Coğrafya kaderimizdir
Tam da bu yüzden bir çocuğum olmasını istemedim demişti. Uğruna korktuğum sevdiklerime birini daha eklemeyeyim diye. Üç yıl önce Iraklı bir kadındı bunu söyleyen. Çok hissettiğim bir şeyi dillendirdiği için çok oturmuştu yüreğime. Nesiller boyu Bağdatlı, toprakları, bağları bahçeleri olan, bir kolu sanatta, bir kolu eğitimde olan kocaman bir aile. Savaş neleri darmadağın ediyor, nasıl kapanmaz yaralar açıyor uzaktan baktığında değil, yakından birebir hikayelerle yüzleşince daha iyi anlaşılıyor.
Yıllar boyu her gün patlayan bombalar, ölen insanlar, bitmeyen bir savaş… Uzaktan bakıldığında artık hepsi birer sayı. Yakından bakmayaysa vicdanı olanın gücü yetmiyor, olmayanlarsa zaten tüm bu vahşetin müsebbibi.
Türkiye’de her patlayan bombayla daha da çok düşünür oldum Bağdatlı bu tanıdığın dediklerini. Ortadoğu coğrafyasında kan, vahşet, terör, savaş hiç bitmeyen bir olguymuş gibi bakıyoruz hep. Ama bir zamanlar oralarda yaşayan insanların da normal bir hayatları vardı. Ne kadar uzakta kaldığı değil önemli olan. Bir zamanlar vardı. Büyüyüp evlilik yaşına geldiğinde kayıplarla, terörle tanışmaya başlayan dünyasında hayatlarını hep korkuların yönettiğinden bahsetmişti. Oturacakları semti belirleyen korkularıydı, çalışacağı yeri belirleyen korkularıydı, çok sevdiği bir adam olmasına rağmen ondan bir çocuk istememesinin tek nedeni korkularıydı. Yıllar sonra artık dayanamayıp kocasıyla birlikte ülkeyi, doğup büyüdüğü yerleri, köklerini, kocaman ailesini terketmesine sebep olan korkularıydı.
“Sevdiğim insan sayısı arttıkça o kadar çok korktum. Paranoyaklık değil bu. Ancak gerçeği bu olmayan insanlar paranoyak olabilir. Yanımızdan, yöremizden, ailemizden kaç cenaze kaldırdık sayısını bile bilmiyorum ki.”
Taşına toprağına vurgun olduğum bu ülke geri vitesi olmaksızın bu yolda ilerliyor. Öznesi olmadığım cümlelerde artık kendimi buluyorum ve bu sadece ben meselesi değil. Çevremdeki pek çok insan dalga dalga bu ruh durumuna sürükleniyor. Evet, sevdiğim insanlar çoğaldıkça uğruna korktuklarım çoğalıyor. Bir saldırıda iyi olduğundan emin olduğun sevdiklerin için rahatlayamıyorsun çünkü yarın ne olacağını bilmiyorsun. Üstelik bütün bunlar çok kirli bir oyun. Dünyanın her tarafında dönen bütün savaşlar gibi.
Coğrafya kaderimizdir. Bambaşka bir coğrafyada, daha farklı koşullarda, korkusuz, özgür, ferah dünyalarda bambaşka seçenekler yaratabilirdik hayatlarımızda. Korkularım yüzünden çocuk sahibi olmayı düşünemedim diyen şahane bir kadın, harika bir anne olabilirdi belki. Her bahar dolu dolu çiçek açan çocuklar yetiştirebilirdi.
Bir yerden sonra temcit pilavı gibi tekrarlanan sözler de anlamını yitiriyor. Yaşar Kemal doğru demiş “demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi bir kötüye kul eden…”
YORUMLAR