Büyüyünce ne olacaksın Zeren?

3Şu geriye alınmayan saatlere mümkünü yok alışamadım. Yataktan çıkmamla güneşin ufukta belirme zamanı arasındaki derin karanlıkta çokça üşüdüm bu sene. Meğer bir türlü ısınamayan ayaklarla mutluluğun oldukça kuvvetli bir doğrusal bağı varmış. Güneşle de aramıza o ısınamayan ayaklar girdi. Gökyüzüne yükseldiğim minik çatı odam olmasa neredeyse hiç gündoğumu izleyemediğim bir kış geçirecektim. İçimden bahara minik minik fısıldıyorum “Rüzgar’ın (bisikletim) tepesine atlayıp sahilde güneşi karşılamayı çok özledim.” Yaşadığım ev de kendime benziyor neyse ki. Ayakları yere bassa da kafası bulutlardan hiç inmeyen türün aslî mensuplarıyız biz.


Ayaklar pazardaki teyzenin patiklerine teslim, günün ilk demliği ocakta fokurdarken bir gece önce uykuya gittiğim masalı alıyorum yine elime. Diyorum ki evet, bu hafta bunun üzerine yazacağım. Hem kendime hem de birkaç saat sonra mesaj attığım arkadaşıma dediğim bu. “Bu hafta Penelope’yi anlatmak istiyorum. Biliyorsun, çok sevdiğim ne varsa cümle alem duysun, bilsin, paylaşsın isterim.”


Anneler, babalar koşun buraya diye bağıracağım şimdi. Sonra hayır diyorum, anne baba olmayanlar da gelsin. En iyisi hepiniz toplaşın biraz şuraya! Sizi Penelope ile tanıştıracağım. Bir bildiğim var ki söylüyorum, kısacık bir maceradan uzun uzun “iyi ki”ler toplayacaksınız.


  • Büyüyünce ne olacaksın Penelope?

Büyümeyi fasulye gibi nimetten sanan ne yazık ki büyümüş büyüklerin, bir çocuk gördü mü bayrak gibi salladıkları ilk sevimsiz soru… En sevmediği soru da olsa her karşılaştığı büyüğün sormasından sebep, Penelope artık bir cevap bulması gerektiğini düşünür ve düş dünyasında bir yolculuğa çıkar.





“Geze geze okumak bir iş olsaydı mesela… Cebinde zengin masallar taşıyan bir gezgin… Başında kep, kaleminde mürekkep olan bir sözcük sihirbazı…” Yılanı bile deliğinden çıkaran şey sözcüklerdeki o sihir değil miydi ne de olsa? “Kilitli kapıları anahtar sözcüklerle açan bir çilingir olabilirdi mesela… Kapalı kalplerin neden kapandığını bulacak, kilitlerini uygun sözcüklerle açacaktı. Kapalı kalpleri açan, açıklayan, tılsımlı sözcükleri ayıklayan şahane Penelope… Kalp açmak uğruna neşeyle gezebilirdi dağ tepe.”


Ya da… “Ya da”sı çok fazla bir düş zengini Penelope. Sıkıcı bir büyük sorusunu kendine uçan balon eyleyip düşleri arasında zıplayan ve vardığı yerde dedesinin şahane öğüdüyle karşılaşan… Penelope’nin yaşıtlarına söylediği çok şey var ama otuz altı yaşındaki bir çocuğa da var. Hatta yaşıyla ruhu arasındaki yaş farkı gittikçe açılanlara daha çok var.


Varoluşun başlangıcı, üzerine en çok lakırdı edilen konulardan biri. Bilimin söyledikleri, inançların söyledikleri… Düş dünyamda Adem’le Havva’ya da varım, maymundan gelen türdaşlarıma da… Çünkü ben en çok masallarla varım. İnsanoğlunun en büyük meselesi hikayesi. İşte o hikayenin de en bölünemez hücresi masal. Masalsız, dolayısıyla hikayesiz kalınca başlıyor ölüm. Masalsız, hikayesiz, meraksız…


Şimdi soruyorum kendime. Büyüyünce ne olacaksın Zeren? Ben büyüyünce ilk önce bu soruyu kendime sormayı hiç unutmayacağım.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Çok duygulandım okuyunca... Ne mutlu, ne mutlu bana! Çok teşekkürler!
    CEVAPLA
  • Misafir Nefis yüreğime dokundun yine yüreğine sağlık .
    CEVAPLA
  • Misafir baharı hissettim yazında zeren'ciğim. ne alaka demeyin ama böyle işte. yüreğine, kalemine sağlık.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.