Bir baba nasıl bu kadar vurdumduymaz olabilir?
“Yeşim Hanım, öyle yoruldum ki, anlatamam. Ben yurtdışında yaşayıp, evliliğimi Türkiye’de yaparak eşimi yanıma aldım. Dil bilmediğinden eşim çalışmıyor, işten geldiğimde hala uyuyor oluyor. Yemeğini yiyip tekrar koltuk üstünde keyif çatıyordu. Benim zorumla kısa süreli iş hayatı oluyordu. Evlendiğimiz günden bugüne hiçbir sorumluluk almıyor. Ben işten gelip bir de ev işlerini yapıyorum akşamları. Artık boşanma aşamasına geldikten sonra ucuz bir işe girdi. Şu anda çalışıyor. Lakin ne çocuklarıyla ne benimle hiç ilgilenmez. Kızımız bir ev kazası geçirdi. Ben gelene kadar kanlar içinde ağlıyor ve kocam ne oldu doktora götüreyim mi bile demiyor. Hasta olsak asla neyin var demez. Bir baba nasıl bu kadar vurdumduymaz olur anlayamıyorum. Hastaneye yatsak evde uyur, yanımıza bile gelmez. Kızımız boşan bu adamdan bize ne faydası var diyor. Psikolojim de bozuldu. Dil bilmediğini öne sürerek sorumluluk almıyor. Bir şunu yap desek oflaya puflaya arada bir şey yapar. A dan Z ‘ye kadar her şey benim üstümde ve çok yoruldum. Gücüm bitti. Bana fikir verirseniz sevinirim. Şimdiden çok teşekkür ediyorum, yardımlarınızı bekliyorum. “
Yeşim Tijen’in cevabı:
“Tanrı geceyi astı gökyüzüne… Ve bir kadın sevilmemişliğine ağladı, gecenin en ince yerinde.”
Sevgili okurum, okuduğum satırlarda yaşanmamış bir hayat vardı. Üzüldüm sevgisiz geçen yıllarınıza. Farz edin ki kötü bir rüya gördünüz artık uyandığınız için mutlu olmalısınız. Kötü rüya görünce suya anlatın o zaman kötülükler gidermiş derler ya siz daha iyisini yapın, bu kötü rüyayı hayatınızdan atın suya anlatmak yetmeyecek çünkü.
İnsan evliliğe attığı adımla dönen bir çarkın içine girer. Lunaparktaki dönme dolapları düşünün. Dönme dolap dönüp dururken inmeyi istese de eyleme geçiremez bir türlü, çünkü dönme dolap kendiliğinden durmayacaktır, atlaması gerekecektir. Atladığında da mutlaka yara bere alacaktır. Canının yanacağını bildiğinden öyle kolay kolay göze alamaz, dönme dolap döner, o da dönen çarkın içinde korkularına takılır, kalır.
Ne garip değil mi sevgili okurlar, insanın aklı doğruyu bilse de o seven, umut dolu kalbi onu tutar. Yeni bir ümit daha üretir ruhu, dur biraz daha bekle çocukların var, çocuklar babasız kalmasın, sen de bir başına erkeksiz kalma, başında erkek olsun, biraz daha sabret der. Kendi umutlarına kanar insan gidemez. Belki de gitmekten korktuğu için gidemez. Böylece yaşanmamış yılları ardında bırakır, hem yıllar hem yaş geçer. En cesaretli olması gereken yıllarda, gençliğinde o cesareti bulamaz da yaş ilerleyince bir kıpırdanma hisseder kendinde, çünkü hayatı çözmüşsünüzdür artık, kimseden korkunuz kalmaz. Tek korkunuz yalnızlıktır, o da eskisi kadar ürkütücü gelmez. Zaten yalnız olduğunuzu sonunda geç de olsa keşfetmişsinizdir.
Eş olmasa bile baba olmayı, insanca davranmayı bilebilseydi eşiniz, bir başınıza taşıdığınız sorumluluklar size bu kadar ağır gelmezdi. Bir gıdım sevgiyi onda görüp hissedebilseydiniz, o iyi bir baba, iyi bir insan derdiniz de kendi kendinizi sustururdunuz. Bunlara tutunurdunuz ama yazdıklarınızla görüyorum ki sizi tutacak hiçbir şey bırakmamış, at beni kapının önüne demiş bu davranışlarıyla eşiniz. Gözünün önünde rahatsızlanan çocuklarına, eşine kayıtsız kalabilen bir adam zaten yaşamıyor demektir sevgili okurum. Ruhu olmayan bir insanı yaşıyor farz edebilir misiniz? Peki siz hamal mısınız sevgili okurum? Hamalların bile taşıyacağı yükün sınırı vardır, sizin yükünüzün sınırı yok mu? Sizin için, çocuklarınız için çaba göstermeyen adamı daha nereye kadar sırtlayacaksınız? Yaşamınızda varlık göstermeyen adamın yokluğu korkutmasın sizi, korkularınızın esiri olmayın, sonrası keşkedir, o da acı verir. Yaşanan beraberliklerde insanın yüreğine dokunmanız gerekir davranışlarınızla. Söylenmeyeni söyler davranışlar, duymak isteyip de duyamadığınız sözlerin dili olur davranışlar. O zaman susarsınız, sevgiyi hissedip sözleriyle diyemediğini gözlerinizle görürsünüz. Bir kadın olarak siz bu sevgiyi ailenizin direği olmayı başarıp fazla fazla hak etmişsiniz, ama takdir edememiş eşiniz. O halde ektiklerini şimdi biçecek. Size acımayana siz niye acıyorsunuz sevgili okurum?
Aslında siz bu ayrılığa hazırsınız, sizi yüreklendirmemi istiyorsunuz. Oysa o yürek sizde var, siz güçlü bir kadınsınız. Kaç kadın hiçbir artısı olmayan bu evliliği taşıyabilir bunca yıl? Kadın olamadan git gide erkekleşerek yaşanılmış bir hayatı yüklemiş sizin sırtınıza, siz de kaderim diyerek taşımışsınız sanıyorum, ama artık silkelenin, atın fazlalıkları üzerinizden. Rahatlasın vücudunuz, hafiflik hissedeceksiniz, ohhh diyeceksiniz, varlığının ne hayrını görmüştüm ki… Size kalan çocuklarınız ve bir de yalnızlık olacak ama yaş ilerlemiş olsa da insanın umutları bitmez ki, şöyle iyi yürekli sorumluluk sahibi sevgi dolu bir adam neden olmasın? Kim kaybetmiş de ben bulayım diye söylendiğinizi duyar gibiyim, ama Allah’tan ümit kesilmez değil mi sevgili okurum? İyi ki umut edecek bir şeyler var. Ya olmasaydı? Sizin de umudunuz kendinizsiniz. Bütün çıkışlar insanın kendindedir sevgili okurum. Sevgiyle, mutlu kalın…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR