Defol git yetersizlik
Beni uzun zamandır okuyanlar, takip edenler bilirler. Terapiye gitme nedenlerimden biri de yetersizlikti, çok da iyi gelmişti. Güzel idare ediyordum ki… Pandemiyle beraber duygularım birbirine karıştı. Hüzün, korku, mutsuzluk, endişe, yetersizlik, çok şükretmek, söylenmek, teşekkür etmek. Gün içinde saçma sapan ruh hallerine bürünüyorum. Kendimden sıkılıyorum.
Yetersizlik en çok annelik konusunda üzmüştü beni. Ne yaparsam yapayım kızıma iyi bir anne olmadığını düşünüyordum. Bunun büyük hata olduğunu anladım, çok güzel yoluma devam ettim. Ancak geçen hafta yine bunu düşünürken buldum kendimi.
Evet, 2 ay yazlıktaydık da biz Mart’tan beri yanyanayız. Ne onun özel alanı var ne benim. Her halimi görüyor, her duygumu yaşıyor. Bazılarını görmesini istemezdim. Ya da öyle sabırsızım ki, saçma sapan davranırken buluyorum kendimi. Hem tablet telefon uzak olsun istiyorum hayatından hem 10-16 arası tablet başında. (Teneffüsler var tabii arada…)
Arkadaşlarıyla görüşmek için de tableti kullanıyor, ödev yapmak için de. Bir gün “Aman kızım arkadaşlarınla sohbet edin” derken diğer gün “yeter artık bu tablet” diye saçmalayabiliyorum.
Kendi iş hayatımda da bir sürü denge değiştiği için gerginliğimi başka yerlere yansıtabiliyorum. Onun dışında olanlar, gelen telefonlar, ailevi meseleler canımı sıkarken kendimi bambaşka bir şeye kızarken buluyorum. Birisi beni arayıp bir şeyden şikâyet etmesin istiyorum. Kimsenin sorununu sünger gibi çekmek istemiyorum. Ben nasıl içimde yaşıyorsam, çözmeye çalışıyorsam aynısını yapmalarını istiyorum. Farkında değiller ne kadar etkilendiğimin.
Ve evet. O yüzden de kendimi şu an dünyanın en yetersiz annesi hissediyorum. Bir eğlenen bir kızan, bir çok mutlu bir endişeli, bir sürekli şikâyet eden bir hep şükreden… Çocuğun da kafası karıştı. Tablet sınırı 45 dakika dedim. Bunu kaç gün uyguladım? Kitap okuduğunda süre uzuyor dedim, uzattım mı?
Bir dediğim bir dediğimi, bir yaptığım bir yaptığımı tutmuyor. Belki herkesin durumu öyle şu an ancak ben kendimden cidden soğuyorum böyle durumlarda. “İstikrarlı Şebnem nerede?” diye söyleniyorum. İş hayatına, hayatın diğer getirdiklerine de üzülünce, hepsi birden davranışlarıma yansıyınca inişli çıkışlı bir ruh hali olan anneye dönüştüm. Bu halimi sevmiyorum.
Yalnız olmadığımı biliyor ama yine de “oh yalnız değilmişim” demiyorum.
Böyle garip işte. En çok sağlık olsun, önce sağlık olsun da ruh halimiz artık ciddi etkilenmeye başladı. Paten kaymak bana çok iyi geliyor, bir hafta gidemedim sahile, acilen koşarak gitmem, kulağımda en sevdiğim müziklerle o dört tekerin üzerinde giderken bütün kaygıyı, stresi endişeyi atmam gerek.
Çünkü şu bir gerçek ki evin dengesini benim ruh halim belirliyor. Ben iyi olayım ki evdekiler de iyi olsun. Ben toparlanayım ki anneliğimi yerden yere vurmayayım, yeniden “Kusursuz olamam, böyleyim ve her şeyimle iyi bir anneyim” diyebileyim.
YORUMLAR