Yeterince önemsenmeyen diş eti hastalıkları, ilerlediği takdirde hayatımızı ve sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor. Genetik olarak aileden geçiş gösterebilen diş eti hastalıkları, erken yaşta diş kaybına neden olabiliyor. Bu yüzden diş eti hastalığı olan kişilerin mutlaka düzenli olarak diş hekimi kontrolü altında olmaları gerekiyor.


Anadolu Sağlık Merkezi'nden Diş Hekimi Alper Çıldır diş eti hastalıkları hakkında bilgiler verdi.


Diş eti hastalığı nedir?

Dişleri destekleyen dokuları etkileyen diş eti hastalığı, iltihabi bir hastalıktır. Başlangıç dönemindeyken tedavi edilmeyen diş eti hastalıkları, kısa zaman içerisinde diş köklerinin çevresindeki kemik dokusunun kaybedilmesine neden oluyor. Belli bir miktardan fazla kemik kaybı olduğunda, dişler bulundukları konumdan hareket ederek yer değiştirmeye ve sallanmaya başlıyor. Bunun sonucunda da dişlerin kaybı kaçınılmaz oluyor.


Diş Hekimi Alper Çıldır, dişeti hastalıklarının Gingivitis (basit diş eti hastalığı) ve Periodontitis (ilerlemiş diş eti hastalığı) olarak ayrıldığını belirterek: ‘‘Basit diş eti hastalığı olarak tanımlanan Gingivitis, ağız hijyeninin yeterli olarak sağlanamadığı durumlarda oluşan diş eti hastalıkları grubunu temsil ediyor. Diş eti hastalığının en önemli nedeni, düzenli ve doğru bir şekilde diş fırçalamamaya bağlı olarak gelişen bakteriyel diş plağının dişler üzerinde birikmesi. Ancak Gingivitis’in oluşumu üzerinde sadece bakteri plağının öncelikli olarak etkisinin olmadığı; bazı ilaçların kullanımı, hamilelik veya menopoz dönemleri gibi hormonal dengesizliklerin olduğu dönemlerin de etkisi olduğu biliniyor. Bakteri plağına bağlı olarak gelişen Gingivitis’in, hekimin uyguladığı diş yüzeyi temizliği ve 6 ayda bir yapılacak olan sürekli kontrollerle iyileşmesi mümkün. Ancak tabii ki iyileşme üzerinde etkili olan en önemli faktör, hastanın doğru ve düzenli bir şekilde uyguladığı kişisel ağız bakımıdır. Tüm bu faktörler yerine getirildiğinde Gingivitis, bir daha oluşmamak üzere iyileşecektir" dedi.


Dr. Alper Çıldır; ilerlemiş diş eti hastalığı olarak adlandırılan Periodontitis’in, basit diş eti hastalığından farklı olarak, dişin kök yüzeyini, diş kökünü saran kemiği ve bu iki doku arasındaki bağ dokusunu yok eden iltihabi bir hastalık olduğunun altını çizdi ve "Periodontitis, tedavi edilmemiş olan Gingivitis’in ilerlemiş haline benzetilebilir. Genellikle hastayı rahatsız edecek boyutlara ulaştığında, ne yazık ki ileri düzeyde harabiyetlere neden olmuştur. Eğer hastalık ilerlemiş düzeydeyse diş etinde abse oluşumu görülebilir. Hastalar genellikle bu durumu, dişten kaynaklanan iltihabi bir durum sanarak, ağrı ile diş hekimine başvuruyor. İleri diş eti hastalığının kronik ve agresif Periodontitis olarak iki alt gruba ayrıldığını söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.


Toplumun %85’inde genelde 35 yaş üzerinde görülen Kronik Peridontitis, basit diş eti hastalığının tedavi edilmemesi sonucunda gelişiyor. Dr. Alper Çıldır, Kronik Peridontitis’te diş etlerinin olması gereken pembemsi rengini kaybederek, daha koyu kırmızı renkte, şiş ve kolaylıkla kanayabilen bir durumda olduğu belirtiyor. Agresif Periodontitis’in ise bakteri plağının bölgesel etkisinden bağımsız ve daha hızlı ilerleyerek, hastayı ergenlik, genç erişkin ve hatta ergenlik öncesi dönemde etkilediğini belirten Çıldır: "En önemlisi çok erken yaşlarda diş kayıplarına neden olacak derecede ilerleyebilir olması. Yapılan çalışmalar, hastalığın genetik olarak geçiş gösterebildiğini, bu nedenle ailesinde erken yaşta dişeti hastalığı nedeniyle diş kaybı olan bireylerin mutlaka düzenli olarak diş hekimi kontrolü altında olmaları gerektiğini gösteriyor" şeklinde konuştu.



Diş eti hastalıklarının nedenleri nelerdir?


Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Uzmanı Yaprak Ustabaşı diş eti hastalıklarına neden olan etkenleri anlattı, önemli bilgiler verdi.


Kimi zaman kendiliğinden kimi zamansa dişleri fırçalarken veya sert gıdalar yerken gelişen diş eti kanamaları. Tat almada farklılık hissi ve ağız kokusu. Bunların yanı sıra diş etlerinde çekilmeler, büyümeler, dişlerde aralanma ve sallanmalar… Bu bulgularla kendini belli eden sorunun adı; diş eti hastalıkları! Dünyada görülen en yaygın sağlık sorunlarından biri olan ve ülkemizde de diş çürükleri kadar sık görülen diş eti hastalıkları, dişleri destekleyen diş etleri, çene kemikleri ve periodontal liflerin dişlerin üzerini kaplayan mikrobiyal dental plakla iltihaplanması sonucu oluşan hastalıklara deniyor. Genellikle ağrıya yol açmadıkları için hastalar tarafından ihmal edilebiliyor. Tedavide geç kalındığında da maalesef yetişkinlerde diş kaybının başlıca sorumlusu olan periodontitis hastalığına dönüşebiliyor. Daha da kötüsü iltihap ilerlerse kalp damar hastalıkları ve diyabet gibi ciddi hastalıkları da tetikleyebiliyor. Diş Hastalıkları ve Tedavisi Uzmanı Yaprak Ustabaşı, bu nedenle diş eti hastalıklarına yol açan etkenlerden kaçınmanın son derece önemli olduğunu belirterek, “Bunun yanı sıra diş eti hastalıklarına neden olan mikrobiyal bakteri plağının düzenli diş fırçalama ve diş ipi kullanımıyla uzaklaştırılması gerekiyor. Plak birikiminin 6 aylık kontrollerde yapılan diş taşı temizlikleriyle kontrol altında tutulması da alınacak diğer önlemler arasında yer alıyor” diyor. Peki diş eti hastalıklarından korunmanın başlıca yolları neler?


Sigara

Yapılan araştırmalara göre, sigara diş eti hastalığına yakalanma riskini 4 kat arttırıyor. Sigara içen kişilerde lekeler nedeniyle diş yüzeyleri pürüzlü hale gelip plak birikimi artıyor. Diş eti ceplerinde iltihaba neden olan bakteri sayılarındaki artış kemik kayıplarını da beraberinde getirerek “Periodontitis”e (diş etindeki iltihabın ilerleyip diğer dokuları da etkileyecek şekilde kemik erimesine yol açması) yol açabiliyor. Sigara ayrıca bağışıklık sisteminde enfeksiyonlara neden olabiliyor, bakterilere karşı savaşan nötrofil hücrelerinin etkinliğini ve antikor üretimini azaltıyor, bu da diş eti hastalıklarına zemin hazırlıyor.


Bakteri plağı

Dişlerdeki gıda artıkları doğru şekilde temizlenmediğinde yüzeyler pürüzlü hale gelerek bakteri birikimine zemin hazırlıyor. Diş-diş eti birleşimine yerleşen bakteriler, zararlı maddeler üreterek diş eti hastalıklarına neden oluyor. Bakteri plağı uzaklaştırılamadığı takdirde tükürükteki minerallerle sertleşiyor ve “diş taşı” adı verilen kireçsi bir tabaka oluşuyor. Bu yüzeyin girintili çıkıntılı olması, yeni plağın tutunmasına ortam hazırlıyor. Diş taşlarının kaldırılıp pürüzsüz bir yüzey elde edilmesi ancak diş taşı temizliğiyle mümkün olabiliyor.


Hormonal değişiklikler

Hamilelik sırasında östrojen ve progesteron hormonlarında artış oluyor. Bu hormonal değişiklikler nedeniyle diş etlerinde kanama, hassasiyet, şişlik ve kızarıklık meydana geliyor, hamilelikte görülen bu hastalık “gebelik gingivitisi” olarak adlandırılıyor. Hasta kimi zaman diş etlerine dokunamayacak, dişlerini fırçalayamayacak düzeyde hassasiyet hissediyor. Diş Hastalıkları ve Tedavisi Uzmanı Yaprak Ustabaşı hamilelik sonrası yapılan diş taşı temizliğinin ardından diş etlerinin yeniden sağlıklı hale geldiğini söyleyerek, “Hamilelikte diş eti hastalığının alevlenmesini önlemek için anne adaylarının, hamilelik öncesinde mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeleri, varsa diş ve diş eti problemlerinin giderilmesi gerekiyor” diyor.


Stres

Stres, diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlıklarını tetikliyor. Dişlerin olması gerekenden daha fazla çiğneme gücüne maruz kalması, çene kemiklerinde erimelere ve beraberinde diş eti çekilmelerine yol açabiliyor. Stres, bağışıklık sistemini çökerterek diş eti hastalıklarına zemin hazırlıyor. Bu durumda, stresle baş etme yöntemlerine başvurmak gerekiyor. Diş eti çekilmesinin ne yazık ki telafisi mümkün olmuyor, düzenli kontrollerle hasarın ilerlemesi durdurulabiliyor.


İlaç kullanımı

Sistemik hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılan bazı ilaçlar diş eti büyümesine neden olabiliyor. İleri derecede diş eti büyümesine yol açtıkları takdirde ilaç değiştiriliyor. İlacın değiştirilmediği durumlarda ise diş eti büyümeleri tedavi edilse de tekrarlayabiliyor.


Yetersiz ve dengesiz beslenme

Yetersiz ve dengesiz beslenme, bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açıyor. Bunun sonucunda da diş eti enfeksiyonuyla mücadelede vücudun gardı düşüyor. A, B, C ve K vitamini eksikliklerinde yoğun diş eti kanamaları oluştuğuna dikkat çeken Diş Hastalıkları ve Tedavisi Uzmanı Yaprak Ustabaşı “Bu durumda mutlaka vitamin takviyesi yapılmalı ve besin maddeleri vücudun ihtiyacı oranında tüketilmeli” diyor.


Diyabet

Yapılan araştırmalar sonucunda, diyabet hastalarının diş eti sağlığı açısından daha yüksek riske sahip oldukları ortaya konulmuş. Diyabet, tükürükteki azalmayla birlikte ağız kuruluğuna, yara iyileşmesinde yavaşlamaya ve damarlarda hasara neden olarak diş etlerini enfeksiyona açık hale getiriyor. Diyabetli hastalarda diş etlerinde şişlik ve kanamalar, çene kemiğinde erimeler, dişlerde sallantılar görülebiliyor. Bu nedenle ağız içerisinde oluşan değişimlerin mutlaka doktora bildirilmesi gerekiyor. Hastalığın kontrol altında tutulması diş eti sağlığı açısından son derecede önem taşıyor.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir kaplama disime surekli yemek kacip agriyo
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.