Sevgilim lise mezunu diye...

“Merhaba Yeşim Hanım. Sizinle henüz yeni tanıştım diyebilirim, bir süredir çok dikkatli takip ediyorum ve bana inanılmaz güven verdiniz, insanlara dertlerini anlatabilen ve rahatca ağlayıp rahatlayabilen biri değilim, sizinle konuşmak istiyorum. 21 yaşındayım, 3 yıllık bir ilişkim var, ailem kesinlikle karşı, annemin “kesinlikle hakkımı helal etmem, beni çiğnersin” vb. sözleriyle karşı karşıyayım. Ablam 4 yıllık evli ve onun da evlilik süreci çok sancılı. Yine annemler istemiyordu fakat sonradan sadece izin verdiler ama gönülsüz olarak tabii ve ablam çok istekli ve severek evlenmesine rağmen anneme devamlı eşiyle sıkıntılarını anlatıyor. Maksadı dertleşmek de olsa bir yerden sonra şikayete kaçıyor ve şu an “al ablan da isteyerek evlendi ama biz istememiştik, görüyorsun” diyor. Annemin istememe sebepleri benim 2 yıllık üniversite mezunu olmam, sevgilimin ise lise mezunu olması, bir de sevgilimin çok şişman olması. Kendisi şu an 3 aylık asker ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Aşktan gözüm kör değil ama ailem onu tanımadan yargılıyor. Sevgilim kendisini tanıtmak için ablamla buluştu fakat önyargılarından dolayı ablama yaklaşamadı ya da hep yanlış anlaşıldı cümleleri. Benim ablam bir öğretmen, devamlı bana ailenin rızası olmadan sakın biriyle evlenme diyor ve ailecek birbirimize çok bağlıyızdır. Sevgilim hep olumlu yaklaşarak her şeyi düzeltmek için tüm çabayı veriyor fakat ailem genel olarak eğitim düşkünü. Annem 57 yaşında olmasına rağmen açıktan okumaya çalışıyor fakat sevgilim de sadece okumak istemiyor, onun dışında gayret ediyor görebiliyorum bunu. Kısacası ailem bu kadar karşı ama sevgilimin hakkını da yiyemem, bugüne kadar asla kötü bir şeyle karşı karşıya bırakmadı ve öncesinde arkadaştık. İnanın güveniyorum, fakat ailemin istememesinden etkilenerek ve şu anda askerde olmasından da dolayı, her seferde ne yapıyorum ben diye sorduruyor kendime. İntihar düşünecek kadar güçsüz biri değildim ama iki taraf arasında kalmaktan tek çözümün bu olduğunu düşünüyorum. Lütfen kaleminizi bana da dokundurun…”


Yeşim Tijen’in cevabı:

Keşke sevmek bir ömre yetseydi, yetebilseydi ama maalesef yetmiyor. Göz görüyor, gönül istiyor ve bu dünya, -bir Lidyalının insanlara ettiğine bakın- kağıt parçasının etrafında dönüyor. Ona ulaşabilmek için mutlaka eğitim hayatına hakkını vermeniz gerekiyor, vermemişseniz hayattan hakkınızı alamıyorsunuz. Hani ne kadar ekmek o kadar köfte misali. Ekmeği bol bir köftede köftenin tadını alabilir misiniz, alamıyorsunuz. Hep gözünüz kasaptaki etlerde aç aç geziyorsunuz. Kısacası yaşanılan beraberlikleri para alenen etkiliyor. Eğitim almamış biriyseniz beklentileri karşılayamayacak biri gözüyle görülüyorsunuz. Direkt parasız biri olarak değerlendiriliyorsunuz. Kimse kızını bir lise mezununa sıkıntı çekecek diyerek vermek istemiyor çünkü eğitimli insanın size yaşamın her döneminde vereceği bir umudu vardır. Umut insanın en önemli yaşam kaynağıdır. Öyleyse denklemimiz, “eğitim=para=umut” oluyor.


Bu denklemin olmadığı ilişkilerde hayat söylendiği gibi güllük gülistanlık olmuyor. Yaşanan şartlar asla buna izin vermiyor, sevgi kalmıyor. Saygı kalmıyor. Her şeyin gözünüzün önüne serildiği bu yaşamda bakmak, görmek ama sahip olamamak. Uzaktan bakmak insanı yoruyor, yıpratıyor. Mutlaka bir tatmin yaşamanız gerekiyor yani az buçukta olsa arzularınıza ulaşabilmelisiniz. Hayallerinizi yaşayabilmelisiniz ve kadınların kahramanı erkekler olduğuna göre, kadın çalışarak destek olsa da o kahraman sizin gerçekten kahramanınız olabilmeli. Olamıyorsa sevgi kalbinizden uçup gidiyor. Saygısız sevgisiz kadınlar bu şekilde doğuyor. Sadece bedeni ve ruhuyla cıscıbıl erkek ( o da eksiği gediğiyle) kadına yetmiyor. O yüzden size soracağım o ki, asgari ücretle veya biraz fazlası maaş alan biriyle evlenirseniz neye ulaşabilirsiniz? İnanın hiçbir şeye. Yarı aç yarı tok yaşarsınız. Bugün duyduğunuz sevgiden kaynaklı ümitleriniz ve hayalleriniz doğal olarak olacaktır ama bunlar kişinin yaşamı iyileştirmek, kendisini geliştirmek adına çabaları da yoksa hayal olarak kalacaktır. Yaşamak için geldiğimiz bu dünyada yaşayamamak çok kötü bir şeydir. Size kalan pişmanlıktır, ah vah tüh keşkedir… İşte bu yüzden evleneceğiniz erkeğin eğitimli olması şarttır. Siz hayattan hiçbir şey istemiyor musunuz? Gerçekleşmesini istediğiniz arzularınız yok mu? Ev, araba, yazın tatiller daha çok şey sayabilirim ama bunlar hayatın zorluklarına katlanabilmek için olmazsa olmazları. Yoksa sizin hayalleriniz de mi asgari? 3 senelik bir ilişki bozulsun tabii ki istemiyorum ama hayatın gerçeklerini bilin istiyorum. Sonra ah benim akılsız başım demeyin, sizi istiyorsa çaba sarf etsin. Eğitimine dışarıdan devam etsin, bunu yapabilir. Bakın anneniz elli küsür yaşında eğitimi için çaba sarf ediyor. Sevgiliniz genç, bunu haydi haydi başarabilir, önemini fark etmesi ve çaba sarf etmesi yeterli. Hep yazılarımda dile getiririm: Seven ne yapmaz!


Sevgilinizin kilolu olmasına gelince, bir erkeğin şişman ya da zayıf olması inanın çok da önemli değildir. O bedenin içindeki ruh ve akıl önemlidir. Erkeği taşıyan görüntüsünden çok zekasıdır. Evet yakışıklı olması, ince, uzun olması artı bir durumdur ama nice ince uzun ama içi boş, kısa ve kilolu olup adam gibi adamlar vardır. Bunları asla sorun etmeyin. Sevgilinize yazımı okutun. Soruyu almadan sadece cevap kısmını ona verin. Okusun, belki anlamasına yardımcı olabilirim. Herkes kendi potansiyelini yaşayabilmeli, eminim onda da daha fazlası vardır. İnsan kendinden çıkabilmeli. Kırsın kafasındaki yapamamları, bal gibi yapar, yeter ki istesin. Sevgiler…


***


Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com


@yesimtijen


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.