Serçe parmağımın yarısı kadar, ince cam şişeleri evde çantamın ön gözüne dikkatle yerleştiriyordum. Metroya binmeden evvel montumun iki cebine dolduruyordum. Sabah işe giderken veya akşam eve dönerken oturmuyor, özellikle ayakta duruyordum. Sonra cebimden bir tanesini usulca çıkarıp yere bırakıyordum. Kalabalıkta kimse hiçbir şey fark etmiyordu. Üzerine basılan şeker gibi incecik şişenin kırılırken çıkardığı ses duyulmuyordu bile. Lavantalı kokunun nereden geldiğini kimse anlamadığı gibi sorgulamıyordu da. Bir metrekareye üç minik şişe yetiyordu.


Durduğum yerden uzakta birini gözüme kestiriyordum mesela, kıpırdayıp duran, arkasında durduğu kadını, kadınları tedirgin eden. “Müsaade eder misiniz?” diye kalabalığı yara yara yanına gidiyordum. O alanı hemen iksirliyordum. Bazen de, sanki elimle tutmak istemiyormuşum gibi, önceden iksir döktüğüm mendille kavrıyordum direği. Biraz yukarıda tutacak boş yer varken elini elime yapıştırana yer açıyordum sonra. Elimden boşalan yeri tuttuğunda deri yoluyla nüfuz ediyordu iksir. Neminden rahatsız olup elini burnuna götürünce etki katlanıyordu. İksirlediğim erkekler, hava kaçıran balonlara benziyorlardı. Gerine gerine ayakta dururlarken, pipilerinin hareketine bağlı olarak, yavaş yavaş omuzları çöküyordu.


Daha önce de dedim. Uslu duran adamlar da etkileniyordu, evet. Ama bakın, kadınları taciz etmemek yetmez, edenleri uyaracak bir şeyler yapmaları lazım. Siz hiç erkeklerin, tacizci hemcinslerini eylemlerinden vazgeçirmek için girişimde bulunduklarını duydunuz mu? Ben duymadım. Eh, o zaman? Kurunun yanında yaş da yanar arada, ne yapalım.


Tacizciler demişken... Birazdan kadınlara nasıl bedava İksir dağıttığımı anlatacağım. Şu sapıkları bir çıkarayım da aradan. İçim kararıyor bunlardan bahsederken. Hastanenin psikiyatri servisine son beş yılda gelen kadınların yüzde yirmisinin ruh durumu, aile içi tacizden ötürü bozuktu. Bir-iki kereden sonra haber yoktu ama. Doktorlar arayıp sormamışlar, çünkü hastane istememiş. Bunlar hastanenin başına patlayabilecek dosyalar tabii. Böyleleri hiç gelmeseler daha iyi.


Neyse... Bu adamlar dede, baba, ağabey, yeğen, kuzen statüsündeler. Taciz ve tecavüz ettikleri, ailenin kalan kadın bireyleri. Onların neler yaptıklarını tekrar edemeyeceğim. Onlara ne yaptığıma geleyim. Adres, kimlik ve eşkal tespitinden sonra her biriyle yolumu bir biçimde kesiştirdim. Kimini karanlıkta, güvenlik kamerası olmayan tenha sokakta bekledim. Karşıdaki bahçe kapısına veya ağaca bağladığım ipi o geçerken gerip yere düşürdüm. Ne olduğunu anlamadan yanına yardıma koştum. İçine azıcık eter kattığım İksirli mendili koklatıp hafif kendinden geçirdim. O arada kalçasına batırdığım iğneyi ruhu duymadı bile. Kiminin peşine takılıp kahve içtiği yere girip boş masa yok bahanesiyle yanına oturdum. Ona tatlı tatlı gülümserken “Ah şeker almayı unutmuşum” deyip masadan uzaklaşmasını sağladım, kahvesine İksir’in ana maddesini kattım. Kimiyle internette tanışıp yemeğe çıktım, yemeğini iksirledim. Kimini takip arkasından eczaneye girdim. Evinde iğne olacağını öğrenince, ilk iğnesini ben yaptım! Sayıları ondan fazladır. Tamamını cinsel açıdan etkisiz hale getirdim. Bunun yeterli olduğu tartışılır. Fakat bu konuyu artık kapatmak istiyorum.


Mümkün olduğu kadar çok kadına vermek istiyordum İksir’i. Daha kısa sürede daha fazla kişiye erişebilmek için internetten faydalandım. Çeşitli forumlarda, kadınların kocalarıyla yaşadıkları sıkıntıları okudum. Tepelerinden inmeyen kocalarını nasıl ehlileştireceklerini bilemiyorlardı. Büyük bir kısmı, yıkanmayı reddeden kocasının kokusundan midesinin bulandığını söylüyordu. Onlara lavantalı bir karışım hazırladığımı, kreme katıp kocama masaj yaptığımı, bu kremin masajla beraber onu rahatlatırken biraz güzel kokmasını sağladığını ve isterlerse kendilerine bedava gönderebileceğimi yazdım. Kargo şirketine farklı kimlik bilgileri ve adres bildirerek yaklaşık yüz kadına küçük, ince cam şişeleri yolladım. Kısa sürede bu sayı beş yüze yaklaştı. Çünkü bir kere kullananın, ya bir arkadaşı ya da akrabası sıraya giriyordu. Kadınlar hiç bilmeden kocalarına iksirli masaj yapıyorlardı. Etken maddeyi çok hafif dozda tuttum ki, değişim yavaş yaşansın ve kimse şüphelenmesin. Erkekler lavanta kokulu masajdan, kadınlar kocalarının durulmasından memnundu. Ta ki ben yakalanana kadar.


Ben yakalandım da ne oldu? Artık İksir kullanılmayacak mı? Erkekler güvendeler mi yani? Hiç değil. İzah edeyim.


10. ve son bölüm 12 Şubat 2019 Salı hthayat.com’da...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Bu hayali bir hikaye mi gercek hayattan alinmami?
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.