Emziren anneyi korkutan mesajlar...
Aslında annenin kendine sorduğu ve endişe duyduğu bu soruların, çevreden aldığı mesajlarla yakından ilişkisi vardır. Dilerseniz bir dönem popüler olan bir mesajdan yola çıkalım: “Siz ne yerseniz, bebeğiniz de onu yer!”; yani, “Emziren anne yediklerine dikkat etmezse çocuğuna zarar verir” demek isteyen bu mesaj, masum bir mesaj olmadığı gibi tamamen de yanlış bir bilginin mesajıdır.
Hayır! Emziren bir anne ne yerse, bebeği de onu yemez! Çünkü anne sütü, annenin vücudundan bebeğin ihtiyaçları doğrultusunda bir sentezleme yapar, zararlı unsurların meme içine girmesine izin vermez. Biz, bu girişe izin vermeyen işleyişe, “Kan-meme bariyeri” deriz. Aynı işleyiş, “Kan-beyin bariyeri” için de geçerlidir. Şimdi bunu biraz açıklayalım. Örneğin, bir maddenin beyne nüfuz edebilmesi için o maddenin, hücreler arasında hareket edebilir; daha doğrusu hücreler arasındaki boşluklardan geçebilir olması ve sonuçta, merkezi sinir sistemine erişebilmesi gerekir.
Vücudumuzda, bazı organların içine kimyasalların taşınmasını azaltmak için tasarlanan özel engeller vardır. Bunlara, kısaca “Bariyerler” denir. Bunların içinde kan-beyin bariyeri, en bilinenidir. Aynı özellikler, kan-meme bariyeri için de geçerlidir. Bu iki bariyer, birbirine benzer prensiplerde çalışır. Yani, beyin bariyerini geçemeyen bir madde, meme bariyerini de geçemez ya da beyin bariyerini geçen bir madde meme bariyerini de geçer. Örneğin, beyne direk etki eden maddeler vardır: bazı ilaçlar, anestezikler, analjezikler, alkol ve tütün mamulleri vb. Öyleyse, bu maddeler meme bariyerini de geçer ve süte girerler. Beyne etkilerini bildiğimiz bu maddeler ile ilgili önemli bir ayrıntının altının çizmeliyiz. Yapılan araştırmalar sonucunda, meme bariyerini geçip, süte girdiği düşünülen bu maddelerin vücutta yarılanma ömürleri de göz önünde bulundurulduğunda, süt içindeki miktarların beyne ulaştıkları miktarın çok altında oldukları anlaşılmıştır. Açıkçası, anne bedeninin bebeğini koruyan mekanizmaları vardır. Bu hayranlık uyandıran mekanizmalar, her geçen gün bilim dünyasının da dikkatini çekmektedir ve bu işleyişiyle ilgili yeni bulguların keşfi sürmektedir.
Ayrıca, anne sütünde kısaca HAMLET olarak ifade edilen, kanser hücrelerini öldüren bir protein türü olan alfa laktalbumin bulunur. Yani anne sütü, kansere neden olan besinlerin taşıcısı değil, bu besinlerin neden olabileceği tümörlerle savaşan mekanizmaların taşıyıcısıdır. Kısacası, vücudumuz bebeğimizi korumak için eşsiz bir işleyişe sahiptir.
Mesela, emziren bir anne hamburger yediğinde ya da kola içtiğinde, sütünde hamburger veya kola bulunmaz! Burada emziren annelerimizi endişeye sürükleyen şey, hamburger, kola vb. besinlerin içindeki zararlı (kanserojen) maddelerdir. Yukarıda da söz ettiğim gibi, bu zararlı maddelerin risk oluşturacak ölçüde süte girişi, bilimsel olarak mümkün değil gibi gözükmektedir. Bu besinlerin fazla tüketilmesinin, tüketen kişi açısından zararları olabileceği söylenebilir. Ancak, kişinin beslenme nedeniyle kendi sağlığı üzerinde endişelerinin olması, emzirmeyi kesmesine ya da emzirmeme kararı almasına neden olmamalıdır.
Anneler sağlıksız da beslense anne sütü sağlıklıdır. Amerikan Pediatri Derneği (AAP) komitesi 2001 yılında toplanarak, tütün ve benzeri ürünlerin, anne sütüne transferinin sonuçlarına ilişkin bir çalışma yapmışlardır. Annenin söz konusu maddeleri tüketmesi sonucu, emzirilen bebeğe atfedilebilecek sağlık sonuçları, yapay beslenen bebekler için söz konusu olan sağlık sonuçları kadar olumsuz bulunmamış ve bu nedenle de, emzirmenin devam ettirilmesi önerilmiştir. Bu komitede yer alan, emzirme uzmanı ve araştırmacı Minchin, konu üzerine şunları söylemiştir: “Açıkçası, sigara tüketerek emzirmek ideal değildir. Ama bu nedenle emzirmeyi sonlandırmak çok daha fenadır.”
“Siz ne yerseniz, bebeğiniz de onu yer!” türünden mesajlar, masum mesajlar değildir. Bu mesajların amacı, büyük ihtimalle “Bebeğinizi beslemek için emzirmek dışında başka alternatifler de var ve bunlara yönelin!” olabilir. Oysaki, bebeklerimiz için, anne sütü dışında daha sağlıklı bir alternatif yoktur.
Sonuç olarak sizlere ifade etmeye çalıştığım şey, emziren annenin korkutulması, sütüne olan inancının zedelenmesi ve bu konuda verilen mesajlar doğru değildir. Emzirmek, her şeyden önce bebeklerimizin beslenme hakkıdır. Onların bu haklarını korumak için, öncelikle emzirme üzerine doğru bilgiler aktarılmalı, insanın bu en doğal beslenme süreci tahrip edilmemelidir.
Yararlanılan Kaynaklar:
1. IBFAN UK: http://www.babymilkaction.org/archives/6899
2. Hale TW, Hartmann PE. (2007) Textbook of Human Lactation Texas: Hale Publishing
3. Minchin M 1991. Smoking and breastfeeding: An overview. J Hum Lact 7(4) 183-188.
YORUMLAR