Kadınların sağlık sorunları daha fazla göz ardı ediliyor ve daha az araştırılıyor. Ancak araştırmacılar regl döneminden menopoza kadar olan döneme dair bu boşlukları doldurmaya başlıyor. İşte bilim dünyasına umut vadeden birkaç çalışma...


Kadın sağlığı araştırmaları

Doktora gitmek, kadınlar için kolay bir deneyim olmayabiliyor. Sosyal-ekonomik sebeplerin yanı sıra kadınlara konulan teşhisler önyargı içerebiliyor. Bu teoriyi doğrulayan bazı veriler mevcut. ABD’de yapılan bir çalışmaya göre kadınlara endometriozis, şizofreni ve DEHB gibi birbirinden çeşitli rahatsızlıkların tanısının eksik konması ihtimali daha yüksek. Amerika Birleşik Devletleri'nde siyahi kadınların hamilelikle ilgili komplikasyonlardan ölme olasılığı beyaz veya İspanyol kadınlara göre neredeyse üç kat daha fazla. Bilim insanları, emzirme konusunda neden bu kadar fazla sayıda kadının güçlük çektiğini halen araştırıyor. Yeterli desteğin verilip verilmediği halen tartışma konusu.


Bunların hiçbiri yeni değil. Kadınların sağlığıyla ilgili endişelerin daha sık göz ardı edildiğini ve daha az çalışıldığını uzun zamandır biliyoruz. Ancak iyi haber şu ki araştırmacılar bu boşlukları doldurmaya başlıyor. Yapılan yeni araştırmalar ile elde edilen yeni biyolojik bilgiler; adet döneminden menopoza kadar daha iyi teşhisler ve daha hedefli tedaviler sağlıyor.


Neyse ki son yıllarda kadın sağlığı araştırmalarında bazı olumlu gelişmelere rastlanıyor. Bazıları sadece bir farkındalık aşamasında olsa da kadın bedeni ile erkek bedeninin farklarını gözetmeleri açısından dikkat çekiyorlar;


"Kadınlar ve kız çocukları DEHB'yi farklı şekilde deneyimleme eğilimindedir"

Sağlık muhabiri Kaelyn Lynch, Ocak 2024'te kadınlar arasında DEHB teşhislerindeki benzeri görülmemiş artışla ilgili bir hikayesinde, bilim adamlarının uzun süredir DEHB'yi "neredeyse yalnızca erkek çocuklarına özgü bir bozukluk olarak değerlendirdiğini" yazdı. Kadınlarda ve kız çocuklarda tespit edilen DEHB sayısının 2020'den 2022'ye neredeyse iki katına çıktığını belirtiliyor. Peki bu büyük değişimin arkasında ne var? Uzmanlar bunun kısmen DEHB'nin kadınlarda ve kız çocuklarında sıklıkla ortaya çıkma şekliyle bağlantılı olduğunu söylüyor. DEHB tipik olarak hiperaktivite ile ilişkilendirilse de, Lynch'in yazdığı gibi “dikkatsizlik” olarak addedilen DEHB adı verilen bir tür de var; bu tür bir DEHB "düzensizlik, unutkanlık ve göreve başlama ve görevi sürdürmede zorluk” ile karakterize ediliyor.


Kız çocuklarda ve kadınlarda dikkat eksikliği DEHB görülme eğilimi vardır ve bu belirtilerin "duygusal tepkiler" ya da öğrenme güçlüğüyle karıştırılması daha olasıdır. Duke Üniversitesi DEHB'li Kadınlar ve Kızlar Merkezi'nin eş direktörü Julia Schechter, "DEHB’li kadınların hayalperest olarak görülmesi daha muhtemel" diyor ve şunu ekliyor "Belirtiler de böylece daha zayıf olarak ortaya çıkabiliyor ve gözden kaçabiliyor. Ancak bunun sonuçları ağır oluyor.”



"Adet döngüsü beyni yeniden şekillendirebilir."

Beyin cerrahı Sanjay Mishra, Şubat 2024 tarihli bir yazısında, beyin görüntüleme araştırmalarının yalnızca yüzde birinin kadınlarda yapıldığını ve bunun gerçek bir sorun olduğunu ifade ediyor. Adet döneminin beyni nasıl yeniden şekillendirdiğini şimdi yeni öğreniyor olmamızın nedenini bu eşitsizlik olarak gösteren Sanjay'in bildirdiği gibi, ortaya çıkan araştırmalar aylık adet döneminizin "beynin duyguları, hafızayı, davranışı ve hafıza aktarımının verimliliğini yöneten bölgelerini önemli ölçüde yeniden şekillendirdiğini" gösteriyor. Adet döneminde hangi fizyolojik değişimler olur? Bu içerikte...


Bu çalışmaların, bu değişikliklerin bazı kadınların regl dönemlerinde yaşadığı inişli çıkışlı duygularla bağlantılı olduğunu kanıtlamadığını belirtmek önemli görülüyor. Ancak uzmanlar, bunun Alzheimer hastalığı ve depresyona yakalanma olasılığı daha yüksek olan kadınlarda daha fazla sinirbilim araştırmasına acil ihtiyaç duyulduğunun altını çizdiğini söylüyor. Çalışmalardan birine liderlik eden Almanya'nın Leipzig kentindeki Max Planck İnsan Bilişsel ve Beyin Bilimleri Enstitüsü'nden psikiyatrist ve sinir bilimci Julia Sacher, "Beyni kadın sağlığının ana odak noktası haline getirmenin tam zamanı" diye vurguluyor.



"Hamilelikteki şiddetli mide bulantısı sadece 'sabah bulantısı' olmayabilir."

Çoğu insan hamilelik sırasında sabah bulantısı yaşar; bu yüzden, hamilelikteki mide bulantısıyla ilgili yapılan bu araştırma sıradan bir araştırma değil. Hamilelikte yaşanan sabah bulantılarının normal olduğuna yönelik algı, insanların hiperemezis gravidarum (HG) adı verilen ciddi bir durum için tedavi görmesini engelliyor olabilir. Dr. Sam Jones'un Ocak 2024'te yazdığı gibi, bu durum hamile bireylerin yaklaşık yüzde 2'sini etkiliyor ve "hayatı tehdit edebilecek şiddetli, kalıcı mide bulantısı ve kusma ile karakterize ediliyor." Bu semptomlar zayıflatıcı olabilse de doktorlar ve araştırmacılar Sam'e akranlarının kısaca HG adlı rahatsızlığın "histeri" olarak değerlendirip görmezden geldiklerine tanık olduklarını söyledi. Bu nedenle, bunun nasıl tedavi edileceğine ilişkin araştırmalara yetersiz fon sağlanması şaşırtıcı değil.



Ancak bu araştırmaların sayısı yavaş yavaş artıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar, HG ile bağlantılı spesifik bir hormonun yerini tespit etti ve hatta bu hormonun bu duruma nasıl sebep olduğunu tam olarak ortaya çıkardı. Bu bulgular, sonunda yeni tedavilerin ortaya çıkmasını sağlayabilir.


"Nihayet doğum sırasında hayat kurtaracak yeni araçlara sahibiz."

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre dünya çapında her gün yaklaşık 800 kişi hamilelik ve doğum komplikasyonları nedeniyle ölüyor. ABD'de bile anne ölüm oranları artıyor, özellikle de siyahi kadınlar arasında. Ancak umut var: Son teknoloji araştırmalar bize preeklampsi, anemi ve sepsis dahil olmak üzere anne ölümlerinin önde gelen nedenlerini önlemek için araçlar sağlıyor.



ABD Gıda ve İlaç İdaresi, hangi hastaların preeklampsi (yüksek tansiyonun kan akışını organ yetmezliğine neden olabilecek kadar ciddi şekilde kısıtladığı bir durum) geliştirme riski altında olduğunu tahmin edebilen ilk kan testini onayladı. Bazen gözden kaçabilen ve teşhis edilemeyen preeklampsi, hamilelik sırasında sık görülen diğer pek çok rahatsızlığa benzeyebiliyor; dolayısıyla bu yeni test gerçekten bir fark yaratabilir.


Araştırmacılar ayrıca doğum sırasında ağır kanamaya neden olabilen anemi için şaşırtıcı derecede basit bir çözüm buldular: IV yoluyla demir verilmesi. Bu durum geleneksel olarak oral demir takviyeleri ile tedavi edilse de, araştırmacılar 15 dakikalık bir IV damlasının dört hafta boyunca günde dört tablete eşdeğer olduğunu gösterdi.


Son olarak doktorlar, sepsise yol açabilecek enfeksiyonları azaltmak için sezaryen sırasında uzun süredir antibiyotik azitromisin kullanıyorlar. Ancak yakın zamanda yapılan klinik araştırmalar, vajinal doğum sırasında ilacın tek bir dozunun uygulanmasının doğum sonrası sepsis riskini üçte bir oranında azaltabileceğini gösterdi.


"Donuk omuz sendromu gerçektir."

Donmuş omuz sendromu, omuzlarınızdaki bağ dokusunun hareket edemeyeceğiniz noktaya kadar iltihaplandığı bir durum ve kadınlar arasında bu duruma sıkça rastlanıyor. Donuk omuz sendromu yaşayanların dörtte üçü kadın olurken, bu durumun nedeni tam olarak anlaşılamıyor ve sıkıntı yıllarca sürebiliyor. Nedeni, kadınlar üzerinde bu konuda yeterince araştırma yapılmaması olabilir mi?


Menopoz, donuk omuz sendromuna sebep olan faktörlerden biri gibi görünüyor. Araştırmacılar, kadınların yaklaşık yüzde 50'sinin menopoz sırasında yaşadığı eklem ağrısının vücutlarındaki östrojen düşüşüne bağlı olup olmadığını araştırıyorlar. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, östrojen düzeylerini artırmak için hormon tedavisi gören kişilerin donuk omuz sendromu tanısı alma olasılığının daha düşük olduğunu öne sürüyor. Araştırma henüz başlangıç aşamasında olsa da daha önce bu şekilde ele alınmaması açısından değerli gösteriliyor.



"Sıcak basmalarına çare nihayet bulunabilir."

Sağlık yazarı Meryl Davids Landau'nun Aralık 2022 tarihli bir makalesine göre, araştırmacılar menopoz sırasında düşen östrojen seviyelerinin sıcak basmasına nasıl neden olduğunu nihayet çözmeye başladı.


Kadınların yüzde 80'e yakınının yaşadığı bu sorun genellikle terleme, kalp çarpıntısı, baş dönmesi, yorgunluk ve/veya kaygı ile birlikte yaşanıyor. Sıcak basması, günde birkaç kez meydana geliyor ve ortalama dört yıl sürebiliyor. Artan araştırmalar, östrojendeki düşüşün, beynin hipotalamusunda bulunan ve sıcaklığı düzenleyen belirli bir nöron demetini etkileyerek bunların uygunsuz şekilde ateşlenmesine neden olduğunu gösterdi. Artık şirketler bu nöronları bloke edecek ve ateş basmasını kesin olarak durduracak ilaçları test ediyor.


Kuzey Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi doğum ve jinekoloji bölümü başkanı Genevieve Neal-Perry, bu tür bir ilaç geliştirmenin gecikmiş olduğunu şöyle ifade ediyor: “Orta yaşa ulaşan neredeyse tüm kadınlar sıcak basması yaşıyor ama gerçek şu ki biz böyle bir ilacı bugüne kadar geliştirmedik, bunu yapmadık. Son on yıla kadar sıcak basmalarının biyolojisini anlamamış olmak oldukça şaşırtıcı.”


Kaynak: Amy McKeever (2024) “Scientists are finally studying women’s bodies. This is what we’re learning.” Şuradan alındı: https://www.nationalgeographic.com/premium/article/womens-health-breakthroughs


Endometriozis nedir? Tedavisi nedir? Nasıl tehşis edilir?












YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.