Jennifer Lovy oğlunu anlatıyor...



Oğlum Evan, otizm hastası. Bazı insanlar, çocuklarının hastalıkları konusunda ketum davransalar da ben, eğitim ve farkındalık üzerinde durarak insanların bu farklı bireylere karşı daha anlayışlı olmalarına yardımcı olmaya çalışıyorum. Evan’ın otizminden utanmıyorum. Evet, bazen çok yoruluyorum; ama bir yandan da kişiliğinin otizm ile şekillenen bazı yönlerini çok kıskanıyorum.


İşte bazen keşke Evan gibi olabilsem dememin 7 sebebi:


1. Evan kendi bedeni içerisinde çok rahat; hiçbir şey utanmasına sebep olmuyor. Utanç konseptini anlayamıyor bile. Açıklamaya çalıştığımızda, yüzün kırmızı olunca acıyor mu diye sormuştu. Biliyorum, utanç gerekli bir duygu. Hala tuvaletini yaparken pantolonunu ayaklarına kadar indirmemesini öğretmeye çalışıyoruz. Ama utançla gelen endişe olmaksızın yaşamak güzel olsa gerek. İnsanların yargılamalarını umursamamak özgürleştirici bir his olmalı.


2. Evan, benim yazım denetmenim. Okumayı akranlarından daha sonra söken bir çocuk olan Evan’ın imlayı çantada keklik olarak algılamasını sağlayan inanılmaz bir hafızası var. Neyse ki söz konusu yazım ve imla olduğunda, yanımda hem Evan hem de bilgisayarın yazım denetimi var. Maalesef, bilgisayar her yazım hatasını yakalayamıyor; bir yazar ve blogger olarak, yazım hatası yapmak kadar utanç verici bir şey yoktur herhalde.


3. Evan, girdiği her ortamın neşesi haline geliyor. İnsanlara yaklaşmayı çok iyi biliyor ve insanlarla tanıdığım herkesten daha fazla iletişim kurmaya çalışıyor. Mesela, yaka kartını okuyup bir garsona ismiyle hitap etmenin sohbet başlatmak için harika bir yol olduğunu ve insanların kendilerini önemli hissetmelerini sağladığını öğrendi.

Akranları, arkadaşça şakalarına nasıl tepki vereceklerini her zaman kestiremeyebiliyorlar; yetişkinler ise çoğunlukla eğleniyor ve Evan’ın iltifat içerikli yöntemleri karşısında şaşkınlığa uğruyorlar. Mesela saçlarınız bukleliyse, Evan’ın her an ‘Buklelerine bayıldım’ diye sohbete girmesini bekleyebilirsiniz.


4. İnsanlar, Evan’ı hatırlıyorlar. Gittiğimiz her yerde, ‘Merhaba Evan!’ diyen insanlar tarafından karşılanıyoruz. Bu durumun tek kötü yanı, bazen kardeşlerinin kendilerini görünmez hissetmeleri; ama insanlar zaten genelde eğlenceli ve dışa dönük olarak algılanan kişilere çekilirler. Ve Evan hem çocukluk cazibesiyle hem de tuhaflığıyla insanların hoşuna gidiyor.


5. Karanlık olanlar haricinde, lunaparklardaki hiçbir şeyden korkmuyor. Yazın başında Cedar Point’e gittik – dünyanın hızlı tren merkezine. Evan’ın daha korkutucu hızlı trenlere binebilecek kadar uzamış olduğu ilk seferdi. Her şeye bayıldı. Korktuğu tek tren, karanlık tünelden geçen oldu. Bu 9 yaşındaki kusmuk makinesi için hiçbir şey çok hızlı, çok yüksek ya da çok fazla değildi. Benim ödümü patlatan trenlere oğlumun kolaylıkla binişini izledikçe, Evan’ın en güzel gününde, yanında onunla birlikte olabilecek kadar cesaretli olabilmeyi diledim.


6. Evan, en basit şeylerden bile büyük keyif alabiliyor. Favori şarkısını duymaktan, ayı görmekten ya da rol yapmaktan inanılmaz zevk duyuyor. Heyecanını ve coşkusunu yüzünden okuyabilirsiniz. Göremeseniz bile, bir şeyi ne kadar çok sevdiğini, loto kazanmışçasına bir ses tonuyla hemen söyler size. Her gün, bu denli saf ve spontane heyecanlar yaşamak, harika bir şey olsa gerek.


7. Yeni bir beceri edinmeye ya da geliştirmeye çalıştığında, hedefine ulaşmak için gereken azmi ve dikkati rahatlıkla bulabiliyor. İlgili olduğu aktivite üzerinde saatlerce çalışabiliyor. Evan, dikkat bozukluğunu annesinden almış bir çocuk; bu yüzden, bir şeyler üzerinde bu denli kararlılıkla çalışabilmesine hem şaşırıyorum hem de özeniyorum.



Jennifer Lovy


İngilizce’den çevirdiğimiz bu yazı Huffington Post’ta yayınlanmıştır.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.