Eşimin yaklaşımından dolayı artık kendimi...
Merhaba, ne zaman sıkılsam ruhum daralsa sizin yazılarınızla, yorumlarınızla kendime çıkış kapısı buluyorum yine böyle bir zamandayım size yazmak aklımda yokken tesadüfen bir yorumda mail adresinizi gördüm ve kendimi bu satırları yazarken buldum. Umarım yazımı görür bana da yardımcı olursunuz. Eşimle yaklaşık 3 yıldır tanışıyoruz ilk bir yıl söz, nişan, düğün hazırlığı ile geçti ve nişanlılık süreci ailelerle geçtiği için bizim için çok zordu. Görümcem bu süreçte beni yok sayarak saygısızlıklarda bulundu. Abisini sanki sevgilisi gibi yönlendiriyordu damatlık alırken olsun, araba park ederken olsun, yürürken her şeyde... Bana sen benim gibi olamazsın, onu ben daha iyi tanırım gibi imaj veriyordu. Eşimle sevgili sürecini yaşamadan görümcem yüzünden tartışıp durduk. Çok ayrıldık, çok yüzük attık, barıştık. Bu süreçte çok yıprandık ama yine de beraberliği seçtik. Evlendikten sonra da kavgalar devam etti ikimiz de aynı iş yerinde çalışıyorduk bir gün hafta sonumuz vardı ve onda da benim ailem, eşimin ailesi ve görümcemle geçiyordu. Evlenmeden önce tavırlarını değiştirmişti ama konusu konuşulmadan, özür dilemeden olduğu için ben hatasını anladı mı bilemedim. Oraya ne zaman gitsek onun adı ne zaman geçse veya esşm benden gizli ne zaman onunla konuşsa hep bu yüzden tartıştık, çok büyük kavgalar ettik. Beraber vakit geçirirken “Acaba ailesine gidelim diye teklif edecek mi?” diye düşünmekten anı yaşayamaz olmuştum hep gergindim. Eşim sanki benle değil onlarla birlikte olmak ister gibi gelirdi. Evliliğimizi daha yaşayamadan 6 ay sonra da eşim 1 senelik askerlik görevini yapmaya gitti başka şehire paralı olduğu için ben de yanına gittim. Farklı şehirde olmak bize çok iyi geldi, sadece ikimizdik, kafam rahattı her gün yine ailesini arıyordu ama çok koymuyordu yaşayamadığımız flört dönemini yaşamıştık şükür. Şimdi oğlumuzu bekliyoruz 2.5 ay var doğuma nasipse. Problem ise cinsellik. Eşim zaten bu yaşına kadar hiç kız arkadaşı olmamış yaşı 29. Üniversiteyi dışarda okumuş ve buna rağmen kendini bu konulardan hep uzak tutmuş Kuran'ı ve dinimizi öğrenmiş. Ayda 1 kez birlikte oluyoruz o da artık dolduğundan ve bu esnada bile sertleşme sorunu yaşıyoruz. Eşim bana karşı çok iyidir ama herkese karşı da çok iyidir bana hep “aşkım”, “bir tanem” der ama dışarıya da tatlı dillidir kimseye kötü söz demez. Tatlı yumuşak esprili bir kişiliği vardır, annesini de dudağından öper. Şimdi bu insan böyle olduğu için ben artık kendi farkımı sorgulamaya başladım. Bana iyi, herkese iyi; beni öpüyor ama annesini de öpüyor diyorum çünkü benimle öpüşmüyor. Bunu defalarca konuştum ama değişen bir şey olmadı. “Beni istemiyor musun?” diye kendisine sordum “İstemesem karnındaki nasıl oldu?” diye cevap verdi. Çirkin bir kız değilim, kişisel temizliğime önem veririm, her gören güzel der ama eşimin yaklaşımından artık kendimi ne güzel ne seksi hissedemez oldum. Biri işlerimi kendim hallettiğimden erkek Fatma dedi 3 gün ağladım bu cümlelere bile dayanamaz oldum. Şimdi kendisinden kaçmaya çalışıyorum, anlamasın derdimi diye... Çünkü artık anlatacak gururum kalmadı. Bu sorun olmasın deyip onu kabul etmeye çalışıyorum ama olmuyor “Acaba beni kardeşi yerine mi koydu?” diyorum çünkü bu adamın hayatında anası bacısından başka kadın olmamış kendini bu duygulardan hep bastırmış. Bunlar beni hep sorgulamaya götürüyor ona anlatamayacağım için de kaçıyorum ruhen çökmüş durumdayım. Bir yandan bu da değer mi eşin seni düşünüyor, iyi bir insan, dışarı hayatı yok, şükret diyorum ama bir yanım bunları aramadığını söylüyor. Ben onu çok ister arzularken onun beni o gözle görmediğini düşünmek bile canımı nasıl yakıyor bilseniz. Eşlerinin her gün istediğini kadınların kaçtığını duyunca çevreden gözlerim doluyor istemsiz. O kadınlara bakıyorum neyim eksik diyorum artık beni değil de olmayacak kişileri istediğini düşünüyorum. Ne olur bana yardım edin anlatacak kimsem yok.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, nasılsınız? İyi olmaya çalışıyorsunuz biliyorum. Beni sorarsanız ben de iyiyim. Mektup gibi oldu, eskiden böyle yazılırdı mektuplar... Ahhh seneler oldu mektup yazmayalı... Eskiyi anımsadım. Bu sabah evde oturuyorum, erken saatler henüz... Miyavvvv sesleri duydum “Ayyy kediler aç kaldı” diye düşündüm. Koltuktan kalktım, camdan dışarıya baktım aşağıda iki kedi var. Hemen gidip içerden kedimin mamasından aldım, camı açtım atacağım, bunu arada sırada yapardım zaten, bu sabah kediler beni görünce fııırrr bir kaçtılar şok oldum. Galiba onlar da koronayı öğrenmiş, insanlardan kaçıyorlar diye düşündüm. Ne yapıyorum? Hep evdeyim benim için sorun değil, ev kuşuyum. Evimden dışarı çıkmadan günler geçiriyorum Sıkıldım mı? Evet, biraz sıkıldım. “Öf”ler “pöf”ler başladı. Çok gezgin biri olmama rağmen o küçük özgürlüklerimi arar oldum. Bir yerde oturup kahve içmek, arkadaşlarla arada buluşmak, markete gitmeyi bile özledim. Yine de şükür, iyiyim. Korktum mu? Korktum tabii ama tedbirimi alıp gerisini Allahıma bırakıyorum. Çocuklarıma bir şey olmasın, önceliğim onlar. Ben bu yaşıma geldim bir şeyler gördüm, mutlu da oldum... Onlar genç, görecek, yaşayacak güzel günleri olmalı... Endişem onlar için... Hayatımı bu korkunun ele geçirmesine izin vermiyorum. Biraz endişe duyunca içimdeki sese kızıyorum. “Git başımdan beni rahat bırak…” O da tıpış tıpış gidiyor. Psikoloji önemli bunun bilinciyle bu günlerden geçiyorum. Siz de öyle yapmalı tedbirleri uygulayıp kendinizi yönetmeyi başarmalısınız çünkü yapacak bir şey yok. Sıkılsak da bu duruma katlanmaya devam edeceğiz. Bu sabrımız daha güzel günlere ulaşmak için... Her güzel şeye sabırla ulaşılır değil mi? Ya… Sabır... Ülkem...
Bugün daha güzel günlere ulaşmak isteyen bir okuruma cevap vereceğim aslında benim alanım değil ama soruyu okuyunca baktım ki cevap bana yazdığı soruda bas bas bağırıyor geçtim laptopumun başına…
Güzel kızım daha mutlu günlere ulaşmak istiyorsunuz haklı olarak yaşadıklarınızı sorguluyorsunuz. Yeni evli bir kadınsınız bedeniniz, ruhunuz eşinizi arzularken eşiniz sizi görmemezlikten geliyor. Kolay bir durum değil. Sizi hiç kınamıyorum sakın öyle düşünmeyin. Bedeniniz sızlıyordur, kalbiniz kırılıyordur. Doğal olarak kuruntular yapıyorsunuz, kadınlığınızda eksiklilkler arıyorsunuz. Hepsi çok normal. Sorgulayarak gerçeğe ulaşılır. Doğru davranış. Ama bu durumunuz hamilelikle başladıysa o kadar normal bir durum ki... Eşiniz bebeğinizi koruma iç güdüsüyle hareket ediyordur, doğumdan sonra her şey normale dönecektir. Biraz sabırlı olmalısınız ama hormonlar sizi rahat bırakmıyor değil mi? O zaman kocanızın size gelip sevmesini beklemeyecek, siz ona gidip dokunacaksınız. Hiç utanmamanız gereken tek kişi kocanız. Ayıp yok, utanma yok yavrum. Bunu başardığınızda çok şeyi değiştirebilirsiniz.
Ancak bu durum hamilelikten de önce varsa... O halde sorunun sizden değil eşinizden kaynaklandığını hiç aklınıza getirmediniz sanırım... Siz her şeyi yaptıysanız o zaman sorun sizde değil yavrum. Şu anda siz yeni evli bir kadın olmanın mutluluğu içinde olmalıydınız hem ruhen hem bedenen. Ona süprizler yapmak “Daha mutlu nasıl oluruz?”un planlarıyla meşgul olmalıydı aklınız. Siz kadınlığınızdan şüpheye düşmüş bir durumdasınız. Yazdıklarınızdan anlaşılan sorun sizinle ilgili değil ne sizle ne kadınlığınızla... Ne güzel olmanızla, ne erkek Fatma gibi her şeyi becerebilmenizde kusur... Eşinizin size bu kadar uzak olması cinsellikte yaşadığı sorunlar... Sertleşme sorunu. İşte sorunuzun cevabı burada diye düşünüyorum kızım. Bu benim bilgi alanım değil size sadece normal olmadığını söyleyeceğim Normal olmayan ne? Yeni evli, genç bir erkeğin eşiyle öpüşmekten kaçınması, onunla ayda bir kez birlikte olması, siz onu arzularken onun sizi arzuluyor olmaması... Bu erkeğin doğasına aykırı. O zaman ne yapmalı? İşte en zoru da burası. Erkekler bu tarz bir sorunda doktora gitmekten kaçınıyor, utanıyor, kaçıyor ya da öteliyorlar. Ortada bir sorun varsa kaçmak değil çözmeye çalışmak gerekmez mi? Bakış açısı bu olmalı. Size tavsiyem eşinizden hiç çekinmeden ona gerçekleri dile getirmeniz. Bu yaşadığınız cinsellikle mutlu olmadığınızı, onun bir doktora gitmesi gerektiğini düşündüğünüzü, onu arzuladığınızı, öpüşmek istediğinizi söylemelisiniz. Bunlar evli olan bir kadının da erkeğin de hakkıdır. Evlilikte eşler her konuyu konuşarak birbirlerine ulaşabilirler, en iyi arkadaş sırdaş eşiniz olmalı. Kendinizi kadın hissedemediğinizi, bu davranışlarıyla çok mutsuz olduğunuzu daha açık olarak dile getirmelisiniz.
Defalarca söyledim demişsiniz ne kadar açık söylediniz? Açık açık utanmadan sıkılmadan ama kırmadan anlatmalı. Siz bu eksiklilkleri hissederken onun kendinde ne eksiklikler hissettiğini, yıllardır hiçbir kadınla bir ilişki yaşamaya cesaret edememiş bir erkek olarak durumu daha düşündürücü. Bunun farkındalığında olmalısınız. Yaşadığınız sorunun onun dinsel yaklaşımıyla ilgili olacağını düşünemiyorum. Dinimizde anneler dudaktan öpülmez. Bunu niye yapıyor eşiniz? Bu hoş bir tutum değil. İlginç bir anne... Hangi anne evlenmiş barklanmış oğlunu dudağından öper? Ancak bebekken ya da üç beş yaşındayken olur böyle şeyler. Garip bir tutumdalar... Konumuza geri dönersek eğer sizinle birlikte bir doktora gitmeye yanaşırsa sorun bu konudaysa şayet tıpta bununla ilgili çözümler var sorun çözülebilir diye umuyorum ve bu sertleşme sorunun altında başka daha büyük bir sorun olmamasını sizin adınıza ummak istiyorum. Eğer bu sorun çözülürse bebeğiniz dünyaya geldiğinde eşiniz dünyaya gelen bebeğinizle artık kendi ailesi olduğunun daha çok farkında olacaktır. Ailesiyle eskisi kadar ilgilenemeyecektir. Görümcenizin tutumlarını hiç umursamamaya çalışın, onun yanında olan eşi olan sizsiniz. Onun hükmü evlenene kadardı. Siz umursamazsanız o da yaptıklarıyla kalakalacaktır. Bu şekilde davranın. Sizin sorununuzla burada kayınvalidelere görümcelere seslenmek istiyorum. Ailenize yeni giren gelinlerinize sıcak bir kucak açmalı, yeni yuvasını, yeni ailesini benimsemesini sağlamalısınız. Oğlunuzu emin ellere teslim ettiyseniz bunun bir anne olarak, kız kardeş olarak keyfini çıkarmalı; mutluluklarıyla mutluluk bulmalı, onların arasında bir gölge olmamaya özen göstermelisiniz. Geri çekilmeyi, haddini, hududunu bilmek lazım diye düşünüyorum. Gölge etmeye devam ederlerse sevgili kızım o sınırı çizebilecek gücün sizin elinizde olduğunu bilin ama her zaman öncelik iyi niyet, sabır, birbirine zaman tanımak sonra gerekeni yapacak güçte olmak gerekir.
Evlendikten sonra elinizin güçlendiğinin artık farkında olmalısınız. Kendinizle hayatınızla ilgili umutsuzluğa düşmemelisiniz. Umut uyanık insanların rüyasıymış, siz de akıllı bir kadınsınız yaşadıklarınızı tam çözememiş olsanız da bir farkındalık içerisindesiniz. Size düşen sabırla, tahammülle elinizden geleni yapmak aklınızla hareket etmek güzel kızım. Şimdi siz doğacak güzel bebeğinize odaklanmalısınız, onu endişe ve mutsuzluk içinde dünyaya getirmemelisiniz. Bebeğinizle ilgili güzel düşüncelere, hayallere eşinizi de katmalı mutluluklarınızı beraberce paylaşmalı, çoğaltmalısınız. Yaşamınızdaki bu sorun eli mahkum çözümlenmeye çünkü siz bu sorunun fakında ve bundan rahatsızsınız o zaman biraz sabır, biraz tahammül sonrası aklınızla selamete çıkmak olacaktır.
Her şeyin en güzel şekilde gelişmesi dileğimdir yavrum...
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR