Ödev mevzusu

Kendi okul yıllarımda, çok detaylar hatırlayan hafızamda, ödevle ilgili tek bir anı bile olmaması bana çok ilginç geliyor. Üniversite öncesi, ne ödev yaptığımı ne de yapmadığımı hatırlıyorum… Oysa köklü bir vakıf okulunun, akademik yönden istikrarlı bir döneminde okumuştum. Oğlumun ikinci sınıfa gelmesiyle empati duymam gereken mevzunun ödev olduğunu anladım; onu önce anlamam, sonra kabullenmem sonra da gereken desteği, yargılayıp yorumlamadan, belli bir mesafeyi koruyarak vermem gerekiyor.


O yaşta hissedilen sorumluluk duygusu acaba nasıl bir şey diye kafa patlatıp duruyorum… Okullar açıldığından beri, bu konuyla ilgili yanlış bir şey söyleyeceğime, hiçbir şey söylememeyi tercih ediyorum. Çocuk çantasının fermuarını açarken, olay yerini terk ediyorum. Ödev konusunda kendinden emin, ne zaman neyi yapacağına kendi karar veren tavrı, iki gün evvel destek çağrısıyla değişti, öyle sandım…


Danışacağı her ne ise, devamının gelebileceğini biliyordum, göze alarak odasına yola çıktım... Kapıyı açtığım an, hepsi zaten boştu: ne gerekiyorsa, ne istiyorsa, yanlış da olsa yapmaya hazırdım!.. Nefesimi çekip nasıl destek olabileceğimi sorduğumda, 38 sayfalık okumasının kaldığını, sabah 06.30'da onu uyandırmamı rica etti. 38 sayfanın, sabah okumak için biraz fazla olduğunu, isterse haftasonuna saklamasını önerdim. Küçümser gözlerle bana baktı, uyanırsa halledebileceğini söyledi... Koca bir "Oh" çektim. Zaten sabahın köründe uyandığım için, bana düşeni yapacak, gerisini ona bırakacaktım. Yerinde destek dedikleri bu olsa gerek diye düşündüm, hatta üzerime düşen görev sadece bu kadar olduğu için sevindim…


Ertesi sabah gözümü açtığımda saat 07.15'ti!... Kalp çarpıntısıyla yerimden fişek gibi doğruldum, bütün ev kapkaranlıktı, elektirikler kesilmiş, jeneratör devreye girmemişti!.. Kabus olmalıydı: Kırk yılda bir benden bir şey isteyen oğlumu uyandırmamış, hatta nerdeyse servisi kaçırma saatinde ancak kalkmıştım… En son bu hissi, emzirme döneminde yaşamıştım: Gözümü açtığımda sabah olmuştu ve bütün gece oğlumu emzirmediğimi hatırlamıştım. Kafamda karmakarışık bin bir kötü senaryoyla odasına girdiğimde, ilk uzun gece uykusunu yapmış olduğunu anlamıştım...


Aynı ferahlığı o sabah hissetmem mümkün değildi: Panjurlar açılmıyordu!.. Cep telefonumun ışığıyla odasına girdiğimde yatağı boştu, salonda oturmuş, duruyordu. Yanına gidip, onu uyandırmadığım için özür diledim, dokunsalar ağlayabilirdim… "Önemli değil, ben kendim uyanıp kitabımı okudum" dedi!.. Birbirimizi zor görüyorken nasıl kitap okuduğunu sorduğumda, elektriklerin yeni kesildiğini, sakin olmamı söyledi. Gözlerimi ondan alamıyordum: günü algılamaya çalışırken, oğlumun bu yeni yaşını algılamak hiç de kolay değildi…


Ödev mevzusuyla ilgili , yerinde destek terimi, çocuktan çocuğa o kadar değişiyor ki, ebeveynler olarak bir adım geride durmayı zor da olsa başarmamız gerekiyor…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.