Kızıma mektup
Defterleri karıştırırken buldum bu mektubu. Bir aylık kızım kucağımda uyurken kötü bir el yazısı ile yazmışım. Üzerinden çok zaman geçmiş, başka bir kadına dönüşmüşüm. O zaman içim acıyarak yazdığım şeyler şimdi dert değil benim için. Güçlenmişim bir kadın olarak. Savaşmaya bile gerek duymadan kendimi ortaya koyacak kadar cesaretlenmişim. Bugün olsa belki başka şekilde söylerim ama yine de kızım için aynı dileklerim. Toplumun kadına yüklediği utanç duygusundan ve yetersizlik düşüncesinden arınabilsin isterim.
"Kızım,
Sana yazar gibi yazsam da, bil ki bu benim çocukluğuma yazdığım mektubum.
Sana tavsiye verir gibi olsam da, ki bunu pek istemiyorum, sanırım en çok kendimi cesaretlendirmek için yazıyorum.
Şimdi büyüyeceksin. Bir kadına dönüşürken regl olduğunda sana kirlendiğini söyleyecekler. İçine o şüphe düşecek ya… Korkma. Kadın olduğun için kirli değilsin. O senin üretken, doğurgan ve sıcacık rahmin. Utanma, sıkılma neşelen doğurganlığını hatırladığında; sen toprak ana gibisin.
Herkes sadece güzelliğinden, kıyafetinden konuşacak her selamlaşmada. Aldanma, alışkanlıktır de geç. Eğilmesin yüzün o gün “iltifat” alamadığında. Kendini yanındaki kadınlarla kıyaslama ve kırılmasın özgüvenin; özre gerek yok paspal çıktığında sokağa, bıyıkların hafif çıkmış olduğunda ya da tüylerini almakta geç kaldığında.
Gözlerindeki ışık, yüzündeki samimiyet, kalbinde ötekine duyduğun merakla; güzelsin... Ve akıllısın da. Cesursun ve güçlüsün de aynı zamanda.
Bil ki o seni tanıdıkça daha da güzelleşeceksin günün birinde bir dost ya da sevgili için. Sevecek sendeki hali, tavrı, gülerken yüzünde oluşan kırışılıklığı, kalemi tutuşunu ya da kaşığı bırakışını… Kasma kendini kızım. Zamanı gelecek; çok hem de çok sevileceksin.
Bedenindeki kıvrımları sev isterim kızım. Yumuşaklığını... Oturunca kat kat oluşunu. Tombulluğunu hatta. Senin yediğine karışanlara, dalga geçmeye çalışanlara bakma. Yapmak istediğin şeyleri ayıplayan, eleştiren bakışlarla karşılaşmamak için erteleyip durma. Git o partiye ya da sınıfa. Ve açıklama yapmak istemiyorsan hiçbir zaman yapma. Bu senin bedenin… Kim karışabilir sana?
Kolların afişlerdeki, televizyondaki kadınlardan kalın olursa hatırla onların ne kadar da güçlü olduklarını ve baldırlarının maraton bile koşabilmek için tasarlandığını. Benim göğüs kafesim geniştir, olmaz üzerime her elbise ama derin nefesler alabilir ve güçlü bir sesle şarkı söyleyebilirim, göreceksin bunu sen de çocukluğunda. Neşemi güçlü ciğerlerimde tutabilir, mobilyaların yerlerini değiştirebilir, ağaç tepelerinde gezebilirim! Bedenim güzel görünmekten fazlası benim için… Unutma; sen sadece görüntün değilsin.
Gençlik ve güzellik değil elinde tuttuğun zenginliğin; kalbin, vicdanın ve umutların senin. Değişmekten korkma, değişimi yaşa ve mutlu ol dilerim yaşadıklarınla. Sev isterim sürecin bedenine ve ruhuna yansıttıklarını, kattıklarını da. Adları kırışıklık bile olsa…
Kimi zaman kadınsılık dedikleri bir tavır kimi zaman erkeksilik beklenecek senden. Ne hissediyorsun? Bunu sor kendine. Kendin ol sana sunulan kalıplara sığmaya çalışmak yerine.
Ve hırpalama kendini kabul görmek için. Gereksiz bilgiyi yüklenme, kırılmasın tırnakların sistemde hem erkek hem kadın olmak, yer edinebilmek için. Yapabildiğin kadarını sev ve barış onunla. Yapabildikleriniz birleşince tam olacak biriyle tanış dilerim yuva kurmak istersen hayatında. Hem sırt sırta hem omuz omuza durabilecek kadar güvenilir olsun seninle yola baş koyduğunda.
Kendini “her şey” olmaya zorlanıyor buluyorsan; bil ki var başka kapılar hayatta. Git ve onları bul, dene elindeki anahtarla açmaya.
Tornalardan, törpülerden uzak dur demeyeceğim.
Bil neler yapabileceğini sana.
Gör nasıl şekil verebileceğini kalbine ve aklına.
Korkma.
Bildikçe güçleneceksin.
Ve kendini inşa edeceksin.
Düşmesin yüzün kızım, kadın olmakla ilgisi yok utancın.
Bu bize ait değil. İçimize sızmış başkalarının."
12 Ekim 2012
Lohusa günlüğümden
YORUMLAR