Kadın Hakları Günü’ne neden ihtiyaç var?
Bugün 5 Aralık Kadın Hakları Günü. 5 Aralık 1934’te kadınların seçme ve seçilme hakkının tanınması ile birlikte bu gün de Kadın Hakları Günü olarak kutlanmaya başlanıyor. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının “verilmesi” ifadesinin ne kadar sorunlu olduğuna da hemen yeri gelmişken değinmek isterim.
Tarihteki hiçbir hak verilmemiştir, haklar zaten vardır; kişilerin bu hak sahipliği ihlal edilir ve o kişiler bu haklar için mücadele edip haklarının ihlal edenlerce tanınmasını sağlarlar. Tıpkı kadınların seçme ve seçilme hakkında olduğu gibi. İngiltere’deki Süfrajetlerden, Cumhuriyetin henüz ilan edilmediği dönemde kurulan Kadınlar Halk Fırkası’na kadar kadınların siyasi temsili arkasında da kanlı bir kadın hareketi bulunur. Cumhuriyet tarihinin ilk kadın siyasetçilerinden, Osmanlı feministlerinden olan Nezihe Muhiddin hakkında çekilen Kadın Olmanın Günahı belgesini izlemenizi yürekten tavsiye ederim. Nezihe Muhiddin ve 13 kadın arkadaşı henüz CHP bile kurulmamışken bir kadın partisi kurmak ister ancak başvurularına 8 ay sonra red yanıtı gelir.
Kadınların seçme ve seçilme hakkını edinme mücadeleleri; kimi zaman ruh ve sinir hastalıkları hastanesine kapatılmalarından; kimi zaman sesini duyurmak için kendilerini bir İngiliz atının altına atıp ölmelerinden geçer. Hiçbir hakta olmadığı gibi bu hak da altın tepsiyle sunulmamış, mücadele ederek kazanılmıştır. Siyasi temsil iktidar paylaşımı konusunda belki de en temel gösterge ve tam da bu yüzden muktedirin kolay kolay paylaşmak isteyeceği bir alan değil.
Yunan demokrasilerinden bu yana seçme ve seçilme, karar alma mekanizmalarına dahil olma müesseselerini konuştuğumuz günümüz toplumunda kadınların bu sahnede olabilmesinin tarihi 100 yıl bile değil. O amfilerde politika yapanlar, oy kullananlar hep erkekler. Arada kayıp geçen zamanların daha hızlı telafisi için siyasi partilerde kadın kotası gibi onarıcı önlemler alınması gerekirken, herhangi bir pozitif yükümlülüğün yerine getirilmediği bir siyasi iklimde bugün Türkiye parlamentosundaki kadın vekil oranı %20. Toplumun yarısını oluşturan bir kimliğin meclisteki karşılığı dörtte bir bile değil.
Temsiliyet çok mu önemli, kadın haklarını savunmak için kadın olmak zorunda mıyız? Evet çok önemli. Bir ülkede temsilin gerçekleşme derecesi, o ülkedeki demokrasinin niteliğini ve kalitesini ortaya koyar. Temsili demokrasinin hayata geçmesiyle, kişilere “vekalet” ile bizim adımıza hareket etme “yetki”si veririz. O kişiler milletin vekili olurlar ve millet adına hareket etme yetkisini almış olurlar. Temsil etmek; “gerçekte mevcut olmayan bir şeyi bir anlamda mevcut kılmak”tır. Buradan okuyunca kıymeti daha ayyuk.
Demokratik cumhuriyet rejimlerinde toplumun düzenini sağlayan kanunlardır. Kanunlar da mecliste milletvekilleri tarafından yapılır. Regl hijyen ürünleri üzerindeki vergilerin temel ihtiyaç dahilinde düşürülmesi teklifini ancak meclisteki kadın vekiller vesilesiyle dile getirebiliriz. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki koruyucu önleyici tedbirlileri ancak meclisteki kadın vekiller vesilesiyle ortaya koyabiliriz. Bugün 6284 sayılı Kanun konusunda partisinden bağımsız mücadele verenlerin kadın vekiller olması bu durumu açıklıkla ortaya koyuyor. Kürtajın yasal bir hak olmaktan çıkarılması konusundaki kulislerin önüne ancak meclisteki kadın vekiller vesilesiyle geçebiliriz.
Ben yaklaşık 4 senedir, şirketlere ve kurumlara toplumsal cinsiyet eşitliği alanında eğitimler ve danışmanlıklar veriyorum. Bugüne kadar 50’den fazla eğitim vermişimdir. Hiç birinde, hiçbir şirkette benimle ilk iletişime geçen kişi bir erkek olmadı. Çalıştığı şirkette toplumsal cinsiyet eşitliği, işyerinde eşitlik, şiddetle mücadele gibi konularda eğitim alınmasını gerektiğini düşünen kişiler hep kadınlardı. Bunda insan kaynakları ve iletişim gibi destek birimlerinde ağırlıklı olarak kadınların çalışıyor olmasının da mutlaka payı vardır. Bu da yine toplumsal cinsiyet lensinden değerlendirilmesi gereken başka bir başlık.
Bir şirkette hiç ya da yeterince kadın çalışmıyorsa kimsenin aklına kadınlar tuvaletinin iyileştirilmesi gelmez, şirket içinde süt sağma odasının yer alması gerektiği gelmez. Bazı ihtiyaçların özneleri üzerinden dillendirilmesi şarttır. Hatta temsiliyet de yetmez temsilde eşitlik gerekir. Neden insan hakları gününe ek olarak kadın hakları günü var? Yanıtı çok basit. Kadınların insan hakları kadın olmaları sebebiyle ihlal edildiği için. Kadınlar kadın oldukları için eğitim hakkından mahrum bırakılıyor, kadın oldukları için mirastan eşit pay verilmiyor, kadın oldukları için terfi ettirilmiyor, kadın oldukları için aynı işi yaparken aynı ücreti almıyorlar. Bazı haklar için insanlık mücadele verdi ve bir kazanım elde etti. Ama insanlık ile kastedilen erkeklerdi.
İnsan haklarının gelişmesindeki mihenk taşlarından biri olan Fransız Devriminin sloganındaki “liberte (özgürlük), egalite (eşitlik), fraternite (kardeşlik)”deki fraternite erkek kardeşliktir, biraderlik bir başka deyişle. İnsanlık insan haklarını elde ederken, insanlığı erkeklerden ibaret kabul ettiği için bugün hala kadın hakları gününe ihtiyacımız var.
Bu nitelendirmelere ihtiyaç duymayacağımız bir gelecek umuduyla, kadın hakları günü kutlu olsun.
YORUMLAR