Açgözlü ve nankör bir insana dönüştü

Merhabalar, eşimin ve benim birbirimizin anneleriyle evliliğimizin başından beri artık çözülemeyeceğine inandığım sorunlarımız var. Onlarla artık görüşmüyoruz ancak eşim sürekli geçmişte yaşanan olumsuzlukları dile getiriyor. Çocuklarımı çok seviyorum ama eşimin sevgisiz-saygısız tavır, davranış ve sözlerine artık katlanmak istemiyorum. Defalarca uzman birilerinden yardım almayı teklif ettim, kabul etmiyor. Ben oturup özelimi kimseye anlatmam diyor. “Yaşananları unutamıyorum, merak etme zamanı gelince senden boşanacağım!” diyor. Kullanıldığımı hissediyorum. “Madem bu kadar sıkıldın, her konuda yardımcı olacağım. Defol git hayatımdan!” deyince de gitmiyor. Tüm birikimimizi onun hesabına topladım. Kendini güvende hissetsin, gitsin istiyorum. Daha hala “Bana bakıcı tut, çocukların ikisini de evi de arabayı da bana ver, gideyim” diyor. Açgözlü ve nankör bir insana dönüştü. Bana eş vazifelerini yapmadığını belirtmeme gerek yok sanırım. Ebeveyn ve ev arkadaşı olarak bir çatı altındayız. Her şeyden çabuk sıkılan ve sürekli daha iyi maddi beklentiler içerisinde olan bir kişiliği var. Sürekli artık onu mutlu edemediğimi hissettiriyor. Haklı boşanma gerekçelerine sahip olduğumun farkında olmakla beraber çocuklarım Allah’ın bir lütfu diyebilirim. Onlar için canımı veririm söyleminin yalan olmadığını bilmenizi isterim. Her şeye rağmen eşim ağlamaya başlayınca da kıyamıyorum. İçinde bulunduğumuz durumu kendime ve ona yakıştıramıyorum.


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba, bugün İstanbul’dan sizlere kocaman bir merhaba diyerek yazıma başlamak istedim. Nasılsınız sevgili okurlarım? Hepimiz iyiyiz değil mi? İyiyiz çok şükür, daha da iyi olacağız ​Allah’ın izniyle. Bugün yine hava güzeldi. Ben de benim uyduruk balkonumdaki çiçeklerime şöyle bir baktım. Onlarla ilgilenmeliydim. Onlar da benim çocuklarım gibiler ille ilgi istiyorlar, sevgimi istiyorlar. Ben de zevkle sevdim onları. Benim uyduruk balkonumun adı balkon, kendi balkona benzemiyor. Balkon adı altında balkona benzemeyen bir adımlık balkonumdaki çiçeklerime sevgiyle baktım. Güzel görünüyorlardı ama ben biliyordum ki onların suya ihtiyaçları var. Bir adımlık balkonuma adımımı atamadım çünkü çiçeklerle dolu kapının eşiğinden onlara sularını verdim, lıkır lıkır içtiler. İnsanlar gibi onlarında ihtiyaçları var. Güneş, su, toprak, ilgi bunları verdiniz mi nasıl da güzel açıyorlar. Çiçek açmamışlarsa onlara kızmıyorum, aksine onları inceliyorum. Topraklarını havalandırıyorum, bozulmuş yapraklarını atıp onları yaşama yeniden katmaya çalışıyorum. Farkında mısınız insanlar gibiler. Onlar çiçeklendikçe beni görün; nasıl mutluyum. Sanırsınız büyük iş başarmışım. Kedim Kont’ta fırsat bu fırsat balkona kaçmaya çalışıyor. Bazen onu o küçücük balkona bırakıyorum, hava alsın biraz kedicik diyorum. Zavallı kediciğim adım atmakta zorlanıyor, çiçeklerle boğuşuyor. Sonra lebi derya balkonumdan onu içer alıyorum. Her sefer kendi kendime bizim millete hiç küçük balkon yapılır mı diye “la havle” diyorum ama senelerdir böyle işe yaramayan, insanların ruhunu daraltan balkonlar yapılıyor. Bahçeli evlerden apartmanlara çıkardılar, bahçeli evlerin bahçesinde mutlu mutlu yaşayan nesiller apartmanların balkonlarına sığıştık. Balkonlarda keyif yapan bir millet olduk. Şimdi de o balkonları elimizden aldılar. Yapmayın Allah aşkına! İnsanlara nefes alacak alan bırakın. Bırakın da balkonlarımızda bari nefes alalım değil mi? Orhan Gencebay boşuna dememiş bırakın da yaşayalım diye. Acaba bu balkonlardan sebep mi yaptı o şarkıyı ne dersiniz? Biraz gülelim değil mi?


Siz de sevgili okurum, bunalmışsınız. Bunalınca kaçacak, nefes alacak aileleriniz de kalmamış. Olabilir, insanlık hali, önemli olan sizin çekirdek ailenizdir. Evliliğinizi korumuşsunuz. Evlilikler önemli. Ailelerle günün birinde barışılır, öyle kalmaz umalım. Eşiniz eskiye takılmış kalmış yaşadıklarını unutamıyor. Ailem, yuvam diyerek size ve çocuklarına sarılacağına hep geçmişle hesaplaşıyor. Her kadın kuvvetli olamıyor ya da şöyle diyeyim kendi gücünün farkında olmuyor. Bazen bu kendinin farkında olma durumu geç olabiliyor. Kadın gerçek anlamda o farkındalıklarıyla kadın oluyor zaten. Eşiniz yeterince kendinin farkında değil ki. Yaşadıklarıyla darma duman olmuş. Eğer yaşadıklarına karşı bakış açısını değiştirmezse ne yazık bu böyle devam eder. Bakış açısını en yakın zamanda değiştirmesi lazım. Biri eşinize yaşadıklarına başka taraftan bakmayı söylemeli. Mesela demeli ki “Ailelerinizle ilişkiniz kestiniz ama çok şükür kendi çekirdek ailenizi korudunuz. Bu yuva yıkılabilirdi. Zaman her şeyi değiştirebilir. Ailelerle ilgili konuyu zamana bırakmalı…Yuvadan önemli, eşten, çocuklardan önemli bir şey var mı?” Kimse kusura bakmasın ama başka bir şey yok, önce onlar demeli. İnsan ne yaşarsa yaşasın geçmiş, geçmiş gitmiştir. Tabi bazen bunu başarmak zaman alır ama akıllı bir kadın bir müddet sonra kendisine gelir ve der ki “Elimde ne var? Bugün ve çekirdek ailem var. Daha ne olsun!”


En büyük servete sahip, o zaman onların kıymetini bilmek lazım. Tabi bu kıymet bilmek iki taraflı olmalı. İkinizinki de büyük fedakârlık. Siz de eşinizin kıymetini bilmelisiniz. Yuvalar öyle kolay kurulmuyor. Boşanmalara bu kadar hevesli olmamalısınız. Boşanmayı dile bile getirip buna alıştırma yapmamalısınız. Boşanalım demek kolay da boşanmak, işte o kısım sıkıntılı bir süreç ve bazen sonrası... Haklı bir ayrılık değilse pişmanlık olabiliyor çiftler. Hele erkek için inanın çok daha zor. O geçmişle hesaplaşmasından bıktığınız eşinizi ve güzelim çocuklarınızı çok özlersiniz sevgili oğlum. Eşinize “sıkıldıysan defol git” demek yerine birlikteliğinizi kuvvetlendirmek adına eşinize sahip çıkarak ona güç vermelisiniz. Biraz daha sabır ve anlayış göstermelisiniz. Mümkün olduğunca bu konulardan uzaklaşmasını sağlayacak ortamlarda bulunmasını sağlayarak hayatını biraz hareketlendirin. Ortak sevdiğiniz arkadaşlarınızı çağırın. O geceyi eğlenceli bir toplantı haline getirmek için dostlarınızdan yardım alabilirsiniz. Ayrıca beraberce dışarı çıkmak, dolaşmak, geçmişi değil yarınların hayalini beraberce kurup yeni umutlar oluşturmak, beraberce romantik filmler izlemek evliliğinizin yaralarına iyi gelecek. Sizlere birbirinize karşı sevginizi hatırlatacak, kendinize getirecektir. Eşinizden hemen vazgeçmemelisiniz. Öfke, sinir, yaşananlar duygularınızın üzerini sis tabakası gibi sarar ama sonra bakın ona kıyamamış üzülmüşsünüz. Gerçek hisleriniz onlar işte. Sevgi öyle kolay biter mi? Bitmez kanımca.


Diğer bir konu eşinizin maddesel bir kadın olması. Kadınların çoğu boşanma söz konusu olduğunda bu tavrı sergilerler. Bir tek sizin eşiniz değil inanın. Kendilerini her şekilde garantiye almak isterler, tabii eşlerinde para varsa. Ayrıca kadınlara para daha çok lazım süsüne, püsüne değil mi? Şaka şaka. Sevgili okurum, bunlar normal inanın. Eşiniz gerçekten boşanmak istese böyle beklemez. Kadınlar kafalarına ayrılığı koydularsa uygularlar. Eşinizin istediğini hiç sanmıyorum. Sizden uzak durması biraz psikolojisiyle ilgilidir, zamanla düzelecektir. Siz de biraz kendinizi çekici hale getirebilir, onun ruhunu canlandırabilirsiniz. Unutmayı bilmeyen, geçmişte yaşananlara sünger çekemeyen biri takıntılı biridir sevgili okurum. Her ikinizde ailelerinizle neler yaşadınız bilmiyorum ama artık huzurunuz adına görüşmeme kararı aldıysanız bu yolda eşinizin de ilerlemesi gerekir. Geçmişte kalmanın ona bir faydası olmayacağını, günün bugünde yaşanması gerektiğini, bugüne hakkını vermezse size, çocuklarına ve kendisine yarının da güzellikler getirmeyeceğini bilmeli. Sizin onun bu durumunun farkındalığıyla üzerine “madem sıkıldın defol git” demek yerine ona şefkatle yaklaşmayı, can kulağıyla dinlemeyi, anlamayı bazen de çözüm olmayı bilmelisiniz. Kadınlar çok hassaslar, o yüzden erkeğin biraz anlayışla yaklaşması gerekiyor. Sevgi, şefkat... Bunların iyi gelmeyeceği bir şey var mı? Bakın benim çiçeklerime bile iyi geliyor. Canlanıp çiçekler açıyorlar. Kadına çiçek açtıracak da erkektir. Eşinizin bu şefkate; sizin omuzlarınıza başını koyup güç almaya, sevgiyle elini tutup seni seviyorum diye fısıldayan sesinize ihtiyacı var bence. Çocuklarımız için, bizim yuvamız için diyerek onu bugüne odaklandırmayı başarmalısınız. Sevgiyle, şefkatle yol almaya başladığınızda bir psikoloğa gitmenin çok normal bir durum olduğunu, nasıl bedenimiz için gidiyorsak psikolojimiz içinde gidebileceğimizi ona anlatabilirsiniz. Hadi bakalım şimdi evliliğinize sahip çıkmaya... Elinizden geleni yapın ki geriye pişmanlık ve o işe yaramayan keşke kalmasın.


Sevgiler sevgili okurlarım…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Aynı süreçten biz de geçiyoruz eşimle. Ailesi her tartışmamızda araya giriyor. Onlar araya girip bana laf söyleyince ortalık karışıyor. Üstün Dökmen çok haklı avrupada evlilik tango gibidir Türkiye de ise halaya benzer diyerek
    CEVAPLA
  • Misafir Mrb Yeşim Hanim Hiç beğenmedim yazınızı şöyle afilli bişey yazsaydınızda adam karısına al bunu senin için sordum yeşim hanımın böyle tavsiyesi var diyebilseydi. İnsan isterse hatır için çiğ tavuk yer eşlerde kendi ailesinin eşinin hatırına eşlerinin ailesine hürmet etsin. Erkekler çok şey istemez...
    CEVAPLA
  • Misafir Merhaba Yeşim hanım , yazınızı çok beğendim.Böyle düşündüğünüz için çok teşekkür ederim.Herkes sizin gibi evliliğe sahip çıksa...İnşallah bu beyfendi söylediklerinizi uygular ve hem kendisi hem de eşi özledikleri mutluluğa kavuşur.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.