Perili Fatma - 23


Kapı çaldı. Altan Bey’in bir öğrencisi, beklediği dosyaları evine getirmişti. Odaya beraber girdiler.

“Gel Arda. Bak kim var. Size sınıfta bahsettiğim sokak filozofu Perili Fatma.”

Arda gülümsemeye çalışarak elini uzatıp,

“Memnun oldum” dedi.

Perili,

“Sağ olasın” diye karşılık verdi.


Altan Bey dosyalarını alıp masasına koyduktan sonra öğrencisine döndü.

“Bizim de görüşmemiz yeni bitti. Yorgun musun, yoksa keyfin mi yok? Bir kahve içer misin?”

“İçerim hocam. Ben de sizinle konuşmak istiyordum.”

Mutfaktan kahveyle dönen Altan Bey Arda’nın karşısına oturdu.

“Seni dinliyorum.”

“Hocam benim bu son dönemim. Gelecek yıl devam edemeyeceğim okula.”

“Neden?”

“Bir dersten bütünlemeye kaldığım için bursum kesilecek.”

Altan Bey derin bir nefes aldıktan sonra dedi ki:

“Dur bakalım. Başka bir yol düşünürüz.”

Önüne bakan Arda:

“Babam okul taksitlerini ödeyemez, biliyorsunuz durumu. Bütünlemem olduğu için yeni bir burs için de başvuruda bulunamam. Başka bir üniversiteye yatay geçiş yapabilirim ancak.”

“Acele etme. Birkaç gün dur, benden haber bekle.”


Arda kahvesini bitirip kalktı. O gittikten sonra Altan Bey bir arkadaşını arayıp durumu kısaca özetledikten sonra ekledi:

“En parlak öğrencilerimden biri, kaybetmek istemem. Zaten son senesi, bir kaynak bulursak çok iyi olacak.”

Altan Bey’in keyfi kaçmıştı. Konuşmasını bitirdikten sonra Perili’ye döndü.

“Cuma günü aynı saatte gelebilir misin?”

“Gelirim elbet. Ama gitmeden bir şey sormak isterim.”

“Sor Perili.”

“Kaç para lazımdır bu çocukcağıza Altan Bey’im?”

“Çok para lazım Perili.”

Perili, Altan Bey’in telaffuz ettiği rakamı tekrar edip iki elinin parmaklarıyla mırıldanarak bir hesap yaptı.

“Tamam, ben veririm” dedi.

Altan Bey şaşırdı.

“Emin misin?”

“Evet be ya eminim.”

Belindeki bez çantadan banka cüzdanını çıkarıp gösterdi.

Altan Bey’in gözleri büyüdü.

“Perili, Arda’nın ihtiyacı olanın neredeyse yedi katı var burada.”

“Var dedim ya Altan Beyim. Ben düşünür dururdum bu parayla ne yapsam diye. Ev üstüne ev alsam, patlayana çatlayana kadar pasta yesem limonata içsem bile bitiremem. Birazını ihtiyacı olana vermek isterdim ama kime nasıl vereyim bilemezdim.”

Altan Bey, Perili’nin bu lafı üzerine gülmesine engel olamadı.

“Tamam, cuma günü geldiğinde konuşuruz.”


Perili, Altan Bey’in annesine “Allahaısmarladık” dedikten sonra çıktı. Her zamanki gibi biraz yürüyüp çiçek tezgâhına vardı. Dişsiz Metin, yanındaki ayakkabı boyacısına çıkışıyordu.

“Başka yer mi kalmadı? Niye buraya park edersin be?”

“Sana ne zararım var ki? Ben geziciyim, biraz dinlenir giderim.”

“Git başka yerde dinlen be ya!”

Perili lafa karıştı.

“Dişsiz Metin, adam çiçek satmaz ya, rakibin değildir ya. Bırak o da ekmeğini yesin be ya.”

“Kalabalık eder. Bizim müşterilerden istifade etmek ister. Anlamadım sanki.”

“Hem dişsizsin hem akılsız! Sen de ayakkabı boyatana çiçek veresin!”

Perili’ye kızan Dişsiz Metin kalktı.

“Ben giderim, sen uğraşasın yabancılarla.”


Perili ile ayakkabı boyacısı baş başa kaldılar. Perili sordu.

“Adın ne senin?”

“Alaaddin.”

“Yeni misin burada?”

“Semt semt gezerim, arada bir gelirim, yabancı sayılmam.”

“Hiç görmedim seni.”

“Ben seni birkaç defa gördüm.”

Perili başını boyacıya çevirdi. Alaaddin, utanarak bakıp başını önüne eğdi.


Perili, en son ne zaman bir erkeğin ona böyle utanarak baktığını hatırlamıyordu.


24. bölüm 20 Nisan 2018 Cuma hthayat.com’da...


Diğer bölümler






















Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.