Okulsuzluğa dair eleştiriler
Okulsuzluk; yaygınlaşmış, kabul görmüş ya da hakkında fazla bilgi sahibi olunan bir konu değil. Dolayısıyla insanların saf bir merakla sordukları soruları ya da akıllarına ilk gelen ve çocuk için olumsuz olabileceğini düşündükleri tarafları belirtmelerinde ya da okulsuzluk fikrimizin ardındaki motivasyonu öğrenmek istemelerinde herhangi bir sakınca görmüyorum. Okulsuzluk felsefesini benimsemiş olmamıza rağmen ben de her gün bu konuda yeni şeyler öğreniyor ve deneyimliyorum. Bunun bir ömür boyu süreceğinin de farkındayım. Benimsediğimiz bu felsefenin bizim için doğru olduğunu düşünüyor ve hissediyorum. Fakat bu herkes için doğrudur diyemem.
Konu okulsuzluk olsun ya da olmasın insanların kendi doğrularını karşı tarafa dikte etmelerinden ya da fikir sahibi olmadıkları bir konuda yargılayıcı bir tonda konuşmalarından ise rahatsızlık duyuyorum. Ben de okula dair olumsuz bir sürü şey söyleyebilirim fakat okulsuz bir yaşam tarzı benimsemediği için kimseyi eleştiremem.
Evet, okula gitmek zorunlu. Üstelik çocuğun yararına olduğu düşünülen bir eylem. Fakat ben çocuğum ve kendi adıma rahatsızlık duyduğum bu konuyla ilgili sürekli şikâyet etmek yerine eyleme geçmeyi tercih ediyorum. Çok zor olsa da kimi zaman. İlerleyen zaman diliminde okulsuzluğun daha geniş kitlelere yayılacağını ve daha fazla kişinin çocuklarının eğitimi ile ilgili insiyatif alabileceğini düşünüyorum. Her sistem kendi içinde karşıtlarını da yaratıyor ve o sistemi eylem ve tercihlerimizle var eden de biziz.
Almış olduğumuz bu kararla ilgili karşılaşmış olduğumuz tüm zorluklara rağmen içim oldukça rahat. Bizim için yanlış olduğunu düşündüğüm bir şeyin içinde yer almaktansa, doğru olduğuna inandığım şey için harekete geçmek daha huzurlu hissettiriyor.
Elbette okulsuzluğa dair olumsuz yorumlar kadar olumlu yorumlar da alıyoruz. Özellikle burada yazmış olduğum yazılar vasıtasıyla tanımadığım birkaç öğretmenden aldığım olumlu yönde mesajlar beni oldukça şaşırtmıştı.
Ve şöyle cümleler de işittim: ’’ Senin kadar sabırlı değilim ‘’,‘’Kendimden vazgeçemem.’’
Yaptığımız her tercih vasıtasıyla başka bir şeyden ya da şeylerden vazgeçmiş olmuyor muyuz? Anne olma kararı da bir vazgeçiş değil midir aynı zamanda? Ama bu vazgeçiş; kendinden vazgeçiş olmak zorunda değildir. Neyin senin için daha önemli olduğuna karar vermektir. Neden ya da nelerden vazgeçebileceğinin ayırdına varmaktır. Kendini daha iyi tanımak ve anlamaktır. Okulsuz yaşam biçimi çocuğumu besleyen, beni tüketen bir şey olsa; nasıl yer alabilirim ki içinde?
Neyse ki artık hoşnutsuzluk duyduğum bir konuyla ilgili huzurlu ve rahat hissedebileceğimi düşündüğüm bir yönde eyleme geçmeye çalışıyor, övgülere çok sevinip, yergilerle de dağılmıyorum artık.
Hepimizin malumu; küçük çocuklara sorulan ilk sorudur: ’’Okula gidiyor musun?’’ Çünkü bir çocuğun hayatında okuldan daha önemli bir şey olabileceği düşünülmez. Elbette sohbet esnasında bu soruda sorulabilir çocuğa fakat ilk soru bu olmamalıdır kanaatimce. Bu soru; çocuğu o an da salt varlığıyla kabul edememek, şeyler vasıtasıyla değerlendirmektir. Tıpkı yeni tanıştığımız yetişkin bir insanı, sorduğumuz: ’’Nerelisin?’’ ya da ‘‘Ne iş yapıyorsun?’’ sorularıyla değerlendirdiğimiz gibi.
YORUMLAR