Gebeliğimin 35. haftası

Hala işe gitmeye devam ediyorum ama derslerim çok az. 11:00 gibi başlıyorum, en geç 14:00’te stüdyodan çıkmış oluyorum. Zaten öğlen yemeği sonrası bir ağırlık çöküyor, hiçbir şey yapası gelmiyor insanın… Birde bu hafta hava nasıl soğuk ve yağmurlu. Üzerimdeki stresi daha da arttırıyor, motivasyonum düşüyor.


Tam üç gün oldu Çınar’ı döndürme çalışmalarıma başlayalı. Bugün ebem ve doulam beni ziyarete gelecekler. İkisi de arkadaşım olduğu için üzerimdeki stresi fark edip bana gelmeleri, huzursuzluğumu, sıkıntımı paylaşmaları çok iyi hissettirdi. İçimi döktüm, muhabbet ettik, doğum tercihlerimden, doğum başladığı zaman nasıl bir yol izleyeceğimizden konuştuk. Normalde aşağı yukarı 30. haftaya geldiğinizde doğum tercihlerinizi, beklentilerinizi doktorunuzla ve doğumunuzda destekleyecek kişilerle paylaşmış olmanız harika olur. Son anda aslında ben şöyle istiyordum demek ya da nasıl olsa böyle yapıyorlardır diye düşünceleri hiç konuşmamak doğumda hayal kırıklığı yaşamanızı sağlayabilir.


Ben doktorumla nasıl bir doğum tercih ettiğimi konuşmuştum. İkimizin de doğuma bakışının aynı yönde olduğunu bildiğim ve doktoruma sonuna kadar güvendiğim için tekrar doğum tercihleri formu, doğum planı gibi bir şey yazıp ona vermeye gerek duymadım. Bunun yerine aslında tüm süreçte bana bire bir kesintisiz destek olacak olan Doulam Yansı ve Ebem Arzu’yla tüm detayların üzerinden geçmeği daha önemli buldum. Çünkü onlar benim isteklerimden emin olurlarsa doğum sürecinde benim ya da eşimin atlayacağı şeyleri fark edip bizi uyarabilirler.


Çokta plan yapmak istemiyorum ama her şey yolunda giderse doğum başladıktan sonra, aktif aşamaya geçene kadar, kendimi evde iyi hissettiğim sürece hastaneye geçmek istemiyorum. Doğum dalgaları belirli bir düzene girene kadar evde kalma niyetindeyim.


Doğumun başladığını fark ettikten sonra onlara ihtiyacım olduğunu hissettiğimde Yansı ve Arzu’yu evime çağıracağım. Arzu ilk muayenemi yapacak ve Çınar’ın kalp atışlarını dinleyecek. Buna göre doktorum Gülnihal’i bilgilendireceğiz ve her şey yolundaysa evde takılmaya devam edeceğiz. Sonra benim ve Çınar’ın durumuna, doğumun ilerleyişine ve trafik saatine bakarak hastaneye geçme kararı alacağız.


Şimdilik suda doğum yapmak istediğim için hastaneye çok geç gitmememiz lazım. Çünkü havuzu ancak siz hastaneye gittikten sonra hazırlıyorlar ve bu süre yaklaşık bir saat kadar sürüyor. Ayrıca suya son anda girmenin de bir mantığı yok. Aktif doğum başladığında yani yaklaşık 5-6 cm de suya girmek bazı kadınlar için doğum dalgalarıyla daha kolay başa çıkmak için doğal bir yol oluyor. Su normal hayatımda beni çok rahatlattığı için doğumda da işe yarayacağını düşünüyorum. Yani ben suyu bir ağrıyla baş etme yöntemi gibi kullanmayı hayal ediyorum. Ama her şey su gibi akar ve hızla açılmam olursa illa suda doğuracağım diye bir şey yok. Havada, karada, çatalda artık nasıl gelirse öyle doğururum.


Evde geçireceğimiz süreç içerisinde eşim, doulam ve ebem benim isteklerimin ve ihtiyaçlarımı takipçisi olacaklar. Doğum sürecinde dalgalarla başa çıkarken sözel olarak beni birinin yönlendirmesinden rahatsız olacağımı düşünüyorum. Onlar benim ihtiyacım olan alanı açacaklar ve bende kendimi bırakacağım. Aslında her şey o anlarda şekillenecek. Bütün mesele kendini yanında her şeyinle bırakabileceğin, anın farkında olan ve seni yargılamadan sonuna kadar yanında olacak kişilerden destek almak. Bende bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum.


Bunlar dışında doğum dalgalarıyla başa çıkmak için hareketli olacağımı, bolca duşta kalacağımı, eşime sarılacağımı, ağlayacağımı ve ses çıkaracağımı hayal ediyorum. Sağlıkla ve sorunsuz ilerlerse tüm doğum sürecimin doğal ilerlemesini tercih ediyorum ama bebeğimin doğması için medikal bir müdahaleye ihtiyacımız olursa da hiç sorun değil. Doktorumun bu tür müdahaleleri keyfi, rutin, hiçbir sorun yokken sadece doğumu hızlandırmak için yapmayacağına adım gibi eminim. Dolayısıyla bir müdahale olacaksa bunun gerçekten gerekli olduğunu biliyor olacağım.


Doğuma anında sükunet, az insan, az ışık, istediğim gibi, rahat ettiğim pozisyonda ıkınabilmek, zamanlamamız uyarsa suda doğum yapmak, doğumdan sonra ten tene temas, kordonun geç kesilmesi ve bebeğimden ayrılmamak arzusundayım. İşte bu noktadan sonra bebeğimiz için düşündüğümüz tercihlerimizi yazıp doğum için hastaneye gittiğimizde bebek hemşirelerine vereceğiz. Bunlar da kısaca eğer her şey yolundaysa ve bebeğimiz sağlıklı bir doğum sürecinden, sağlıkla çıktıysa ilk muayenesinin benim göğsümde yapılmasını istiyorum. Sonrasında bebek odasına gitmeden benimle kalacak. Beraber odamıza geçeceğiz. Dilediği kadar emecek ve biz hazır hissedince gerekli ölçümler, giyinmesi için bebek hemşiresi odamıza gelecek. Her şey bizim yanımızda yapılacak. Bunlar dışında her yenidoğan bebeğe rutin olarak yapılan antibiyotikli göz damlası, k vitamini, hepatit aşısı, yenidoğan sünneti yaptırmayacağız. Topuk kanına gelince onu neden olduğunu bilmediğim bir şekilde iki kere alıyorlar. İlkini hastaneden çıkmadan, ikincisini ilk doktor kontrolünde. Fakat tanı koymak için ikinci aldıkları topuk kanı değerlerini dikkate alıyorlar. Bundan dolayı biz sadece ilk hafta kontrolünde topuk kanı aldıracağız.


Eğer doğum sürecinde sezaryen olmam gerekirse epidural-spinal analjezi tercih ediyorum. Ebem, doulam ve eşim yanımda olacaklar. Mümkünse epiduralin odamda takılmasını istiyorum zira ameliyathanelerden pek haz etmem. Çınar’ımız doğduktan sonra her şey yolundaysa yine kordonun geç kesilmesini ve ilk muayene sonrası ameliyat sonuna göğsüme koyulmasını istiyorum. Böylece ten tene temasın getirdiği artılardan yararlanabilir ve emzirmemi orada yapabilirim. Diyelim ki ameliyat sonuna kadar yanımda kalamayacak o zaman eşim ve ebem Çınar’la birlikte beni odamızda bekleyecekler. Eşim bu süreç içerisinde bebeğimizle ten tene temas halinde kalacak. Doulam ameliyat sonuna kadar benim yanımda olacak. İlla bebek odasına gitmesini gerektirecek bir durum varsa eşimde bebeğimizle gidecek ve gerekli ne varsa onun kucağında, yanında yapılacak.


Neyse ki doğum yapacağım hastanenin imkanları tüm bu isteklerimi karşılayabiliyor. Yanımda da beni ve doğum isteklerimi destekleyecek bir ekibim var. Gerisi kader, kısmet. Ne demiş John Lennon “Hayat, siz plan yaparken başınıza gelenlerdir.” Biz eşeğimizi sağlam kazığa bağlayalım ama hayatın akışına da karşı koymayalım.


Tüm bu detayları konuştuktan sonra Arzu Çınar’ın pozisyonunu kontrol etti ve kalp atışlarını dinledi. Onun muayenesi sonucu Çınar’ın dönüp dönmediğini tam olarak anlayamadık. Sanki dönmüş gibi ama emin olamadık. Fakat canımın kalp atışları gayet iyi, keyfi yerindeydi. Zaten haftaya doktorumla randevum var. O zamana kadar hareketlerimi, moxa mı, gevşemelerimi yaparım sonra Çınar döndü mü, dönmedi mi ultrasonla bakıp kesin olarak emin oluruz. Gerisini sonra düşünürüz.





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.