Photoshop mağdurları derneği
Gün geçmesin ki bir abukluk ile karşılaşmayalım. Şu ara tek derdimiz Leonardo DiCaprio'nun yıllar sonra Oscar kazanması iken, kameralar önünde yine bir takım dudak uçuklatan olaylar da gelişiyor.
Leo'nun hem ayı ile hem Hollywood ile boğuşup ödülü kucaklaması bir yana, "çağımızın sesi" olarak adlandırılan Lena Dunham yine bir skandalla karşımızda. Aslında skandal sayılmaz, yine Lena Dunham'lığını yapıyor...
Girls dizisinin yapımcısı, yazarı, yönetmeni, başrol oyuncusu, feminist kimliğiyle ön planda olan aktivist hatun Lena Dunham, klasik 34 beden bir ünlü değil, kilolarıyla ve bedeniyle gayet barışık, dizide şakır şakır soyunan, hiçbir şekilde vücudundan utanmayan bir kadın olarak yer aldı her zaman kameralar önünde.
En son bir İspanyol dergisine kapak oluyor ve dergi kendisine ulaştığında Lena şok.
Fotoğrafıyla o kadar oynanmış, o kadar kendisi olmayan bir hale getirilmiş ki, hatun Instagram hesabından "Bu ben değilim, vücudum hiçbir zaman böyle olmadı, olmayacak" diye hezeyan ediyor. Akabinde de ekliyor; " Madem işimle ve düşüncelerimle beni kapak yapacak, sayfalarca konuşmalarımı derginize basacak kadar ilgileniyorsunuz, vücudumu neden olduğu gibi kabul etmiyorsunuz?"
Hatun haklı... Hem de çok.. Görsel bir iş yapan, kameralar, ekranlar önünde olan hatta olmayan herkesin belli bir vücut standardında olması gerektiğine o kadar inandırıldık, ki "beni böyle sev seveceksen" haykırışı şaşırtıyor... Bunu dünyaca ünlü bir starın yapması ise insanı hayretler içinde bırakıyor.
Instagrama fotoğraf koyarken bile hokka gibi bir burna sahip olmak zorunda olduğumuzu düşünüp filtreyi basarken, dünyaca ünlü bir starın "Şişmanım arkadaş, bundan da memnunum, beni kendi kalıplarınıza sokmayın" çıkışı o kadar yerinde ki…
Aslında Lena Dunham'dan önce bizim mega starımız (üzgünüm Tarkan, artık devrin kapandı) Demet Akalın da benzer bir çıkış yaptı. Ağzına geleni söylemesiyle ve eski sevgiliye atar gider şarkılarıyla ünlü Demet Akalın kendisine uygulanan photoshop'un fazlalığına karşı sessiz kalamayanlardan. Birçok ünlü daha ince bir bel, daha pürüzsüz bir ten için fotoğrafçılarını darlarken Demet Akalın'ın bu yapaylığa başkaldırısı bir önderlik olsun istiyorum...
Öyle bir dönemdeyiz ki bir arkadaşım sevgilisinden duyduğu en romantik cümlenin "Sen no filter da güzelsin bebeğim" olduğunu söylüyor...
Yemek, sahile uzatılmış ayak fotoğrafı likelamak için girdiğim Instagramda bebeksi filtreden tanınmayacak hale gelmiş yüzlerden başka bir şey göremez oldum. Yahu bırak siyah noktan, ergenlikten kalan sivilcenin izi dursun yüzünde? Kadın işi o kadar abatmış ki, kocası bile bebeksi filtreli. Adamın yüzü kıl içinde ama yanaklar yeni epilasyondan çıkmış Berdan Mardini gibi parıl parıl...
Hepimiz kendimizi star sanıp giydiğimizi, yediğimizi, dinlediğimizi paylaşmazsak ölecekmişiz gibi davrandığımız şu günlerde gerçek starların bu isyanına bence kulak vermeliyiz.
Klavye delikanlılığı ve internet magandalığı o kadar aldı başını gitti ki, bu sebepten intihar eden, kendisine zarar veren, hayatını yaşamayan bir çok örnek dolu.
Öyle bir dönemdeyiz ki, vücudu dergilerde, televizyonda gördüğü gibi olmadığı için psikolojisi bozuluyor insanların.
Klavyenin başına oturunca her istediğine her istediğini söyleme hakkını kendinde görüp, tanımadığı insanların kaşı gözü, boyu, kilosu ile dalga geçerken filtreler ardına saklananları yel alsın diyor, sen filtresiz de güzelsin bebeğim diyerek bitiriyorum yazımı...
YORUMLAR