Şansın üç yılı…

Şans üç sene önce bizim eve hiç de kolay girmedi. Hatta öyle bir zor dönemdi ki, ben uçuklamıştım, babam da neredeyse zona oluyordu.


Yaklaşık 2 senedir eşimle beraber ciddi bir psikolojik baskı altındaydık. Mesajlar, mektuplar, anlaşmalar, rüşvet teklifleri, boykot hazırlıkları hepsini yaşadık bir bir…


Kızım Ece ve oğlum Mekin evimize bir köpek alınması için yapmadıkları şirinliği bırakmadıkları gibi biraz evvel anlattığım ciddi baskıyı da eksik bırakmıyorlardı.


Ben her zamanki fayda odaklı halimle; ‘’Kabul ama bir çizelge hazırlayacağız, adını da 100 mükemmel gün koyacağız, üst üste tüm sorumluluklarınızı güler yüzle, iyi huy haliyle yaptığınız 100 günden sonra istediğiniz köpeği alacağız’’ diye bir plan yaptım. İyi niyetli çocuklarım hemen kabul ettiler. Bir çabadır gitti bizim evde…


Hiç unutmam bir gün çocuklarımın sevgili doktoru Şule Yazgan’ın ofisindeydik, eşi Yankı Yazgan’a rastladım, değerli tavsiyelerine gönülden inandığım için, ona 100 mükemmel gün çizelgesinden bahsettim. Her zaman ki yakın ilgisiyle ‘’Selin Hanım bunun mümkün olmadığını siz de biliyorsunuz, değil mi?’’ dedi. Haklıydı, bu yaptığım çocuklara hayır demenin pek de samimi olmayan bir yoluydu aslında…


Bu şekilde bir mücadeleyle evcil hayvansız hayatımıza bir müddet daha devam ettik. Ta ki mükemmel bir yeğene sahip olduğundan zaten emin olan ağabeyim, Ece’ye 11. doğumgününde bir köpek hediye edene kadar.











Tahmin edersiniz ki zor oldu beklenmedik anda aramıza katılan dünya şirini beyaz tüy yumağını bizden biri olarak benimsememiz. Hatta hemen olamadı. Ama benim ısrarımla ona Şans dedik, evimizde kalsın kalmasın, bizim olsun olmasın Şans hep yanında olsun bari diye düşündüm açıkçası…


Eşim tam iki ay sonra onu eve almamıza onay verdi. Bu süre zarfında biraz annemlerde, biraz da veterinerin evinde kaldı. Son dönem ara ara onu ziyaret ettik ve aslında hepimizden duyarlı ve duygusal olan eşim bir gün ‘’Hadi artık gidelim ve alalım Şans’ı’’ dedi. İşte o gün dünyalar çocukların oldu. Ben ise evimizin en büyüğü ve hiç şüphesiz en bilgesi ‘’babamızın’’ rızasıyla bu iş oldu diye çok ama çok mutluydum.


Şans, 29 Nisan 2009 Macaristan doğumlu erkek bir Maltese. Artık o kadar bizden biri ki, onun da doğumgünü kutlar olduk. Çocuklara ve eşime ‘’Neler öğrendiniz bakalım Şans’la geçirdiğiniz üç seneden?’’ dediğimde, kızım ‘’Dünyada insanlardan başka çok ama çok sevilebilecek canlılar da olduğunu öğrendim’’dedi, oğlum ‘’Onunla çok iyi dost oldum’’ dedi, eşim ise Şans’ı her zaman kendine getiren tok sesiyle, ‘’Çok bağırma, bak sonra aramız bozulur’’ dedi Şansa bakarak.
















Bense evinizde bir evcil hayvanınız varsa hiçbir zaman yanlız kalmayacağınızı öğrendim, daha da önemlisi bu dünyayı her an biriyle paylaştığımız duygusunu gönülden hissetmeyi. Sizin kanınızdan olmayan ama aç mı, susuz mu, keyifli mi, canı acır mı, havasız kalır mı, üzerine biri basar mı, araba yoluna kaçar mı gibi kaygıları içinizde yaşatan, ilgiliniz karşısında size sadece sevgisini ve sıcaklığını verebilen, huyunuzu suyunuzu anlayıp, kurallarınıza yapabildiği kadarınca uymaya çalışan, olduğu gibi kabul ettiğiniz, sevdiğiniz bir başka can evcil hayvanlar.


Şansın bizim evdeki üç yılının sounundaki durumu da biraz aktarayım; çocukların okul dönüşü yollarını gözlüyor, misafirlerimizin gelmesinden çok mutlu, her seferinde ona bir oyuncak getiren anneme bayılıyor, çocukların piyano parçalarını neredeyse tempo tutarak dinleyecek duruma geldi, yabancılara fena havlıyor, gariptir onunla en çok oyun oynayan kişi eşim ve son olarak huylu huyundan vazgeçmez, ben 100 mükemmel gün çizelgesini Şans üzerinde denemek için can atıyorum!






Enginar Dolması tarifini görmek için tıklayın...





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.