Görünür olmakla aran nasıl?
Görünür olmakla aran nasıl?
Her halinle görünmeye razı mısın?
Her an, her halinle görünmek gerçekten ister misin?
Düşün ki, öfken tavan yapmış bağır çağır en karanlık halinlesin.
Düşün ki, neşen kontrolsüz bir hal almış gülmekten katılmış bir haldesin.
Düşün ki, gözyaşların sel olmuş, yüzün gözün şiş, yasın dibini kazıyor, yataktan çıkamıyor, ağlamaktan gözlerini açamıyorsun.
Düşün ki, acil serviste kolunda serum, bilincin nerdeyse kapalı, bedenin güçsüz düşmüş, sen sen olduğunun farkında bile değilsin.
Düşün ki, senin için kıymetli bir insanla arana mesafe girmiş, gönlün ayrı düşmüş, ilişkin bitmiş, kalbin buruk, yaşam enerjin çekilmiş, hayata küsmüşsün.
Bu saydıklarım ve aklıma gelmeyen diğer olası senaryolar, ortak insanlık hallerimiz. Bunlardan birini ve iddia ediyorum birden fazlası hatta hayatının değişik dönemlerinde tamamını yaşamayan yoktur, bu postu okuyanlar arasında.
Ve bu haller bazen üst üste geliyor.
Tüm duygular toplanıp gelmiş diyorum ben böyle zamanlara.
Hani o ağlarken güldüğümüz, gülerken ağladığımız, bir öfkelenip bi durulduğumuz, bi neşelenip bi sustuğumuz anlar var ya. Andan ana tüm duyguların kalpte delirdigi anlar. Toplaşıp gelmişler, hiç sormadan, müsait misin demeden gelmişler halleri işte !
Sen ne yapıyorsun böyle hallerinde..
Herkes beni görsün istiyor musun?
Bir kişicik de olsa beni görse yeter mi diyorsun?
Yok beni kimse görmesin, köşemde oturayım, halimin geçip gitmesini bekleyeyim mi diyorsun?
Duygularını bastırıp, yüzüne bi maske takıp, mutluluk oyunu oynamaya mı çalışıyorsun? Görüneyim ve fakat halimle fark edilmeyeyim mi diyorsun?
Doğrusu yanlışı yok. Öyle yapma, böyle yapmalısın diye bir iddiam yok.
Sokağa çıkman lazım !
Biriyle konuşman lazım !
Destek alman lazım !
Böyle gitmez, o yataktan çıkman lazım!
Ay ne çok uzadı seninde bu halin, kendine gelmen lazım!
Derdin neyse, üzerine gidip yüzleşmen lazım!
İçindeki çocuk o, onunla barışman lazım!
Yargılar, tavsiyeler, dayatmalar, mecburiyetler olmadan sen ne yapıyorsun?
İçinden gelen ne?
Kimse söylemiyor da sen mi söylüyorsun yukarıdaki o cümleleri kendine.
Kendine nazikce diyebiliyor musun?
Canım bugün enerjin neye yetecek?
İçinden gelen ne?
İçinden gelene razı mısın?
Bugün bu halinle görünmek sana nasıl gelecek? Buna gücün, hevesin, isteğin var mı?
Öyle ağır hisler bırakan kelimelerle dövmeden, sövmeden kendini.
Sonrasında bir de bu hallerinin pişmanlığına düşmeden,
Kendinden ve seçimlerinden razı mısın?
Zihnindeki tüm mecburiyetlerden arınıp, sadece içindeki yönelimlerin peşinden gitmeyi denemek ve bu halinle görünmeyi deneyimlemek ya da görünmemeyi denemek mümkün mü senin için?
Ezberlenmiş bir davranış biçimiyle değil de, kendine nezaketle, en sevdiğin dostuna davrandığın gibi özenle ve ihtimamla, seçimsel bir hal ile başına gelen hali deneyimlemek mümkün mü senin için?
Daha evvel hiç deneyimlemediğin bir hal olabilir.
Başına gelen; hayat dediğimiz olaylar içinde kırılganlığınla görülmek istemeyebilir, etrafına kalın duvarlar örmeyi alışkanlık yapmış olabilirsin. O kalın duvarlar, yorgan altında geçen zamanlar, kendini uykuya, uykusuzluğa ya da yemeğe verdiğin o anlar. Elinden gelenin en iyisiydi.
Şimdi başka bir farkındalıkla, yaşadığın ya da yaşayacağın yeni deneyimlerde, duygu ve ihtiyaçlarının farkındalığıyla, bugün gücüm neye yetecek bilinciyle, kendini özenle nasıl destekleyebilirsin? Bu halinin olağanlığını hatırlayıp halinin ne kadarını görünür yapabileceğini seçmeye ne dersin?
Keyifli keşifler...
YORUMLAR