Kendilerini yaşlılık duygusuna kaptıran birçok arkadaşımı üzüntüyle izliyorum. Gün geçtikçe içlerine kapanıyor; gözlerini bahane ederek okumaktan, kulaklarını bahane ederek insanlardan uzaklaşıyorlar. Buna karşın bencillikleri ve televizyon izlemek dâhil kolay zevklere olan bağımlılıkları artıyor. Oysa ki yaşlı insanların en büyük korkusu yalnız kalmaktır. Bu korkuyu içlerinde taşıdıkları halde eşleri hayattayken bile kendilerini yalnızlığa mahkûm eden insanlar tanıyorum. 50 yıllık evlilikten sonra sudan sebeplerle birbirleriyle kavga edenler, birbirlerini kıranlar, birbirlerinin her şeyini en ince detayına kadar bildikleri halde hâlâ birbirlerine karşı rol yapanlar, sıcacık birliktelikleri paylaşmak dururken yataklarını, hatta yatak odalarını ayıranlar, “Ben artık yaşlandım” diyerek erkek ve kadın olduklarını unutanlar, giyim kuşamlarına özen göstermekten vazgeçenler, makyaj yapmaktan utananlar, kaçamak bir öpücüğü, sıcak bir kucaklaşmayı kendilerine hak görmeyenler, küçük hastalıkları büyütüp teslim olanlar, dünya zevklerinden el etek çekenler. Bu yaşamı kendilerinin ürettiklerinin dahi farkına varmadan, kendi hallerinden en çok şikâyet eden insanlar oluyorlar.


Eğer içinizdeki kıpırtıları canlı tutmuyor, kendinize inanmıyor, yaşama olan beklenti ve bağlılıklarınızı azaltıyorsanız, sevgiden uzaklaşıp bencilliği artırıyorsanız; o zaman ihtiyarlamaya ve yaşam gücünüzü kaybetmeye başladınız demektir. Ne kendinizi ihtiyar görünüz ne de sizi ihtiyar görüp yaşam heyecanınızı kaybettirmeye çalışanlara yüz veriniz. Kimliğinizi kaybetmeden gerçek bir insan, erkek veya kadın olarak yaşayınız.


Kendilerini yaşlı hisseden ve bencilleşen insanlar; sevgiden uzaklaştıklarını, içlerindeki sevgi pınarlarını kuruttuklarını da görmüyorlar. Yaşınız ne olursa olsun eğer sevgi içinde yaşamak istiyorsanız sevginizi canlı tutmanız gerekir. Yaşınız 80’leri aşsa bile torunlarınızla en basit çocuk oyunlarını oynamayı, parklarda dolaşmayı, eşinize sürprizler yapmayı, evlilik yıldönümlerinde kokulu mumlar ışığında yemek yemeği, olanaklarınız yeterliyse romantik müzik yapılan veya keman çalınan bir lokantaya gitmeyi, baş başa kalmayı, birbirinize sımsıcak sarılmayı, el ele kırlarda yürümeyi unutmayınız. Ve hiç unutmayınız ki erkek, her yaşta erkekliğini, kadın ise kadınlığını hissederek yaşamalıdır. Yaş ilerlemekle ne cinsiyetiniz ne de içinizdeki sevgi kaybolmaz. Dünyasal işlerinizi azalttıkça; sevgiye, şefkate, merhamete daha çok odaklanınız.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.