Seçimlerimin sonuçları

1 yılı geçkin bir zamandır bu sayfada, hayatın halleri üzerinden içimdeki hayatın sesini paylaşıyorum. Niyetim birlikte düşünelim, iç seslerimizi duyalım. Duygu ve ihtiyaçlar üzerinden farkındalık kazanalım.


Bu yazımın konusu dışarıdaki hayattan yüksek etki alıyor.


Malumunuz, ülkemizin 100. yılına denk gelen Cumhurbaşkanlığı ve 28. dönem milletvekilleri seçimleri sürecindeyiz. Politikayı sevmemekle beraber bu ülkenin bir vatandaşı olarak içimdeki hayatın bu gündemden etkilenmemesi mümkün değil. Bu yazım, oy kullandığım günün ürünü. Siz bu satırları seçim sonuçları resmi olmasa da belirlenmiş olduğunda okuyor olacaksınız. Ben belirsizlik halinden sesleniyorum size, siz dilerim netlik içinde okuyor olursunuz yazdıklarımı.


Kendime "Böyle bir aşamada ne yazılır?" diye sordum.


Zihnimden türlü türlü cümleler geçti. Zihnimin düşüncelerini, umuda dair inanç yükleyen kelimeleri, belirsizliğe dair umutsuzluk yüklü cümleleri bir kenara park edip kendimi nasıl hissettiğime odaklanmayı seçtim. Gerçekçi olmak benim hayatla bağımı güçlendiriyor. En gerçekçi halimle ve düşüncelerimden özgürleştiğimde içimde en çok merakın canlı olduğunu fark ettim.


Merak benim içimde bir kaç türlü yolla varlık gösteriyor. Şu anki halinde; içimdeki hayatta merak belirsizlikle kol kola girmiş vaziyette. Belirsizlik ile kol kola girmiş merakın beni gerginleştirdiğini fark ediyorum. Bu gerginlik, sabırsızlık hissimi artırıyor. Kendimi “Hadi! Artık Pazartesi sabahı olmuş olsun.” derken buluyorum. Gerginlik ve sabırsızlığın bedenimde yarattığı hisler oldukça konforsuz. Kalbimin üzerinde bir ağırlık, omuzlarımda sıkışıklık, midemde bulantı var. Bu hislerin bedenimde gezmesine izin verirken içimdeki ses soruyor: Neyi özlüyorsun?



Cevabım çok net; Ülkemde yaşayan her bir insanın fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılandığı bir ülkede yaşamak istiyorum. Ülkemin her bir vatandaşının öteki olmadan eşdeğerliliği deneyimlediği, seçimlerinden dolayı saygı gördüğü, kendini ifade özgürlüğünü deneyimlediği, dürüstlük, hakkaniyet ve adalet ihtiyaçlarının karşılandığı, maddi olarak konforla, manevi olarak huzurla bir yaşam sürmesini, sevgi, hoşgörü ve şefkatin koşulsuz ve kalpten tüm vatandaşlarını ayırt etmeden kapsadığı bir ülkede yaşamayı özlüyorum.


Yaşamak istediğim hayatı yaratmanın bir adımı olarak bu özlemlerime sahip çıkmak için sabahın erken vaktinde gidip seçimimi yaptım, oyumu kullandım.


Biliyorum ki seçmek bir hak. Cumhuriyetçilik ve halkçılık ilkelerinin bir sonucu olan seçme ve seçilme hakkından bahsetmiyorum. Kaynağını insan olmaktan alan seçme hakkından bahsediyorum. Her an bilinçli ya da bilinçsiz bir seçim yaptığım hayatımda, seçimlerim yetiştiğim çevreden, düşünce biçimimden, yaşadığım deneyimlerden çıkardığım sonuçlardan, inanç kalıplarımdan ve kültürel kodlanmalarımdan geliyor. Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminde de bu şekilde belirlediğim değerlerim üzerimden seçme hakkımı kullandım, tıpkı senin gibi.


Nasıl bir hayat yaşamak istiyorum? Hangi siyasi partinin politikaları benim yaşamak istediğim hayatı yaratmama uygun? Benim değerlerimle seçtiğim siyasi partinin değerleri benzer mi, paralel mi? Ezberlenmiş bir inanç ya da alışkanlıktan mı yapıyorum seçimimi? İstikrar mı arıyorum, değişime kalbimde yer açıyor muyum? Bu çerçeveden bakıp; değerlerime göre seçimimi yaptım.


Seçimlerimi belirleyen değerlerim, ideolojilerimle, ideolojilerim kültürel kodlanmalarımla, kültürel kodlanmalarım çevremi oluşturan insanlar ve bizi yetiştirenlerle belirlendi, tıpkı bu ülkede yaşayan milyonlarca insan gibi.


Şimdi; ihtiyacım olan diğerlerinin seçimleriyle şekillenen sonucu kabullenmek.


Benim seçimime uymayan bir durumla karşılaşabilirim. Bu durumda ne yapıyorum? Benim gibi düşünmeyen arkadaşımın sosyal medya paylaşımını gördüğümde ne düşünüyorum? Benim desteklediğim siyasi parti kazandığında ya da kaybettiğinde benim gibi düşünmeyen ile nasıl ilişkileniyorum? İçimde o arkadaşıma, eşime dostuma karşı düşmanca hisler beliriyor mu? Anlayışlı bir kabule geçebiliyor muyum?


Şu aşamada, farkındalığımın odağını seçimlerimi bilinçli olarak yaptığım yerden, sonuçlara da bilinçli olarak kucak açmaya çevirebilir miyim?


Benim gibi düşünmeyen akrabama, komşuma, iş arkadaşıma, eşime, dostuma anlayış, hoşgörü ve sevencenlikle bakmaya devam edebilir miyim?


Sonuçlar ister değerlerimle uyumlu olsun ister değerlerimle uyumsuz olsun, dün nasıl bu ülkede insani değerlerimizin ortak zemininde hep birlikte yaşadıysak yine yaşamaya devam edebilmeyi diliyorum. Bunu hatırlamakta fayda olduğunu düşünüyorum.


Ülkemizin 100. yılında ayrışmanın değil, birleşmenin iyileştirici olacağına inanıyorum.


Dilerim; gülen yüzler, aydınlık yarınlar, hoşgörü ve anlayış, şefkat, umut ve dayanışma içinde yaşayacağımız günler görmek mümkün olur.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.