Hani bir vefa vardı...
Ne oldu ona?
O da mı bir dolu değer gibi mazide kaldı?
O da mı yenidünya düzeninde fazla saf kaldı?
Bu ara etrafımda o kadar çok bu konudan yakınan var ki…
Sohbetler bir yerinde buraya bağlanıyor mutlaka.
Tonla da örnek…
“Bana iş bul” diye telefon üstüne telefon açar; Elinden geleni yaparsın, olmayacak şeyi oldurursun.
Sonra senin onun yardımına ihtiyacın olur.
Onu bulabilirsen artık…
Yıllarca hayatını paylaşırsın; Yirmi yıl, otuz yıl, öyle böyle bir zaman değil!
Sonra iki günlük sevgilisine seninle ilgili söylediklerini duyarsın.
En kötü döneminde her an yanında olursun sonra “Çok kötü bir yıl geçirdim, yanımda kimseler yoktu, acımı tek başıma yaşadım” dediğini duyarsın.
Hastalanırsın, ağır hastalanırsın, yanına uğramaz.
Nedenini merak edersin.
Öğrenirsin; çok üzüldüğü içinmiş!
En yakın dostunun, elli yıllık dostunun uçak bulamadığı için cenazesine gelmeyenleri de biliyorum.
Bir dolu neden yatıyordur tabii bu garip davranışların altında.
Yeni tanıştığım, oldukça da değerli bulduğum biri ile aramda geçen konuşmayı aktarıyorum;
- Ben derin ilişki kuramıyorum. Çok yakın arkadaşım da yok dolayısıyla…
- Niye?
- Kimseyle fazla empati kurmak istemiyorum. Kurunca olan bitenden çok fazla etkileniyorum. Kendime bunu yapmak istemiyorum.
Vefasızlığın nedenlerinden biri de bu galiba…
Kendini üzmemek için acıdan sıkıntıdan uzak durmak.
Ama hayat böyle çalışmıyor pek.
Kötü günler hepimiz için.
Bugün derin ilişki kuramaz, ihtiyacı olanın yanında olmazsan, o günler geldiğinde maruz kalacakların acıtabilir.
Vefasızlığın sonu yalnızlık…
Hele de çaptan düşmüşsen!
O günleri öyle yaşamakta bir tercih…
Neticede herkes kendi kaderini yaşar.
Ama “Yok öyle olmasın” diyorsan bugünden biraz gayret…
Çok zor değil!
YORUMLAR