Tatile gidemeyenler, bunları yapmayın!
Biz kendi parasını kendi kazananlar için bir yere kadar yol var... O da kendi paranla yettiği kadar tatil yapmak... Geriye kalan yazlıkçılar, baba parası yiyiciler, kocasına sırt dayayanlar, zengin erkek olmadan nefes alamayanlar ise bizi çatır çatır çatlatmaya devam ediyor, edecekler de…
Artık bunlar yüzünden kendi hayatımdan nefret eder, instagrama giremez oldum. Arkadaşım bu üç aydır ne bitmeyen tatil? Ben kışın çoluğun çocuğun rızkından kısarak biriktirdiğim tüm parayı çok şükür bi’ güzel yedim. Eee ama bitti yani neticede. Doğal olan da bu zaten. Tatilini yaparsın, dönersin. Bazı tipler var ki her şeyi bedavaya getirerek bir güzel düşman çatlatıyorlar. Çatlamayın annecim, biz fakir ama gururlu bir şekilde kışı, yeniden çalışmayı beklerken onlar üç saatte bir değiştirmeyi unuttukları bikinileriyle amele yanığı oluyorlar.
Peki biz şehirde kalan, çalışmak zorunda olan, fakir olmayan ama gururlu kadınlar ne yapacağız? İnanın onu ben de hiç bilmiyorum. Ama ne yapmamamız gerektiğini acı tecrübeler ile çok iyi biliyorum.
Boyama kitaplarına gönül vermeyin: Geçen gün kitap almak için kitapçıya girdim, aman tanrım, kitaptan çok şu boyama kitapları ile dolu her yer. Yahu kafayı mı yediniz? Neymiş stres atıyorlarmış, sakinleştiriyormuş. Böyle deli saçması şey görmedim hayatımda. Bir defa kimse yalan söylemesin, baktım ben o desenlerin hiçbiri boyanmaya uygun değil. Gayet küçücük ve sinir bozucu hepsi. Evet bir dövme deseni olarak belki düşünebilirsiniz ama günlük hayatın stresini bu gudik şeylerle atmaya çalışmak çok daha sinir bozucu. Ben niye kendimle baş başa kalmak isteyeyim bunları boyarken? Oturur duvar izlerim bir şey düşünecek olsam, tavus kuşu kuyruğu boyamam! Kadınımız bu boyama kitaplarına harcayacağı enerjiyi six packli, güzel turist oğlanlarla tanışmaya harcasa çok daha yararlı olacak…
Kendinizi yemek yapmaya adamayın: Bakın bunu da ben ettim, siz etmeyin. Evet erkeğin kalbine geçen yol midesinden geçiyor olabilir, evet bir “harika olmuş” cümlesini duymak onca saatlik emeğe değiyor olabilir ama gerçekten gerek yok! Bu sıcakta saatlerce uğraşıp kendinizi harap ettiğinizle ve kilo aldığınızla kalacaksınız. Evet yemek yapmak mükemmel bir uğraş, hem kendinizi hem karşınızdakini fazlasıyla mutlu edecek ama bütün bunlar üzerinize sinen yemek kokusu, yorgunluk, kilo, “domestik hatun” sıfatları ile kalıp gidecek… Madem bir şeylerle uğraşmak istiyorsunuz kokteyl yapmaya kafa yorun! Hem ortamlarda havanız olur, hem ferahlarsınız!
Dizi, film izlemek hikaye: Seneler önce madem tatile gidemiyoruz, evde oturup dizi, film falan izleyelim diye birtakım diziler önermiştim ama artık o da içimden gelmiyor. Mal gibi oturup tv karşısında varsa klima, yoksa pervane altında beyin çürütmek nereye kadar? O lanet olası can sıkılıyor işte kardeşim. Dünyanın en iyi filmini izlesem de bitiyor, en süper dizi de bitiyor. Ha “nasıl olsa bitecek” diye hiç mi güzel bir şey izlemeyelim derseniz siz de haklısınız. Lakin yıl olmuş 2015, şimdiye kadar çekilmiş bütün güzel dizi ve filmleri zaten tükettik. Lost’un ilk sezonunu mu izleyelim, Asmalı Konak’a yeni gelin gelen Bahar’ı mı??
Spora başlamak mı, dur yolcu!: Yaaa, “spor yapın, vücudunuzu forma sokun” gibi klişe önerilerle geleceğimi sandınız değil mi? Yapmayın arkadaşım, Ağustos’un ortasında spor yapmaya başlamak nerden baksan ahmaklık, nerden baksan tutarsızlık… Bu zamana kadar yan gel osman dört dönüm bostandı da, 40 derece sıcakta mı spor yapacaksınız? Spor yapmak aşırı sağlıklı birşey gibi dursa da, günün 18 saatini aynı koltukta geçiren biri olarak söylüyorum, bence bu sıcakta inme falan iner. Oturup duvar izlemek daha eğlenceli. Zaten hiçbir şey yapmasak da terleme eşofmanı giyip sahilde yürüyüşe çıkmış teyze gibi eziyet çektiğimizden, bu havada spor mpor işlerine girmeyin…
Geldi yaz ayları, gevşer gönül yayları: Yukarıda enerjinizi six packli turist avlamaya harcayın dedim ama şimdi yine kendimi çürüteceğim. Mevsim itibariyle insanın oynaklık kat sayısı bir hayli artıyor da, bu mevsimde bulduğun adamdan da hayır gelmiyor, bu da tecrübeyle sabit. Bir defa bu sıcakta yapış yapış ıykk. Zaten gözümüzden alevler çıkıyor, bir de bu yeni tiplerin ilgi alakası iyice insanı soğutuyor. 40 derece sıcakta ne manitacılığı, ne flörtü. İçki ısmarladıklarıyla kalıyor garibanlar. Hem onları, hem de kendinizi üzmemek adına yaz aşklarından bir cacık olmayacağını en baştan kabullenip “yav he he” modunda takılmak gerekiyor.
Ben bu saydıklarımın hepsini yaptım, siz yapmayın, benim gibi yanmayın. Ha derseniz ki Pelincim madem canın bu kadar sıkılıyor, şunu şunu yap, bütün önerilerinize de açığız, amme hizmeti olur.
YORUMLAR