Yaşamımız boyunca korku ve kaygı duyacağımız bir sürü durum çıkar karşımıza. Korku hayatımızın birçok alanında önemli bir role sahiptir. Bilinmezin ve korkutucu olanın üstüne gitmeye ise cesaret denir.
Cesaret korkuyu yok saymaz, es geçmez ama göze alır, adım atar... Cesaret her zaman kazanmayı, her savaştan sağ salim çıkabilmeyi garanti etmez; önlem alır, dener, motive eder ve keşkeleri barındırmaz içinde. Zaten sonucu bilinmediği için herkes cesaretli olmayı göze alamaz. Başkalarının cesaret hikayelerinin bizi bu kadar heyecanlandırması ve hayran bırakmasının nedeni de budur.
Hayatın tüm zorlukları insanın üzerine gelirken öncelikle kişisel korkularımızı yenmemiz gerekir. Belki de en büyük cesaret insanın kendiyle yüzleşmesidir. Cesur davranıp kendi hatalarına, zaaflarına doğru aynadan bakabilmeyi başarabilen insanlar hayatta en büyük mutluluğu yakalayabilenlerdir.
Sevdiklerimizi, işimizi kaybetmek, risk alarak yeni bir oluşumun içine girmek, yeni birini tanımak, yılların alışkanlıklarına veda etmek hepsi bizim korkularımızdır. Listeyi genişletebiliriz: Asansöre binmek, karanlıkta kalmak, yükseğe çıkmak, örümcekten korkmak gibi kaygılar da bir çoğumuzun korkusudur. Korkular saymakla bitmez ve hayatlarımızı şekillendirmemize etki eder. Bu noktada ne kadar cesaretli olabildiğimiz devreye girer. Korkusuz olmakla cesur olmayı birbirinden ayıran ince bir çizgidir.
Cahil cesareti dediğimiz bir davranış şekli vardır. Kişi hiçbir şeyi hesap etmeden, potansiyelinin farkına varmadan, önünü ardını düşünmeden o an ki duygusuyla olaya dalıverir. Bir nevi kabadayılık yapar sözüm ona "cesaret" adı altında. Tamamen tutarsızlık, kendini bilmezlik ve dengesizliktir.
Bazı insanlar da cesareti çevresindekilerin gazından, pohpohundan alırlar. Aslında bal vermeyen arı olan bu modeller, esip gürler ama yağamazlar. Cesareti bağırıp çağırmak, atıp tutmak sanırlar. Cesaret dilde değil davranıştadır oysa... Uygun zamanda uygun hamleyi yapabilmektir...
Cesur kişi üstün meziyetlere sahip olmalıdır. Hırsına, öfkesine yenik düşmeyen insandır cesur olan. İçindeki gücü ve sınırlarını bilen, önündeki engelleri veya korkusunu anlamsızca küçümsemeyen; tedbir alarak her şeye rağmen ileri adım atabilen kişi cesaretlidir.
Kendine güveni olan, dünyada tek kalsa bile doğrusundan şaşmayan, "her şeyi ben bilirim" demek yerine bilmediklerini de kabullenebilen kişiler cesaretlidir.
Cesaretli insan sadece kazanmak uğruna körü körüne saldırmaz. Nefsini kontrol etmesini bilir.
Akıldan yoksun olan bir cesaret, cesaret değil olsa olsa ahmaklık ve aptallık olur. Unutulmamalıdır ki en büyük zaferler kuru cesaretle değil akıl ve sağduyunun önderliğinde kazanılmıştır.
Korku hep vardır var olmaya da devam edecektir. Aslında korku bir düşüncedir ve her düşünce beynimizin içinde şekillenir. Düşüncelerimizle korkularımızı yenebiliriz. Çünkü en büyük cesaret doğru düşünceyi bulup onu kabullenebilmektir. Sonrasında eğer kişi "ben cesurum" demek istiyorsa içindeki terazinin kefelerine akıl, sağduyu, mantık, sevgi ve merhamet kavramlarını koyarak önce insanlığını tartmalıdır.
YORUMLAR