Bakkaldan aldığım kolilere eşyalarımı yerleştiriyorum. Her şey ne kadar çabuk gelişti. Üç gün önce içimden “Ah, ne seviyorum evimi” diye kendimi bir koltuğa, bir kanepeye atıp oradan pencere kenarına geçip arada bir mutfaktaki masaya kurulurken şimdi tası tarağı topluyorum. Sanki hayatım oyun, benim için yeni bir sahne yazıldı, ne oynayacağımı henüz bilmiyorum, sadece dekorlarla meşgulüm. Hissiyatım bu.


Gerçekten heyecanlıyım. Daha önce de taşındım ama bu kez yepyeni bir hayat beni bekliyor gibi geliyor. Böyle düşünmek için Müfit gibi geçerli bir sebebim var. Adamın karşısında oturacağım. Adam karşımda oturacak. Beni, bizi neler bekliyor?


Kolileri doldurmama Ertan yardım ediyor, boşaltırken herhalde Müfit yanımda olacak.


“Ben geleyim mi gelmeyeyim mi” diye soruyor Ertan.

“Bilmem.”


En iyi arkadaşım dediğim kişinin evimi taşırken yardıma gelmemesi normal mi? Niye normal olmasın ki? O gün işi olabilir, hasta olabilir, seyahatte olabilir, vesaire vesaire... Niye bir başkasının olası sorusuna, belki sadece aklından geçecek, diline değmeyecek sorusuna cevap arıyorum ki? Mecbur muyum cevap vermeye? Müfit sanki beni sorguya çekecek. “Aman yanlış cevap verirsem onu kaybederim” korkusu bu, başka bir şey değil. Doğru cevap hangisi? Gerçek mi, onun beklediği mi? Bunu sorduğuma göre ikincisi. İyi ama hep onun beklediği cevapları mı vermeye çalışacağım eğer beraber olursak? Bu, hep onun duymak istediklerini söylemeye evrilmez mi? İçime yine Ertan kaçtı!


“Ne diyorsun? Geleyim mi, gelmeyeyim mi?”

“Gelme bence.”

“Olur Sinem.”

“Müfit, eşyaları kolilemek için yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu. ‘Ertan yardım edecek’ dedim. Taşınmanın her aşamasında yanımda görünmesen iyi olur. Yani hayatımdasın ama her ihtiyacım olduğunda değil. Eşyalar taşınırken o da orada olacak. Kamyonu zaten o buldu. Herhalde yeniden yardım teklif eder. Seni de ortalarda görmeyince...”

“Ben bir erkek olarak hâlâ şaşkınım seni evinin karşısına taşımasına.”

“O taşımadı, ben kendim karar verdim!”


Gerçekten de kararı veren benim. Gittiğimde hava kararmak üzereydi. Dedim ki ev sahibine:


“Güzel görünüyor, ama gündüz gözüyle de görmek isterim.”

Beni anlayışla karşıladı.

“Anahtarı Müfit Bey’e bırakayım. Ondan alırsınız.”

Ertesi sabah erkenden gittim.

Sabah ön, akşam arka cepheden güneş alıyor. Pencereler büyük, evi ısıtmak açısından dezavantaj ama Müfit’i gözetlemek açısından avantaj! Bir eve girince iyi hissedersin ya da hissetmezsin. O evin içi ya içini sıkar ya da huzurlu gelir. Hissettiğim, huzur oldu. Tek aklıma takılan, binanın eski olması. Sağındakini, solundakini yıkmışlar, yenisini yapmışlar. Bu kalacak herhalde. Aman, neyse ne...


“Akşam gittiğinde seni evine davet etmedi mi?”

“Yağmur yağıyordu. ‘Dinene kadar sana bir kahve yapayım istersen’ dedi. Park etmiş taksiyi gösterdim, ‘Döneyim, yapacak çok iş var’ dedim. Aceleye gerek yok Ertan, birbirimizi davet edecek çok fırsatımız olacak.”

“Bravo!”

“Niye bravo?”

“Yani...”

“Hemen teklifine atlamadım diye, değil mi?”

“Evet.”

“Ertan, bir huzursuzluğum var.”

“Ne oldu gene?”

“Aynı yerde çalışıyoruz. Bir de aynı yerde oturacağız. İlişkimizin olumsuz etkilenmesinden korkuyorum.”

“Ortada daha bir ilişki yok ki Sinem! Filizlenmekte. Kadının en büyük hatası ne biliyor musun? İlişkinin geleceğini görmeye çalışmak. Sen bugününü doğru dürüst yaşarsan, ilişkinin geleceği de kendiliğinden şekillenir. Allah aşkına yapmayın şunu.”


“Beni başkalarına benzetme. Şu anda benden konuşuyoruz, Ertan. Peki, sen bir erkeğin en büyük hatasının ne olduğunu biliyor musun? Kadını diğerleriyle bir tutmak, genel kategoriye sokmak.”


“Eh, kusura bakma da kadın genel kategoriye girecek şekilde davranıyorsa, erkek de onu bütün diğer kadınlar gibi görür. Senden bahsediyoruz, tamam. Seni genel kategoriye soktum, doğru. Çünkü bütün kadınlar gibi konuştun? İleride ne olacak? Bu soru, beklenti ya da korku, bir ilişkiyi ilk günden sabote etmek demek. Yapma.”


“Saçma! İnsan ilişkisinin geleceğini tabii ki düşünür.”

“Valla sen bilirsin. Ben ‘N’olucaz biz sevgilim? N’olucaz biz aşkım?’ deyip durup vuslata erenini görmedim.”


66. bölüm 13 Kasım 2018 Salı hthayat.haberturk.com’da...



Diğer bölümler





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.