Hayatımızın tamamı her kesimden her çeşit insanla iletişim ve ilişkilerden geçiyor. Anne ile bebeğin başlattığı süreçte önce çekirdek aileyle, sonrasında okul ve sosyal çevremizle, iş yaşamında ast ve üst ilişkileriyle, partnerimizle kurduğumuz ilişkilerin temelinde yatan etkili iletişimle büyüyoruz. Ne kadar şanslıyız ki çocuğumuzun dünya ile iletişimi bizimle başlıyor. Çocuklarımız hayatımıza giren en güzel, en değerli, en özel varlıklar... Hangimiz inkar edebiliriz bunu? Genç anne veya geç bebek sahibi olmuş anne, belki doğuran belki de biyolojik olmayıp o çocuğu kalbinde büyüten anne fark etmez, emek veren, koşulsuzca seven insanlarız biz. Üstelik ister büyük şirketlerden birinin CEO’su olun, ister satış danışmanı, ortak noktamız en değerli varlıklarımız olan çocuklarımız ve onların hayatlarına bizlerle birlikte dokunan bakıcılarımız.
Bizler çocuklarımızı o kadar önemsiyor, o kadar değer veriyoruz ki bizden başka biri dokunduğunda, ilgi gösterdiğinde veya göstermediğinde, hemen reaksiyona geçiyoruz. Bu kişi ailemizden biri de olabilir, yani en yakını, öz babası, anneanne & babaannesi veya bakıcı ablası veya teyzesi... Çünkü onlar bizim gözbebeğimiz değil mi?
İnsan anne olunca ailesi bir kat daha büyüyor. Anneanneler, babaanneler, halalar, teyzeler derken siz hem küçücük çocuğunuzu tanımaya, hem de tüm aileyi idare etmeye başlıyorsunuz. Hiç tanıdık geliyor mu, bir yandan süt çekmeye çalışırken diğer yandan onlara çay kahve servisi yaptırdığınız, hatta ne kadar iyi bir anne olduğunuzu onlara kanıtlamaya çalıştığınız... Bir de bunlar yetmezmiş gibi varsa profesyonel hayata geri dönme çabanız. İşte o noktada kaos başlıyor. Hem işe dönmek, sanki tekrar nefes aldığınızı özümsemek hatta güzel bir şey giyip kadınlığınızı hissetmek, öte yandan gözbebeğiniz çocuğunuzu kimselere emanet edememek. Kimimizin kendi ebeveynleri bu işe destek verirken, kimimizde bu yönde destek alamıyoruz. Aslında şunu da bilemiyoruz. Kimimiz anneanne-babaannemiz bize destek çıkmıyor derken, diğeri var olan bu ebeveynleri ev hayatına sokmak istemiyor veya zorla kabullenmek zorunda kalıyor. Bu devrede hem aklıma hem parama geçer sözüm diyip çocuk bakıcısı arıyorum dediğinizde bazen kaos büyüyor.
En iyisi, en dürüstü, en bilgilisi, en çalışkanı, en sakinini bulmaya çalışıyoruz. Etrafta yüzlerce ajans var ve genelde kötü sonuçlarla bitmiş hikayeler duyuyoruz. En dürüstü bu diye aldığınız kişi gerçekten böyle biri mi, ya değilse... Ardından gelen korkular. Ya bebeğime zarar verirse... Bir de çevre baskısı, bu kızın gözü dışarıda eşine dikkat et diyeni mi istersiniz, yoksa sen evde yokken senin eşyalarını giyip dolaşıyor haberin olsun diyeni mi tercih edersiniz!
Üstelik bugüne dek bulduğunuz en güvenilir olan bakıcının moda zevki varsa, sizin eşyalarınızla harikalar yaratıyorsa ne yapmalı?
Biraz birlikte bakalım mı kimdir gerçek bakıcı? Burada açalım beraberce paylaşıma, kimdir gerçek bakıcı, yazın içinizden geçen duyguları...
Gamze Berberci
İlişki Koçu - İletişim Danışmanı
gamze@gamzeberberci.com
YORUMLAR