye burada düğümleniyor.


Bu belki de kocaman bir tez konusu, hakkında bol bol konuşulan, tartışılan kocaman bir mesele. Deştikçe bin soru çıkıyor altından, erkek egemenliğine geçiş, kadının toplumdaki yeri, rolü, yaşamın evreleri, manevi döngüler, sahiplenme ve sahiplenilme…


Ama şimdi ben sadece, binlerce yıl öncesinden gelen bir sesle kısa bir tepki vermekle yetiniyorum: “Bir genç kızın adet görmesine, kadın olmasına sevinmeyi, bunu kutlamayı ayıplamak mı? Yok artık, ne günlere kaldık!”


Yapmayana bir şey demiyorum tabii. Ama ayıplayanı da ayakta ayıplıyorum, söyleyeyim!


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.