Yeni nesil ergenlik: 9-13 yaş aralığı
Ergenlik pek çok kaynakta 13-19 yaş aralığına denk gelen ve fiziksel, bilişsel ve duygusal pek çok değişimin yaşandığı, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olarak ifade edilmektedir. Ancak bugünlerde işler pek de kitaplarda yazanlar gibi ilerlemiyor. Beslenme şekli, yaşam tarzı ve teknoloji kullanımı ile daha erken yaşlarda, daha çok “ergen tepkileri” ile karşı karşıyız. Ailelerdeki hazırlıksız yakalanma ve “eyvah evde bir ergen var!” farkındalığıile gelen karmaşık duyguları, bu yeni nesil ergenliği biraz daha iyi anlayarak yatıştırmak mümkün olabilir.
Dikkat ergenlik kapıyı erken çalabilir!
Ergenlik kendi içerisinde üç döneme ayrılıyor:
- Ön ergenlik (9-13 yaş arası)
- Orta ergenlik (13-15 yaş arası)
- İleri ergenlik (15-19 yaş arası)
Bir de hormonel nedenlerle oluşan kızlarda 7, erkeklerde 9 yaş öncesinde görülen değişimler var ki bu döneme de erken ergenlik deniliyor.
Bu yeni çağda ön ergenliğin giderek ergenlik tanımını daha çok karşıladığını, artık kronolojik yaşı küçük ama boyları, kiloları, ilgileri, duyguları, sözleri, tepkileri daha büyük çocuklara sahip olduğumuzu görüyoruz. Yani 9 yaşındaki çocuğunuz aslında büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, siz farkında olmadan çocukluğuyla vedalaşıyor olabilir. Dolayısıyla ergenliğin gelişini tanımanın ve ebeveyn olarak değişen ihtiyaçlara adapte olmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Ön ergenlik çocukluktan kopuşun başladığı zamandır!
Bu beklenmeyen dönüşüm sıklıkla ilkokulun son yıllarında başlar. Bu dönem hem aile hem de çocuk için aslında bir “kayıp ve vedalaşma” sürecidir. Ebeveynler artık çocuklarının bir daha “küçük çocukları” olmayacağını fark ederken çocuk da kendi çocukluk hali ve anne-babası ile kurduğu çocukluk ilişkisi ile vedalaşmaya başlar. Bu her iki taraf için de kısa süreli bir hüzün demektir.
Bu dönemde ebeveyn-çocuk ilişkisindeki değişim normal ve gereklidir. Süreç çocuğun bağımsızlık ihtiyacını fark edip, ilan etmesi ve ebeveynlerinden uzaklaşma adımları atması ile ilerler. Hem ebeveynler hem de çocuk bu geçiş ile mücadele ederken, çocuk ebeveynler için kontrol edilmesi zor bir tavır takınabilir. Aile düzenine ve ebeveyn otoritesine karşı çıkma, aileden kaçınarak kendi içine dönme sık görülür.
Ebeveynler bu dönemde ortaya çıkan beklenmedik değişimleri kişisel algılamamalıdır. Bu davranış değişimleri çocuğun anne-babasını üzmek için yaptığı kasıtlı eylemler değildir. Anne babası her kim olursa olsun çocuk bu tepkileri gösterecektir. Çünkü bu davranışlar çocuğun çocukluktan ayrışmak ve daha fazla özgürlük ve bağımsızlık içeren yolculuğa hazırlanmak için kendi sınırlarını denediği kendine hizmet eden eylemlerdir. Öfkelenmediğimiz ve karşı koymadığımız birinden ayrışmak kolay değildir. Dolayısıyla ergenlikte yaşanan öfkenin sağlıklı ayrışmada yeri vardır.
Ergenliğe geçişin aşamaları
İlk aşama: Kafa karışıklığı/organize olma güçlüğü
Ebeveynlerin tipik olarak ilk olarak dikkatini çeken çocukların zihinsel işlevlerindeki değişimdir. Ön ergenlik dönemindeki birey daha kafası karışık, dağınık, dikkati dağılan, unutan, amaçsızca dolaşan ve eşyalarını kaybeden biri haline gelebilir. Sorumluluk almak ve dikkatini sürekli bir şekilde bir şeye yöneltmek konusunda daha önce yetkin olan çocuk kendini etkili bir şekilde kontrol etme becerilerinin bir kısmını kaybetmiş gibi davranmaktadır.
Çünkü çocukluğu geride bırakırken, bu kız ya da erkek çocuğu daha önceden kendini kontrol etmek için kullandığı becerilerin ergenliğin daha karmaşık dünyası ile başetmek için yeterli olmadığını keşfeder. Bu ortaokulun, ilkokul ile karşılaştırıldığında, neden çocuklara daha zor ve ürkütücü göründüğünü de açıklar.
Bu aşama ebeveynlerin öfkeli, sabırsız, eleştirel ve cezalandırıcı olmaması gereken önemli bir dönemdir. Dahası bu dönem, çocuğa büyümenin getireceği taleplerle baş etmek için yeni kendi kendini yönetme, kontrol etme becerileri geliştirmede rehberlik etme zamanıdır.
Ebeveynler çocuklara bu karmaşıklığı yönetmek için gerekli zihinsel ve fiziksel organizasyon becerileri oluşturmada yardımcı olabilirler. Ona hatırlatmalar yapmak, kontrol ve süpervize etmek ve problem çözme becerilerini öğretmek önemlidir. Bu süreçte ne kadar pratik yapılır, ne kadar sabırlı olunur, süreklilik ve tutarlılık sağlanırsa gereken yeni beceriler o kadar hızlı öğrenilir.
İkinci aşama: Olumsuz tavır
Ebeveynlerin diğer dikkatini çeken değişim ise olumsuz tavırdır. Genelde bu dönemde sıkça bir yere uzanıp yapacak hiçbir şey bulamamaktan şikayet etme davranışı görülür. Bununla birlikte ebeveyn bir iş yapmasını istediğinde de sinirlenip: “beni anlamıyorsun, çok yorgunum yapamam” tepkisi verilir. Tabii bu arada bir arkadaşı arayacak olursa dışarı çıkmak için anında hazır olunabilir.
Peki neden ötürü yorgundur? Hiçbir şey yapmamaktan mı, sıkılmaktan mı, kendisiyle ne yapacağını bilememekten mi? Burada bildiğimiz bu yaş aralığındaki bireylerin neyi istemediğini bildiği fakat ne istediği konusunda net bir fikri olmadığıdır. Motivasyon ve kendini yönlendirmede de durum farklı değildir. Ve bu durum onun pozitif enerjisinin giderek azalmasına, negatif enerjisinin ise artmasına sebep olur. Aile içinde aniden bir muhalif belirir. Olumlu önerilere de, aile aktivitelerine de, aile üyelerine de sürekli karşı çıkabilen biri vardır artık. Bu herkesi ve her şeyi reddedebilecek gibi olma hali aslında kendi çocuk haline yönelik bir tepkidir. Kendi çocuk halini reddetmek ile ortaya çıkan öfkesini çevresindekileri eleştirmeye dönüştürür. Bu öfkenin kaynakları ise en çok artan özgürlük ihtiyacının önünde duran ebeveynlerin talepleri, kısıtlamaları, kuralları ve baskılarıdır. Çocukken problem yaratmayan ebeveyn otoritesi büyümek ve farklı olmak için daha çok özgürlük ve alan isteyen fakat bu hedeflere nasıl ulaşacağını henüz bilmeyen, kendini yönlendiremeyen bir yeni ergen için büyük problem yaratır. Artık çocuk olarak tanımlanmayı ve kendisine çocuk gibi davranılmasını istemeyen ergen, bu tepkisini “olumsuz tavır” ile gösterir.
Üçüncü aşama: İsyan
Günlük hayatta insanlar bir neden olmadan isyan etmezler, ancak ergenlikte durum farklıdır. Bir önceki aşamada geliştirdiği olumsuz tavır ergene isyan etmek için yeterli duyguyu verir. Ebeveynlerin “aşırı koruyucu kısıtlamaları” ve “adil olmayan uygulamaları” onun için yeterli gerekçelerdir.
Buradaki isyan aslında temel olarak ebeveynlere yönelik değildir. İsyan çocuğun daha önceki sızlanan ve bağımlı “çocukluk tanımına” yöneliktir. Ön ergenlikte bu isyan etme iki şekilde görünür; biri pasif diğeri aktif direniştir. Aktif direniş tartışmalar ve itaat etmeme şeklindeyken pasif direniş, oyalanma, ağırdan alma ve erteleme şeklindedir. Çocuğun iradesi kuvvetlendikçe, her iki tür direnişi göstermesi de artacaktır. Sonuç olarak her iki tür direnişte aynı büyüme ihtiyacına hizmet eder: ergene değişim için ihtiyaç duyduğu gücü kazandırmak.
Ve direniş bir süre sonra işe yaramaya başlar. Ebeveynler bir dereceden sonra taleplerini sürdürmekte yorulurlar ve belli bir süre ergenin bu direnişi kendilerine göstermesine izin verirler. Daha çok özgürlükergenin güç kazanmasının adı olur.
Aktif direnişte ergen ebeveyn taleplerine yönelik daha çok şikayet ve fikir ayrılığı ifade eder ve kuralların gerçekçiliğini, ebeveynin kural koyma hakkını sorgular. Sadece tartışmak için her şey hakkında sonu olmayan tartışmalara girebilir. Pasif direnişte ise yapılması istenen ya da zorunlu olan şeyleri tekrar ve tekrar duyana kadar ertelerler. Ergen burada alt yazı olarak şunu der “sen bana ne yapacağımı söylersin ben de sana ne zaman yapacağımı. Yeterince zamanım olduğunda istediğini (kısmen) yapacağım”. Ebeveyn bu noktada direnci zayıflatmak için elindeki en güçlü yönteme başvurur: ısrar etmek...
Dördüncü aşama: Erken deneyim
İsyan sonucu kazanılan yeni özgürlük ile ön ergenlikteki birey daha çok risk alarak yasakları öğrenmek ve sınırları test etmek için deneyimleme alanına sahip olur. Bu aşama ile ergen değişim için ihtiyaç duyduğu deneyimi kazanır.
“Hangi kurallar değişmezdir, hangi kurallar değişebilir?” ergenin bu aşamada cevaplamaya çalıştığı soru budur. Olumsuz bir sonucun ortaya çıkmadığı her koşul, onun için aynı zamanda sosyal özgürlüğe açıkça izin verilen alanlardır. Bu noktada uygunsuz davranışlara yönelik verilen özgürlükler, ergenin sosyal kurallara duyarsızlaşmasını sağlayabilir. Dolayısıyla olumsuz davranışların sonuçlarının deneyimlenmesi bu dönemde çokça önem kazanır. Örneğin bir arkadaşını üzecek bir şey yaptığında o kişi ile yüzleşmesi, yaptığı şeyi itiraf etmesi, mağdurun duygusal tepkisini duyması, bir zarar verdiyse bunu telafi etmesi (kırılan bir şeyi tamir etmek, yenisini almak) gerekmektedir. Kural ihlallerine izin vermek, ileride daha büyük davranış sorunlarını getirebilir.
Eğer 9-13 yaş aralığındaki çocuğunuzda bu tür değişimler görüyorsanız bunlar ön ergenlik dönemi belirtileri olabilir. Onlara destek olabilmek için ise aşağıdaki önerilerden faydalanabilirsiniz:
- Sırf ergen çocuğunuz eleştiriyor, karşı çıkıyor, önemsemiyor diye aile değerlerine olan inancınızı kaybetmeyin. Onun sadece büyümek ve olgunlaşmanın gereği olan denemeler yaptığını, sizin kurallarınıza ve değerlerinize sahip çıkmanızın ona bir çerçeve çizeceğini unutmayın.
- Bu geçiş döneminin özelliklerini aklınıza getirin ve süreci kişiselleştirmeyin. Kendinizi sıklıkla onun yerine koyarak dinleyin ve ona alternatifler sunmaya çalışın. Tartışmaya açık olmayan konuları ona net bir şekilde anlatın, daha az önemli olanlar içinse siz toleransınızı geliştirin.
- Ona güvenin ve güvendiğinizi gösterin. Ayrıca sizin için önemli olduğunu hissetmesini sağlayın. Onun hoşuna giden aktivitelere katılmaya çalışın. Bu aranızdaki bağı ve birlikte olma duygusunu güçlendirir.
- Onun önemsediği, dert ettiği ve hayatının bir parçası olan konularla, ilgileri, ve arkadaşlarıyla siz de ilgilenin. Yeni girişimlerini, yeni arkadaşlıklarını destekleyin.
- Problem çözme, stresi yönetme, grup içinde “kendiliğini” koruma gibi konularda onu bilgilendirin.
- Eğer yeme alışkanlıklarında değişim, derslerinde belirgin düşüş, izolasyon, içe çekilme ya da iletişimin kesilmesi gibi işaretler görüyorsanız endişelerinizi çocuğunuzla paylaşın ve mutlaka profesyonel destek alın.
Kaynak:
Pickhardt, C. E. (2013).
"Surviving Your Child's Adolescence" http://www.carlpickhardt.com/
YORUMLAR