Yemek yapan erkek seksiliği
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyerek yaşayan bir kültürden gelenler olarak, ne ara yemeğini Instagram'lamadan ilk lokmayı almayan tiplere dönüştük inanın bilmiyorum.
Artık "aman birinin canı çeker, olan var olmayan var." noktasını çoktaaaan geçtik. Tek isteğim doğru kareyi yemek soğumadan yakalayıp, like’lar gelirken afiyetle kahvemi içmek, sohbetime devam etmek..
İnternet ve yemek bu kadar birbirinden ayrılmaz şeyler haline gelince (sanki ne ayrıysa artık internetten), tarifler, sunumlar, özenle hazırlanmış tabaklar istesek de, istemesek de bir şekilde önümüzde bitiyor.
Bu ara herkes gibi benim de favorim şu 15-20 saniyelik yemek videoları. Ocağı, tabağı tam dimdik bir açı ile gören tek kamera ile, malzemeleri çabucak ekliyor, karıştırıyor, fırına veriyor, fırından çıkıyor, okkalı bir lokma alınıyor. Ses yok, lafı uzatan şişman bir usta yok, keyifli bir müzik üzerinde 10 saniyede yapılıp tüketilen bol kalorili tarifler var.
Nerde bonesi ile efsaneleşen Emine S. Beder teyzemiz, nerede bu çabuk tüketim toplumunun hazır hamurlu, bol kremalı, obeziteye iten tarifleri...
Hepsini denemek, beyimin kalbine giden yolu katı yağlı, kızarmalı tariflerle tıkamak istiyorum.
Tarifler bu kadar kolay ve istesek de istemesek de önümüzde olunca insan yüz tanesinden kaçsa, bir tanesini evde yapmak istiyor bir şekilde.
Veee işte bu noktada yaptığı dandirik tarifle övünüp, tavuk sote üzerinden saygı bekleyen tipler giriyor devreye. Hadi biz kadınız, bir şekilde genlerimizde mi var bu yemeğe yatkınlık, içimizden mi geliyor bilmiyorum da kıvırıyoruz eşşek değilsek.
"Ay ben yumurta bile kıramağğğmmm" tarzı beceriksizliğiyle övünüp, prenseslik yapan kızlar hala var, yok değil. Ama azalarak yok olmak üzereler.
İnsanoğlunun en temel ihtiyacı barınmaktan da önce yemek sanırım. Bir zahmet karnını da doyuruver. Napalım aç kalmadın diye ayakta mı alkışlayalım seni?
Ve işte anaları tarafından el bebek, gül bebek, aman paşam, canım prensim diye büyütülmüş Türk erkeği kıymayla makarnayı karıştırınca Michelin yıldızlı şef gibi davranıp, koltuklarını kabartıyor da kabartıyor.
Aferin ya, karnını doyurabildin, gerçekten büyük bir başarı. Vay be sırtını da kendin keseliyorsundur sen şimdi.. Peki ayakkabılarını da bağlayabiliyor musun?
Bir de bu yemek yapma işini yumurtadan, makarnadan bir adım öteye götürebilenlere denk gelirseniz vay halinize. "Bana gelsene sana yemek yaparım, şarap da içeriz..." tarzı ucuz numaralarla kadını bir elde etme çabası, bir takdir görme hevesi...
Hemcinslerin 2 biraya hatun götürmeye çalışıyor, sen biraz daha zahmet edip soğan doğradın diye hayatımızın aşkı oldun, aferin.
Ama suç bizde, uydurmuşuz bir "yemek yapan erkek seksidir" hurafesi. Hayır hiç de değil. O kavrulan soğanların kokusu, üzerine sinen yemek dumanı, muftağın darmadağın hali... Tamamen mod öldürücü, halvet ihtimali varsa da insanı tamamen soğutan bir durum evde yemek serüveni.
Tüketim toplumuyuz, hazıra alıştık falan da, karnını doyurabiliyor diye birini de övmeyelim bir zahmet ya...
YORUMLAR