Annelik: İçteki kız çocuğuyla karşılaşma deneyimi

Anne, kelime anlamıyla dünyaya can getirmiş insandır. Özellikle son yıllarda hakkında en çok yazılan ya da üzerine söz söylenen konulardan biridir. Yazıp, çizenler halen “ideal anne” tanımına ulaşmış olmamakla birlikte, neyse ki kamuoyu “mükemmel anne” olmadığı, olmaya uğraşılmaması gerektiği, “yeterince iyi anneliğin” makbul olduğu konusunda hem fikirdir.


Yeterince iyi annelik kavramını ilk kez D. W. Winnicott kullanmış ve annesinin yüzüne bakan bir bebeğin orada kendisini gördüğü, kendini bulduğu bir anneden bahsetmiştir. Yeterince iyi anne; bebeği için bir ayna işlevi görerek, onun ihtiyaçlarını anlar, tüm güçlülüğünü (kendini her türlü tatminin kaynağı, her şeye gücü yeter hissetme hali) destekler, duygularını kendi yüzünde yansıtır ve bebeğin ihtiyaçlarını karşılar. Bununla birlikte vakti geldiğinde bebeğin arzularına sınırlandırma getirerek aşamalı olarak onun zorluklarla baş etme becerilerinin gelişimini destekler. Eğer anne, yeterince içgörü sahibiyse bir de bunu en iyi kendi iç sesini dinleyerek yapabileceğini bilir.


Annelik üzerine çalışmaları olan bir başka önemli araştırmacı D. Stern, “Bir annenin doğuşu” kitabında, annelik kimliğine geçişe dair pek çok konudan bahsederken alt metinde “bir kadının anne olduktan sonra kendi içinde daha da sık karşılaştığı küçük kız çocuğunun deneyimine” değinir. Kız çocuk olmaktan anne olmaya geçiş başlığında; “kız çocuğu olmanın, iyi veya kötü, bir kadının her zaman kimliğinin merkezine yakın olduğunu ancak bir çocuk sahibi olduğunda kendini öncelikle bir anne olarak tanımlamaya başladığını söyler. Ve böylece birinin kızı olarak geçirilen yaşam geçmiş haline gelir. Bu temel değişim hem bir kazancı hem de derin bir kayıp duygusunu getirebilir. Kimlikteki bu ‘bir daha asla sadece kız çocuğu olunmayacağı’ ile gelen değişim doğum sonrası hem mutlu hem üzgün olmakla tarif edilen duygu karmaşasını bir ölçüde açıklar; kadın çocuk sahibi olunduğu için mutlu, geride bıraktıkları için ise üzgündür.”


Annelik yolculuğunda her kadın, yeni kimliğine alışmaya çalışırken, aynı zamanda kendi çocukluk meseleleri ve annesiyle olan ilişkisini de daha çok hatırlayacaktır. Kendi çocukluğunda karşılanmamış ihtiyaçları da karşılanmış ihtiyaçları da onun annelik deneyimine yön verecek, bebeğinin sinyallerini okurken ya da onun ihtiyaçlarını karşılarken çoğu zaman belki de fark etmeden referansı olacaktır.


İşte tam burada bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığı, zorlandığı, yetemediği, yetişemediği o çok hassas ve kırılgan anlarda, aslında içindeki küçük kız çocuğu sesini duyurmaya çalışmaktadır. O zorlanılan durum, içinden çıkılamayacakmış gibi görünen yoğun duygular geçmişin yeniden sahnelenmesi, içteki çocuğun karşılanmamış bir ihtiyacı ya da tamamlanmamış bir mesele ile ilişkili olabilir. Dolayısıyla belki de sadece onunla temas etmek, ona şefkat göstermek, önce ona “annelik yapmak” çözülmeyi sağlayacaktır.



Ben bu yüzden anneliğin en çok, içteki küçük kız çocuğuyla karşılaşma deneyimi olduğunu düşünürüm. Kendiliğin, çocukluğun, annenin yeniden keşfedildiği, geliştiren, sarsan, dönüştüren bir deneyim. Bu nedenledir ki bir çok kadının mesleğini değiştirmesi, terapiye başlaması, hayatında radikal değişimlere gitmesi “annelik” yolculuğu ile kesişir. Bu o kadının birincil annelik meşguliyeti ile daha önce sahip olmadığı bir düşünce yapısı oluşturmasının sonucudur.


Dolayısıyla bugün bir anneye yardım etmek ya da bir hediye vermek isterseniz, onun içindeki kız çocuğu ile temas etmesine, ona sıkıca sarılmasına, onu kabul etmesine destek olun. Bunun yolu bazen güvenle sarılabileceği bir kucak olmaktan, bazen gözyaşlarına eşlik etmekten, bazen çabasını görmekten, bazen bunu söylemekten, bazen dayanışmadan, bazen psikoterapiden, bazen okunan bir kitaptan geçer...


Ben kitaplığımda birkaç kitap buldum, belki birilerine faydası olur...


  • Bir Annenin Doğuşu / D. Stern, N. Bruschweiler-Stern, A. Freeland
  • Psikanaliz Yazıları: Annelik
  • Var’Olan Annenin Yokluğu: Verilmeyen Sevginin Yok’luğu / J.L. Cori
  • Bebekler ve Anneleri / D. W. Winnicott
  • Annemle Konuşmalar / Ş. Baltaş
  • Anneliğin Ötesinde / G. Türkmen
  • Çalış Anne: Kadın Akademisyenlerin Kaleminden Çalışma Yaşamında Annelik
  • Annelik Her Zaman Tozpembe Değil / Elif Doğan
  • İçimizdeki Çocuk / Doğan Cüceloğlu
  • Öfke Dansı / H. Lerner


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.