Değişimin ayak sesleri
Sakin hayatı sevmeyen, hani birçok kişi gibi yaş alınca sahil kasabasına yerleşmeyi planlamayan ben, bu tatil sessizlik arar oldum. Yani hem sessizlik arıyorum hem de günde iki saat kadar sosyalleşmek istiyorum. Mesela sakilde huzur içinde otururken hop kalkıp buradaki restorana gidiyorum birileriyle kaynaşmak için.
Ama onun dışında benden beklenmeyecek derecede sakinim. Zaten iki anne iki baba ile tatildeyiz. Dışarıdan bakınca zor görünüyor, oysa tam tersi, zor değil. Eskiden kaçtığım ev işlerini zevkle yapıyorum. “Ay siz durun, ben kalkarım” bile diyorum. Bir zamanlar cidden külfet gibi gelen “sürekli yukarıdan bir şey almak” için şimdi ilk ben fırlıyorum. Sadece evde de oturmuyorum. Irmak’la sahile de gidiyorum bol bol, bilgisayar başında da oturuyorum, kızımla oyun da oynuyorum, diğerlerini de yapıyorum.
“Eskiden neden yapamıyordum”un cevabı şu: Söylenmekten bir şey yapmaya zaman kalmıyordu. Yazlıkta tatil olmaz konulu yazılarım bile var şimdi dönüp okumak istemediğim. Yazmanın güzelliği de bu fikirlerinin nasıl da değiştiğine şahit oluyorsun. Bazı eski yazılar cidden ben değil…
Mesela eskiden Arkın’la buraya geldiğimizde, o evle ilgili bir iş yaptığında tepesinde bekliyordum, bozuk atıyordum. “Ooooff iş yapmaya mı geldik, tatile mi” diye söyleniyordum. Bu kez ben de yardım ediyorum ki çabuk bitsin. Çamaşırları ben asmak istiyorum, hareket de ederim diye.
Değişim böyle bir şey işte. Gümbür gümbür geliyor. Irmak’ın büyümesi ve kendi kendine oyalanması da tabii ki önemli bir etken tabii de değişen cidden benim. “Bilgisayar başında olmam lazım” diye gerilerek dolaşacağıma, alıyorum kucağıma, çalışıyorum.
İşin sırrı söylenmeyi bırakmak. Bunu hayatın diğer alanlarında da uygularsam süper olacak. İlle çevremdekilere değil kendi kendime söylenmek zaten beni bitiren…
- Of işler kötü gidiyor, giderek kötüleşiyor.
- Ay gördün mü aksilikleri, hiç de yüzüm gülmez zaten.
- Neden hiçbir şeye yetişemiyorum?
- Bu telefon hiç iyi bir şey için çalmaz mı?
- Boşa kürek çekiyorum, bütün emeğim çöp olacak.
- Ne zamandır kontrole gitmiyorum. Ya bir şey çıkarsa…
- Son bir senede ailemizde yaşananlara bak. Hiç mi iyi bir şey olmaz?
Beni bitirenler bu yukarıdaki cümleler işte. Aylardır içimi kemiren, beynimi yiyen, uykularımı kaçıran, iyilikleri görmemi, mutlu hissetmemi engelleyen, kendi kendime işkence etmeme neden olan cümleler…
Düşünce tarzım değiştiğinde her şeyin değişeceğini söylüyordu Ebru, şimdi öyle hak veriyorum ki. Bu değişimi basit bir tatilde bile görüyorum. Gördüğüm gibi döndüğümüz zaman uygulamayı hayal ediyorum. Artık pembe gözlükle mi dolaşırım, sürekli kendime buradaki halimi mi hatırlatırım bilmiyorum da başarmam lazım.
Mini bir aileyle tatil notu:
Yalnız şunu yazmadan edemeyeceğim anne babalarla tatilin bir zor yanı, kocayla kavga edememek. Normalde çok sinirleneceğim bir şeye sesimi çıkaramıyorum. Anında gerilecekler yoksa, üzülecekler, yüzleri asılacak… Bu kez ben büyük bir suçluluk duyacağım. Böyle anlarda yutkunuyorum, bir daha yutkunuyorum. Sakinleşiyorum. Aslında bunu hep uygulayabilsek şahane olacak. Tabii bu çok hayal ürünü bir cümle oldu. Çok kızdığım bozulduğum bir şeyi sürekli alttan almam doğru değil de azıcık frenlesem kendimi, yalnız olduğum zaman azıcık dikkat etsem ses tonuma… Aynısını o da yapsa… Belki daha az kavga ederiz, daha az tartışırız, daha bir iyi anlaşırız… Parlasak bile daha çabuk sakinleşiriz.
Şu yaşadığım olumlu değişimi döndükten sonraki hayatıma bir adapte edeyim, İstanbul’u uykularımı kaçırmakla suçlamayayım, daha olumlu düşünmeye başlayayım, dileyin benden ne dilerseniz. Yapabildiğim zaman hemen yazacağım ki beraber iyileşelim…
YORUMLAR