Gebeliğimin 25. haftası: Anneliğe geçiş töreni
Bu haftanın önemli olayı doula arkadaşlarımın benim için düzenlediği anneliğe geçiş töreni oldu. Ülkemizde henüz çok az kişi tarafından bilinen bu törene nedir, niye yapılır diye soracak olursanız daha önce yazmıştım. Buradan anneliğe geçiş töreni ayrıntılarını okuyabilirsiniz.
Törenden bir gün önce doulada olan yakın arkadaşım Yansı beni aradı ve sana geleceğim dedi. Sonra organize olamadım sen bana gel, kızıma bak ben o arada evi toparlayayım falan dedi. Bende nasıl üşeniyorum evden çıkmaya. Sonunda onun bana uğraması kararını aldık. Bir yandan zaten yarın görüşeceğiz kasma falan diyorum ama o ısrarla gelmeye alışıyor anlamadım…
Evde mandalarken kapı çaldı. Baktım Yansı ama arkasında gizlenen biri daha var. Bacaklarını görüyorum. Evet evet evet! Canım Özra’m da anneliğe geçiş törenime denk getirerek Belçika’dan gelmişti. 24. Haftamı yazarken bu işte bir bit yeniği var. Özra galiba gelecek diye düşünmüştüm ve şimdi onu karşımda görünce ne kadar sevindiğimi anlatamam. Üç kız konudan konuya atlayarak, her zamanki gibi asla bir konuyu tam anlamıyla bitiremeden bıdı bıdı yaklaşık iki saat kadar muhabbet ettik. Özra ta Belçika’dan benim ve oğlum için bir dolu hediye getirmiş. Hepsine tek tek baktık ve yarın büyük gün diyerek ayrıldık.
Gelelim benim anneliğe geçiş törenimin ayrıntılarına. Yaklaşık 15’e yakın kişi olacağımız için Yansı’nın evinde toplanmaya karar vermiştik. Orada organize olmak daha kolay olacaktı. Ben daha önceden bu töreni bazı gebelerim için düzenlediğimden aşağı yukarı nasıl bir şey olabileceğini biliyordum ama töreni düzenleyen kişinin içeriği nasıl hazırladığı, nelerle karşılaşacağım hakkında bir fikrim yoktu.
16:00’da başlayacaktık. Ben 14:00 gibi yavaş yavaş hazırlanmaya başladım. Duşumu aldım, kremlerimi sürdüm, saçımı makyajımı yaptım. Süslendim ve hala içine girebileceğim bir elbiseyi üzerime geçirerek yollara düştüm. Gerçekten çok çok çok heyecanlıydım. Kendimi şimdiden çok özel hissediyordum. Eve girdiğimde beni sarıp sarmalayan, gözlerinin içi gülen, heyecanlı arkadaşlarım beni karşıladı. Yaklaşık bir saat gecikmeyle başladık.
Seremoninin gerçekleşeceği salonu boşaltmışlar. Yere çember oluşturacak şekilde oturma yastıkları dizilmiş. Ortada sunak ve taze çiçeklerin süslediği odaya, Özra’nın her birimizi adaçayıyla tütsülemesiyle korkularımızı, endişelerimizi, negatif düşüncelerimizi kapının dışında bırakarak, şarkılarla, el ele köprüsünün altından geçerek girdik. Herkes yerlerine otudu. Kısa bir sessizlikten sonra Arzu seremoniyi açtı.
“Bugün burada konuşulan her şey burada kalır.”
Sonra herkes sırayla annesinin ve anneannesinin ismini anarak, kadın atalarını yad ederek benim anneliğimi kutlamak için burada olduklarını söylediler.
“Ayşe’den olma Aylin’den doğma ben, senin anneliğini kutlamak için buradayım. Seni çok seviyorum.”
Siz belki yazdıklarımdan net bir şey anlamayacaksınız, o anları hissedemeyeceksiniz ama benim şimdi bile gözlerim dolu dolu oluyor. Sonrasındaysa masajlar, kınalar, sarılmalar, hediyeler derken yaklaşık iki saat su gibi akıp geçti. Benim için çok özel bir gündü. Kime ne kadar teşekkür edeceğimi şaşırdım. Mutluluktan, gözyaşlarından, duygu yoğunluğundan yorgun, evimin yolunu tuttum.
Eve geldim ve heyecanla neler yaptığımızı, ne kadar mutlu olduğumu, ne kadar özel hissettiğimi Ufuk’la paylaştım. Orada olamadığı için sanki biraz üzüldüğünü hissettim. Bunun üzerine seremoninin son bölümünde yer alan, Çınar’ın doğumuna kadar benim ve törene katılan arkadaşlarımın bileğimizde taşıyacağı kırmızı ipi çözerek (neyse ki bayağı uzunmuş,) onunla paylaştım.
Anneliğe geçiş töreni baby shower gibi altın günü modunda bir toplantı değil. Verilen her bir hediyenin derin manası var. Bu hediye sadece kısa bir mektup bile olabilir. Öyle güzel, öyle güçlendirici ve anlamlı ki. Keşke her anne adayı bu kadar güçlendirici bir kadın çemberinde anneliğe geçişini kutlayabilse…
YORUMLAR