Beklemek ya da beklememek. İşte, tüm mesele...


Beklenti sahibi olmak, insanı insan yapan koşulların başında gelen doğal bir durumdur. Bir şeyi beklemeden, ümit etmeden yaşayamayız. Eğer beklentilerimiz olmasaydı hayatta hedef koymak, plan yapmak gibi kavramlar da olmazdı. Bir sorun kendinize; hiçbir beklentiniz olmadan yaşayabilir misiniz? Fakat beklentilerimiz arttıkça, onları karşılamanın zorlaşacağı gerçeğini de bilmeliyiz. Hayatımızdaki beklentilerin olumlu olup olmamaları beklentilerimizin ne olduğuna ve de bizim duruşumuza bağlıdır.


Gelelim ilişkilerdeki beklentilere... Mesela, heyecanla başlanan yeni bir ilişkide ilişkinin aylar-yıllar sonra da aynı heyecanla sürmesini beklemek bizde hayal kırıklığı yaratacaktır. Elbette ilişkilerdeki heyecanı sürdürmek, diri tutmak bizim elimizde olsa da “zaman” o ilk enerjiyi alıp götürecektir. Dolayısıyla böyle bir beklenti yanlış bir beklenti olur. Bu noktada doğru olan, var olan heyecanın tadını çıkararak ilişkide “anı” yakalamaktır.


Bir diğer yanlış beklenti de en başta yeni tanıyıp çok etkilendiğimiz birini kafamızdaki “kusursuz kişi” tanımına oturturuz. İlk andaki duygu yoğunluğuyla, uymayan tarafları görmez, “kusursuz sevgili” tasviri yaparız. Dolayısıyla, yarattığımız bu kahramandan hata yapmaması beklentisine gireriz. Duyguların rutine girmesiyle beraber, “kahramanımızın” yanlışları gözümüze batmaya başladıkça beklentimiz yine karşılıksız kalır. Bu da olmayacak bir beklentidir. İşte bu noktada beklentilerimizi doğru belirlemek gerekir.


Esas olan, ilişkilerden bir şeyler beklememek değil, doğru beklentilerde bulunmak ve karşılanmadığında ise özgüven kaybı yaşamamaktır. Ayrıca ilişki içinde beklentimizi oluştururken sadece bizim değil, onun da ne beklediğini hesaba katmalıyız. Kendimizin de beklentilere cevap verme konusunda ne kadar başarılı olduğumuzu sorgularsak adil davranmış oluruz...


İlişki içinde, karşılanmayan beklentilerimiz aslında çok da önemli olmayan tercih veya takıntılarımızdan ibaretse üzülmemek için bu beklentimizi rafa kaldırmayı bilmeliyiz. Ancak beklentimiz eğer mutluluğumuza engel oluyor ve tüm ifademize rağmen karşılanmıyorsa da hala bekleyip üzülmek yerine veda edebilmeliyiz.





Şu bakış açısına sahip olabilirsek hayal kırıklığı yaşamayız: En başta hiçbir zaman yaptığımız eylemlerin karşılığını beklememeliyiz. Biz fedakarsak, biz çok seviyorsak bunu kendimiz için yapıyoruz. Karşımızdaki aynı hissetmek ve aynı davranmak zorunda değil! İkincisi, partnerimizi “mükemmel” sıfatıyla tanımlamamalıyız. Mükemmel insan yoktur. Bu yalana inandırmayalım kendimizi. Ve de başkalarını hatalarıyla kabul etmeyi başarabilmeliyiz.


Son olarak şöyle toparlayabiliriz: Kendimizi iyi hissetmek için sürekli olarak başrolüne başkalarını koyduğumuz beklentilere girmemeliyiz. Çünkü başkalarına bağımlı kalmak ve hep beklentide bulunmak bize her daim mutsuzluk olarak geri dönecektir.


Mutluluğun sadece kendi elimizde olduğunu bilmek, karşıdan gelen tatminleri ise bonus olarak kabul etmek, varılacak son noktadır...


Ferah Uzundurukan


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.