Gerçekleri anlatsam inanır mı?
Yeşim Hanım merhabalar, bunca zamandır sizi nasıl tanımamışım, nasıl insana umut olan yazılarınızı keşfetmemişim kendime kızdım. İnsanların yaralarına bu kadar güzel dokunduğunuz için teşekkür etmek istiyorum. Hemen hemen bütün yazılarınızı okudum, aynı acılardan ben de geçmişim dedim. Benim de acı travmam 20’li yaşlarda başlıyor. Ben de tecavüze uğradım ne yazık ki. Hem de en çok sevdiğim insan, erkek arkadaşım tarafından ilişkiye girmek için zorlandım. Aylarca kabul etmedim elbette çünkü bunu ayakları yere basan bir birey olduğumda gerçekten güvendiğim insanla yaşamak istiyordum. Yaklaşık 1,5 yıl geçti anlaşamayacağımı anlayıp ayrılmak istediğimde beni kaybetmemek için (çünkü o dönemde böyle bir şeye karşı olduğumu söylediğim için, böyle bir şeyi yaşatırsam ondan gidemeyeceğimi sandığı için) bana zorla sahip oldu. Nasıl bir kabus, nasıl bir travma size anlatamam. Peki ben ne yaptım? Ayrıldım. Hiç arkama bile bakmadan, boyun eğmeden, beni kullanmasını izin vermeden, bunu kabullenmeden gittim. Asıl en zor şey bundan sonraymış. Ne aileme ne en yakın arkadaşlarıma anlatabildim. Özgüveni o kadar yüksek olan o kız çocuğu kendini eksik hissetmeye başladı, utanıyordum ve babamın yüzüne bakamaz oldum. Hayatıma kimseyi alamadım uzun süre. Aldıklarıma da beni kötü gözle görürler diye bakire değilim diyemedim. Üzüntüden yaşadığım mide rahatsızlıklarından senede en az 5 kere hastane yolunu tuttum. Evlenen kimi görsem ağlardım, hoş hala ağlıyorum. Sonra dedim güçlü olmak zorundasın, ayaklarının üzerinde dimdik durmalısın. Kadın olmanın zorluğunu daha o küçüçük yaşlarda öğrenmek zorunda kaldım. Üniversitede çok başarılı bir öğrenciydim, beni yıkmasına izin vermedim, okulu bitirdim ve şu an çok iyi bir konumda çalışmaktayım. Tam olmak istediğim yerde hem de. Belki o yaşadığım büyük travma beni bu kadar hırslandırdı lakin şuan 29 yaşına geldim, hayatıma erkek arkadaşım girdi öyle çok seviyorum ki... 1 yıldır beraberiz ve ben ona hala bakire olmadığımı söyleyemedim. 1 yıldır ağlıyorum, vicdan azabı çekiyorum çünkü hala söyleyemedim diye. Mesele ne biliyor musunuz Yeşim Hanım; ben bakireliğimi evlendikten sonraya saklama zihniyeti olan bir birey değilim. İşte şimdi bakire olsaydım hür irademle sevdiğim, güvendiğim, en çok da kendimden emin bir birey olduğum için onunla yaşardım ama ben, hayatında hiç kimseyle ilişkiye girmemiş ben ona nasıl bakire değilim derim? Gerçekleri anlatsam inanır mı? Artık gitmiş bir kere kim bilir kaç kişiyle birlikte olmuştur 9 yılda demez mi? Psikologdan terapi almaya başladım çok yeni ve psikoloğum sakın travmandan bahsetme, o senin bedenin, o senin mahremin dedi ne yapacağımı bilemiyorum. Lütfen o güzel yorumlarınıza ihtiyacım var...
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, bugün zor bir konu üzerinde yoğunlaşıyoruz. Konumuz herkesin kendinden çok başkasında aradığı NAMUS. Yüzyıllardır kadın namusla baskılanmış, yaşamı kısıtlanmış, acılar çekmiş, bazen en yakınları kardeşleri, babası tarafından bazen sevdiği ya da onu seven(!) erkek tarafından hunharca öldürülmüş... Kadın akıl, beden ve ruh olarak hep baskı altında olduğundan bu yaşadıklarına boyun eğmek zorunda kalmış, hatta kendi de hemcinsini suçlamış ama bugün hemcinsleriyle el ele bir savaş veriyor. Çünkü günümüz kadını okuyor, günümüz kadını çalışıyor, günümüz kadını baskılara boyun eğmiyor, özgür, kendini tanıyan, bilen, güvenen bu kadınlar bedenleri üzerinde hakimiyet istemiyorlar. Bunu doğal karşılamayı da toplumumuz eninde sonunda öğrenecek. Öğrenmek zorunda. Namusun yükünü kadına verip her türlü namussuzluğu yapma hakkını kendinde gören bir kısım zihniyet kafasındaki düşünceleri küflerden temizleyecek, havalandıracak, beynine oksijen gidecek, kadınları bekaretle vurmayı bırakacaklar. Rahmetli Duygu Asena bir zaman “kadının adı yok” demişti. O zaman için sözlerinde haklıydı ama bugün artık kadının adı var sevgili okurlarım.
Umutsuz vaka rumuzlu sevgili kızım, sizin yaşınızda umutsuzluk olmaz, olmamalı, oldurmamalısınız. Bugüne dek kendinizi, hayatınızı yönetmeyi iyi başarmışsınız. Bundan sonrasında da başaracaksınız, kendinize inanın. Ben insanların hayatlarının kalplerindeki iyilikle, akıllarını da kullanabilmesiyle güzelleştiğine inanırım. Sizde ikisi de olduğuna göre yarınlar için umutsuzluğa düşmemelisiniz. Yazımın başında yazdığım gibi bu toplum kadının üzerinden bekaret yükünü kaldırmak zorunda. Yaşadığınız bu tecavüz olayında namus sizde mi aranmalı yoksa size bunu yaşatan o gençte mi? Nasıl hayatına rahatça devam edebilmiş? Sizin üzerinize bencilce, haince, koca bir yük bırakmış. Kaldıramayabilirdiniz. Güçlüsünüz, sizi kutlarım yavrum. Sizin yaşadıklarınıza benzer mailler sık sık geliyor. Siz kendinize çizmiş olduğunuz yolla onlara güzel bir örnek olmuşsunuz. Yaşamda var olmak akıl istiyor, siz aklınızı kullanarak kendinizi bugüne getirmişsiniz. Bunu yapamayanlar erkeklerin elinde oyuncak oluyor, o nedenledir yazılarımda "Namus kendini taşıyabilmektir." deyişim. Sizin erkek arkadaşınıza yaşadıklarınızı anlatmanız da onun bu durumunuzu anlaması kabul etmesi de kolay olmayacak ama kişiler birbirlerini tanıdıklarında bir fikir de oluştururlar. Bu fikir ona yardımcı olacaktır diye düşünüyor, umuyorum. O fikir olumsuz düşüncelerini yenmesine yardımcı olmalı. Psikoloğunuz "Senin bedenin, senin mahremin." demiş. Ben farklı bakıyorum. Evet, tabi ki sizin bedeniniz, sizin mahreminiz ama hala yeterince toplumda yerini bulmadı. "Benim bedenim, benim mahremim." diyebilmek için biraz daha zamana ihtiyaç var. Bu şekilde bu sorunu aşamazsınız. Ben tüm samimiyetinizle yaşadıklarınızı anlatmanızı öneririm ve daha sonra yaşadıklarınızı anlayabilmesi için ona zaman tanımalısınız. Seviyorsa sevgisinden vazgeçmek istemeyecektir. Korkunun ecele faydası yok öyle ya da böyle onunla paylaşmak zorundasınız. 20 yaşında küçük bir genç kız değilsiniz yavrum; 29 yaşında, okulunu bitirmiş, iş güç sahibi olmuş, kariyer hedeflerini gerçekleştirmiş biri olarak kendinize güzel bir gelecek hazırlamışsınız. Erkek arkadaşınız sizi istemsizce yaşadığınız bu olay için bırakacaksa kaybedeceğiniz bir adam yok sevgili kızım. Hayata bakış açınız hep bu olmalı. Siz değerlisiniz. Her şeyin güzel gelişmesi dileğiyle,
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR