Eski karısından çocuğu olmasını hazmedemiyorum
Merhaba Yeşim Hanım, Ben 30 yaşında bir kadınım. Bundan 2 yıl önce bir adamla tanıştım, kendisi dul ve 5 yaşında bir oğlu var. Biz tanıştıktan kısa bir süre sonra evlendik ve ben hiçbir zaman anne olamayacağımı da anlattım ona doktorların bana söylediklerine göre gene de kabul etti ama zaman geçtikçe benim çocuğumun olmayacağına artık ben tahammül edemiyorum. Sevdiğim adamdan bir çocuğum bile olmuyor oysa onun eski karısından bir çocuğu var, ben artık bunu hazmedemiyorum. O çocuğa baktıkça ikisinin bir çocukları olmasına ben çok üzülüyorum ve artık ben bunu hazmedemiyorum, çok kıskanıyorum. Eski karısı iyi eğitimli, kendisi diş doktoru; kocam da okumuş, kendisi mühendis bu yüzden kendimi onun yanına hiç yakıştıramıyorum. Ben ona denk değilim, lise 1'e kadar okudum ailem yüzünden çok fazla okuyamadım ve şu an kuaför okuluna gidiyor tabii bu da kocam sayesinde parayı o karşılıyor. Kocamı çok seviyorum ve o da beni çok seviyor. Çok iyi bir insan ama ben bu yüzden kocamdan boşanmaya karar verdim. Bilmiyorum ne kadar doğru yapıyorum ama size danışmak istedim, birilerine içimi dökmek istedim. Lütfen bana gerçekten kalbinizden ne geçiyorsa onu söyleyin, sırf ben üzülürüm diye benden gerçek düşüncelerinizi saklamayın.
Yeşim Tijen’in yanıtı:
"Şeytan yalnızca sunar, insan isterse seçer."
Merhaba sevgili okurlarım, insan doğduğundan itibaren hayat hiçbir şeyin bedava olmayacağını insan hissettirir ama bazı insanlar ya bunu anlamak istemezler ya da hayatı oluruna bırakıp kendilerini yormak istemez bolca da şikayet ederler. Kısacası hayat insandan hep bir şeyler ister ölene dek de istemeye devam eder. İstediklerini verirseniz hayata ganimetleri de toplarsınız. Şimdi bu bahisten size gelirsek; yaptığınız bu evlilikle hayat sizden cesaret istiyor. Cesaretli ol bak neler yapabilirsin, nasıl değişeceksin gör diyor. Öte yandan şeytan da boş durmuyor, sizi dürtüyor. Sen yetersizsin ona layık değilsin, senden bir şey olmaz hiç boşa uğraşma ayrıl diyor. Hangisine kulak vereceksiniz? Ben olsam umudun peşinden giderdim. UMUT NE KADAR GÜZEL BİR DUYGU! Sizse umutsuzluğun peşinden gitmeye niyetlisiniz. İnsan bazen böyle karamsar, umutsuz olabilir, bunun nedeni kendini bilmemektendir. Kendinizi bilmek istemez misiniz yavrum? Neler yapabileceğinizi görmek istemez misiniz? O zaman hayata umutla bakacaksınız, kendinize inanacaksınız, karamsar düşünceleri ve aklınızdaki şeytanı kovacaksınız. Çünkü yaşamda o beğendiğiniz, gıpta ile baktığınız insanlar hep bir cesaret göstermişler, kendilerine emek vermişlerdir. Bunları görebilseniz, neler neler yapabileceğinizi bilebilseniz hayata meydan okuyarak bakacaksınız. Bu bakışınızla onu yapmaktan uzaksınız ama yazımı okuduktan sonra biliyorum ki "Hey hayat, senden korkmuyorum!" diye meydan okuyacaksınız. Gencecik kadınsınız neler yapabileceğinizden henüz haberiniz yok, bir cesaret edebilseniz bir adım atsanız dünyanız değişmeye başlayacak ya da korkak bir şekilde acılar içinde kıvranarak hayatı seyreden, yaşamayanlardan olacaksınız. Vereceğiniz kararla aslında bunun seçmini yapacaksınız.
Eşinize gelirsek; eşiniz eğitimli bir kadınla evlenmiş, diş hekimi bir kadın ama yine de evlilikleri bitmiş. Demek ki bir evlilik ille üniversite bitirmekle yürümeyebiliyor, başka şeyler de aranıyor. Sizde ne bulmuş dersiniz? Belki o çok bilen olmayan, biraz yetersiz hallerinizi sevmiş olabilir. Baskın çıkmayan, saygı duyan karakteriniz den etkilemiş olabilir. Eşiniz çok isteseydi eşinden ayrılmazdı, erkekler kolay kolay boşanmazlar yavrum demek ki uyuşmamışlar. Esas eksiklik onların evliliğindeymiş ki ayrılabilmişler. Eşiniz sizi çok sevebilmiş, aklı geride kalmamış. Bunları görmekten niye kaçıyorsunuz? Bence siz Allah'tan sizi cezalandırmasını istiyor olmalısınız. Bir başkasına "Bu adam çok iyi, alın siz mutlu olun" mu diyeceksiniz? Çok ağlarsınız, çok yanarsınız. Söyleyin bunu mu istiyorsunuz? Ayrılmak ve keşkelere düşmek. İnsanın eksiklikleri olabilir, üniversite mezunu olmayabilir, bunlara rağmen insan kendini çeşitli şekillerde eğitebilir kızım. Bir takım kurslar var bunlara gidersiniz dışardan okuyabilir, eğitim hayatınızı isterseniz tamamlayabilirsiniz. Bir sürü seçenekler var, kişi yeter ki istesin. İmkanı olmayanlar için bile seçenekler var. Belediyeler kurslar açıyor, onlardan faydalanabilir, bolca kitap okur, yabancı dil kursuna gidebilir, sizin gittiğiniz gibi meslek edinecek kursalara gidebilir daha neler neler... Bunlar gelişmek isteyene hep fırsattır ve siz henüz çok gençsiniz. Kendinizi yeniden oluşturabilir, bir başka ifadeyle yeniden yaratabilirsiniz ama fazla da abartmadan, kendinizden uzaklaşmadan. Siz, siz olduğunuz için özelsiniz bunu unutmayın ve yavrum herkes yaşadığı sürece kendini geliştirmekle uğraşır. Yaşama başka türlü ayak uydurulmaz yoksa insan yaşamdan geride kalır ve bu geliştirmek durumu ille lise çağlarında olacak diye bir şart yok. Ne zaman aklı ererse o zaman başlayabilir. Herkesin eksiklikleri var inanın tamamlananı görmedim, herkes bir bakımdan eksiktir diye düşünüyorum. Mühim olan dünden daha iyi olabilmek, kimseyle yarışmamak, elindekilerle mutlu olmayı bilmek. Hedefiniz başkalarıyla değil kendiniz ile yarışmak olmalı yoksa hayatınız boyunca mutlu olamazsınız, bunun farkına varın isterim. Evet eski eşi diş doktoru olabilir. Bu sizden daha üstün olduğunu göstermez. İnsanlar önce fizikleri ve etiketleriyle karşılanır sonrası kişilikleriyle ilişkileri devam eder. Kişilikleri etkileyici değilse etiketler de bir yere kadar işe yarar, bir yerden sonra işe yaramaz. O halde size düşen özünüzü bozmadan kendinizi geliştirmek olmalı. İyi bir gözlemci olun, bol bol okuyun. Birden istediğiniz noktaya varamazsınız bunu bilin. Her şey zamanla olur, siz yeter ki adımlarınızı atın.
Çocuk mevzusuna gelirsek, beraber bir çocuğunuzun olması güzel olurdu ama olmuyormuş. O zaman bu konuya takılarak bir yere varamayacağınız görmek zorundasınız. Boş hayallerden vazgeçeceksiniz. Çok sevdiğiniz kocanızın bir parçası diye onun çocuğunu sevin. Bazı konular Allah'ın takdiri yapacak bir şey olmuyor. Bu sorun kabullenmekle aşabileceğiniz bir sorun, tabi zaman zaman bu duygular içinde olacaksınız; o düşüncelerden kendinizi uzaklaştırarak bunu çözecek olan da sizsiniz. Evet sevgili kızım, yazımın sonunda bütün bu yazdıklarımdan sonra cesaret mi korkaklık mı diyerek size soracağım. Biliyorum ki artık cesaret diyeceksiniz, "Hey hayat" diye ona meydan okuyacaksınız.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR