Uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi bunları size yazmak.


Hepimizin hayatında verdiği bir sınav olmuştur. Ben bu sınavı büyük konuştuğum şeylerle sınanarak veriyorum sanırım.


İnsan konuşurken bir anda yükseliyor Allah'ım, yaşarken öyle olmuyor ne olur sakin halimde düşündüğüm şeyler yaşasam?


Sorsanız ne kadar büyük konuşmuş olabilirsin diye inanın bunu sadece yaşarken hatırlıyorum. Fonda Yonca Lodi, 'Anlatma bana boş laf anlatma' diyorrrr... Yandım ben yandım...


Hazırsanız başlıyoruzzzz...


Her şey 6 yaşında bir minnakken başladı. Kalbin nerede deseler bilmem ama canım yanıyordu. Anaokuluna gidiyorum, sınıfta çok tatlı bir çocuk var gözleri mavi boncuk gibi... Oyunlar oynuyoruz, boyama yapıyoruz ben ona bakıyorum o etkinlik kağıdına bakıyor, yapmak için öğretmenden yardım istiyor... 23 Nisan yaklaşıyor biz İbrahim Tatlıses'ten 'İki İki Dört Eder' şarkısının koreografisine çalışıyoruz. (Neden bu şarkı? Ben de bilmiyorum ama bu şarkı hayatımı oldukça etkiliyor ilerleyen bölümlerde siz de göreceksiniz.) Bir baktım öğretmen esas çocuğumuzu sınıfımızın mavi gözlü kızıyla eşleştirdi, herkes eşinin elini tutsun diyor...


Ben oynamıyorum diyemiyorsunuz, hayır bu olamaz diyip elini tutamıyorsunuz. Bütün bunlar olurken ben gösteriye kadar öğretmenin benim için eşleştirdiği Oğuz'un sürekli ayağına bastım. Üzgünüm Oğuz, esas çocuk sen değildin bende ona bakmaktan senin canını acıttım...


Evet bunları yaşarken tam tamına 6 yaşındaydım ve şu an anlıyorum ki aslında hayat tekrardan, tecrübelerden ibaretmiş. Şu an 26 yaşındayım ve size 20 yıllık bir serüveni yoluma eşlik eden şarkılarla anlatacağım...


Fonda Sezen çalıyor, 'bu kızı yeniden büyütmeliyim' diyor...


Birlikte sevgiyle büyümeye çocuklar.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.