Başka kadınlardan eksiğimiz ne?
Merhaba Yeşim Hanım, yazalım mı yazmayalım mı diye düşünürken nihai kararımız samimi arkadaşımla sorunlar aynı olduğundan size yazmaya karar verdik. Arkadaşım 11, ben 15 senelik evliyiz. Yaşlarımız aynı, eşlerimizin arkadaş olmasından biz de birbirimizi çok sevdik ve samimi arkadaş olduk. İkimizin de bir çocuğu var. Eğitim hayatım iki yıllık üniversite okudum, arkadaşım ise lise mezunu. Ben çalışıyorum, arkadaşım çalışmıyor. Onun eşinin imkanı bir parça daha iyi diyebiliriz. Eşlerimiz üniversite mezunu, eşlerimizle ilgili sıkıntı ettiğimiz konuları anlatmak istiyoruz. Arkadaşımın da kocası odun benim kocam da odun… İkimiz bir araya geldiğimizde eşlerimizle ilgili konuşup bazen kederleniyoruz. “Ne kafayla bunlarla evlendik? Bunca yıl nasıl geçecek bu adamlarla?” diye bazen gülüyoruz. Arkadaşımla aynı karakterdeyiz, ben kendimi böyle bilmiyordum arkadaşım da aynı… Bizim heveslerimiz var, arzu ettiklerimizi yaşayamıyoruz.
İkimiz de giyinmekten, süslenmekten, gezmekten, eğlenmekten hoşlanıyoruz. Yanınızda olan eşiniz size heyecan vermeyince ne giyinmenin ne de süslenmenin bir tadı olabiliyor. Adamlar heyecan vermiyor, duruşları yok diyebiliriz. Vur başına al ekmeğini cinsinden… Evliliklerimiz monotonlaşmış; tatsız, tuzsuz.
Cinsellik tekdüze, zevksiz, heyecansız sadece yatak odasında kuralmış gibi davranıyorlar. Alkolleri pek yok, bazen içerler. İşinde gücünde, sakin yaradılışlı, hırsı olmayan adamlar. Biz ikimiz hırslı kadınlarız. Evlenme zamanında üniversite okumuş iyi bir hayatım olur diye evlenmiştim. Arkadaşım da o düşünceyle evlenmiş şimdi beklediğimiz hayattan başka bir hayatı yaşıyoruz. İkimizin de içimizden onlarla bir arada olmak gelmiyor, sıkıcılar. Eşimle ben bir şeylere gülemiyorum anlatabiliyor muyum? Arkadaşım da aynı. Lütfen bizi yargılamayınız Yeşim Hanım, kötü değiliz sadece mutsuzuz. İstediğimiz evlilikler bunlar değildi. Bir kapanın içindeymişiz gibi hissediyoruz. Çocuklarımız var, eşlerimiz kötü değil odunlar. Ses vermiyorlar; konuşuyoruz, anlatıyoruz, duymuyorlar. Bir erkek karısının mutluluğu için çaba göstermez mi? Başka kadınlardan eksiğimiz nedir? Sizi ikimiz de sosyal medyadan takipteyiz, seviyoruz, özeniyoruz. Önerilerinizi öğrenmek için sabırsızlanıyoruz. Boşanmalı mıyız?
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar; her insan kendi yaşamını ruhsal durumuyla, zihnindeki düşüncelerle birlikte yürür. İnsan kendi kendini mutlu da edebilir mutsuz da edebilir. Mutluluk da mutsuzluk da kendi kendinize oluşturduğunuz bir zihin programıdır deniyor. Peki, böyle deniyor da insan kendi kendine mutluluğu nereye kadar oluşturabilir? Allah aşkına bir bilirkişi değilim ama bu kadar basit de olduğunu düşünmüyorum. Evli bir çift… Gerçi soruyu iki kadın okurum yollamış, biz yine evli bir çift diyelim… Sadece bir kişinin çabasıyla evlilik nereye kadar yürüyebilir? Ancak adalet sarayına kadar yürür. Tek kişinin çabasıyla Pollyannacılık yapsanız bile evliliği sürdüremezsiniz ancak çaresiz olursanız öle öle sürdürürsünüz. Bir kadın olarak sizi anladığım birçok nokta var. Kadın kadınlığının fark edilmediği, görülmediği bir evde mutlu hissedemez. Bir zaman sonra eşine bilenmeye başlar, haklı olarak da eşine giyinmek istemez. Bu onu mükafatlandırmak olur. Bunu yapmaz. Eşinin sadece yatakta fark etmesi büyük sıkıntı. Kadın sadece yatakta görülmeyi saygısızlık olarak görür. Artık cinselliğin kadın için de önemli olduğu bilinmelidir. Cinsellikle ilgili arzular duygular karşılanmayınca mutluluktan bahsedilemez.
Cinsellik evliliğin en güzel rengidir. Çaba var bir de… Eşinden kendisi için, ilişki için bir çaba içinde olmasını ister. Bunları göremeyince yine mutsuzlaşıyor. Sizler de bu çaba da yok. Hiç bahsetmemişsiniz. Sakin yaradılışlı olmak, evden işe işten eve gelen bir erkek olmak bir artı olarak gözüküyor olsa da çokça şeyin farkında olan kadın ya da erkek çabasızlığı da görüp eksiklik duygusunun içine girebiliyor. Sürekli evde olmak bir zaman sonra yorar insanı. Buna bir de beraber konuşamamak, gülememek eklenince o ev boğar insanı. İnsanın el ele, kol kola bir yürüyüşe, bir yemek yemeğe, arkadaşlarıyla sosyalleşmeye de gereksinimi vardır. İlişkilerde her şey kararınca olmalı. Tuz gibi düşünün. Tuzun azı nasıl yemeği tatsızlaştırıyorsa tuzun fazlası da tadını bozabiliyor, yenmeyecek hale getiriyor. Her şey kararınca olduğu zaman aklı olan kadın mutlu olur zaten. Dengeyi bilmek önemli. Dediğim gibi kadın kararınca olan evlilikten şikayet etmez. Sizlerin ilişkisinde bu kararınca durum oldukça eksik gözüküyor. Hırs konusu da bu tuz meselesi gibidir. Azı karar, çoğu zarardır ama hırsı olmayan biri de çok tatsızdır.
Kimseye çok önemli gerekçeler olmadığı müddetçe boşanın diyemem. “Bunlar önemsiz mi? Biz mutsuzuz” diyeceksiniz. Ben de su akar yolunu bulur diyeceğim. Gerçekten öyle hiç düşündünüz mü? Su kendine mutlaka bir yol buluyor. O yüzden acele etmeyin, eşlerinizle daha sert ve kararlı konuşmayı, onlara kendinizi anlatmayı deneyin ve zihinlerinizi olumlu duygu düşüncelerle temizlemeye çalışın. Bakın bakalım hayatınızda evliliğinizde değişen bir şey olacak mı? Olursa ne ala olmazsa yaşananlar sizi olması gereken noktaya nasılsa getirecektir. Benimle ilgili duygu ve düşüncelerinize teşekkür ederim, sizlere de güzel, umutlu günler dilerim sevgili kızlar.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR