Pembe panjursuz

İnsan yaşadığı etkileşimlerle kimi zaman duygusal tepkiler verebiliyor. Bugün de benim için öyle bir gün oldu. Duydum bir misafir daha bu dünyadan göç etmiş. Gencecikken göç etmiş, daha yaşaması gerekirken göç etmiş. Bu dünyaya misafir olduğumuz söylenir durur da, bu nasıl misafir ağırlamak bilmem, bir tuhaf... İnsan gencecik yaşta gönderilir mi? Daha gençsin denir, kal denir. Oysa misafir böyle mi ağırlanır? En güzel, en rahat yerde oturtulur, yedirilir içirilir, mutlu mutlu gönderilir, hani nerede? Maşallah yarı aç yarı tok yaşıyoruz...


Bakın yüzüne söylüyorum, arkasından da değil, koskoca dünya bizleri iyi ağırlamıyor. Herkes hak ettiğini yaşamıyor... Halbuki ne ümitlerle uyanmıştık bu dünyaya gözlerimizi açtığımızda 'bu neymiş' dedik, her şey olağanüstü güzel geldi, şaşırdık. Gökyüzü, deniz, ağaçlar, hayvanlar ve biz, insanlar... Her şey süperdi. Masallar hikayeler anlattılar, sahiden onlar ermiş mi muradına dedik. Hayattan bihaber olduğumuzdan masalları da yedik, Kerem ile Aslı, Leyla'yla Mecnun; bu dünya sevgi cenneti dedik. Offf bayağı güzel yere düşmüştük. Gülümsüyorduk gözlerimiz ışıl ışıldı. Haliyle beklentilere düştü gönlümüz. Ne güzel günler yaşayacaktık. Pembe panjurlu evlerimiz olacağını size de söylediler değil mi? Hani nerede pembe panjurlu evlerimiz; evi bile bulmakta nasıl da zorlandık.


Nerde bu Kerem Aslı; Nerde bu Leyla Mecnun, bir türlü göremedik. Düştük mü onları beklerken bir de hödüklere. Anlayacağınız hayallerimizi beklerken ömrümüzden de yedik. Beklentiler ve hayal kırıklıkları ikisinin arasında adeta boğulduk; nefes almakta zorlandık. Kendimizden gittik geldik gittik geldik. Sonunda misafir umduğunu değil bulduğunu yer diyerek beklentilerimizi düşürdük. Bardağı dolu tarafından seyrettik ama kaybettiğimiz her hayalimizde gözlerimizdeki ışığı da kaybettik. Kahkahalarımız gülümsemeye dönüştü...


Ne mi oldu sonra? Hayatın verdiği kadarını mecburi kabullendik ama hala yüreğimizin kabullenmedikleri var. Bu kadarına pes dediklerimiz avaz avaz bağırmak istediklerimiz var, o insan, o bir canlı, yaşama hakkı var diye bağırmak istediklerimiz var. Sizin de vardır. İnsan tek başına mutlu olamıyor; duyduklarıma gördüklerime sessiz kalmak bu yaşta bana yakışmıyor; başladım ben de yazarak konuşmaya. Yazmak biraz da söyleyemediklerini kelimelere yaptırmak değil mi?


Ben de bugün yapamadıklarımı yazarak yapmak istiyorum. Bağırmak isyan etmek istiyorum. Çünkü bugün bir işçinin, kaldığı işçi koğuşunda kalp krizi geçirdiğini duydum, onun için bu içimdeki isyan. Hiç yaşanmamış bir hayata isyan, onun adına isyan ediyorum, geçmiş olsun giden gitti ama kalanlar... Onlar için bu kelimeler daha iyi şartlarda çalışabilir ve yaşayabilirdi; neden bu rahatlığı yaşayamadan gitti?


Merak edip sordum, kimmiş neciymiş diye, ailesinden uzakta para kazanıyormuş, kazandığı da asgari ücretten biraz fazla. Nasıl harcasaydı bu adam bu parayı, harcayamazdı, kıyamazdı, o da gitti. O belki hiç yaşamamıştı, yaşarken de zaten bir ölüydü. Elimde olmadan dövündüm, tanımadığım bir insan için tüh dedim, tüh, gerçekten tüh... Ailesine çocuklarına karısına hasret, kağıt parçasının peşinde sürünmemeliydi.


Bizler de başka türlü sürünmüyor muyuz? Kazancımızı kaybetmemek için düzenimiz bozulmaması için bu düzende bir sürüngen değil miyiz? Oysa bunu hak etmiyor insanca şartlarda yaşamalı ve insana yakışır şekilde ölmeliydi, yaşamın ağırlığından genç yaşında kalp krizi sesimiz yaşama hakkı için çıkmalı birlikte bağırmalıyız ama biz korkunun arkasında saklanıyoruz. Elma armut dense de kimse ortaya çıkmıyor. Yüreğim işte bütün bunları gördükçe "Susma, bağır" diyor çünkü tüm haksızlıkları duyuyorum, görüyorum ve kalemime söz geçiremiyorum. Şimdi de sizin benim sustuklarımız için bu dünyaya bağırmak istiyorum: "Sen hiç iyi bir ev sahibi değilsin, sen hiç iyi ev sahibi değilsin dünya duyuyor musun?"


Sesimi duyuyor mudur sizce?

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.