Gebeliğimin 16. haftası
Gebeliğimin 16. haftasında 2. trimesterin ilk doktor kontrolüne giderken çok heyecanlıydım. O güne kadar bebeğimizin kız ya da erkek olması üzerinde fazlaca düşünmemiştik fakat çevremdeki herkesin cinsiyeti belli oldu mu, kız mı erkek mi soruları içimi kıpraştırır olmuştu. Benim içime kız gibi doğuyordu. Acaba kız mıydı, erkek mi? Benim ve eşim için pek de önemli olmayan bu konunun 16. hafta kontrolümde açığa kavuşacağını düşünüyordum ama yanılmışım. Sevgili bebeğimiz öyle bir pozisyonda duruyordu ki ne yapsak da göremedik.
İlk trimester bulantılar, mide yanmaları, her daim yorgunluk ve baş ağrılarıyla bitmiş, 16. haftada bu kötü günlerden geriye pek bir şey kalmamıştı. Kendimi çok daha iyi hissediyordum. Tüm tahlillerim iyi görünüyor, bebeğim tam da olması gerektiği gibi gelişimini sürdürüyordu. Kesenin yanındaki kanamalı alan tamamen kaybolmuştu. Her şey tam da olması gerektiği gibi ilerliyordu.
Tiroid hormonu başa bela
Bu haftaya kadar sadece tiroid hormonlarımda bir oynama oldu. Ben gebelik öncesi, bundan yaklaşık on yıl kadar evvel bir tiroid ameliyatı geçirdim ve neredeyse tüm tiroid bezim, üzerinde oluşan nodüller yüzünden alındı. O günden beri belirli aralıklarla kan tahlili yaptırıp endokronolog kontrolüme giderim. Sürekli kullanmak zorunda olduğum ilacımın dozu zaman zaman değişir.
Tiroid hormonu gebelik döneminde bebeğin gelişimi için oldukça önemli. Bu hormon değerlerinin belirli bir aralıkta tutulması gerekiyor ve bebek büyüdükçe bedenin tiroid hormonu ihiyacını tiroid bezi kendiliğinden ayarlıyor. Benim tiroid bezim olmadığı için ameliyatımdan itibaren bu hormonu dışarıdan ilaç olarak alıyorum ve doktorum kan tahlillerimden takip ederek ihtiyaç görülen zamanlarda ilacımın dozunu ayarlıyor.
Hamileliğimin ilk trimesterindeyse aldığım dozu ihtiyacım olacağını düşünerek azıcık arttırdık ve bu artış TSH hormonumu dengede tutmaya yetti fakat 16. haftamda yaptırdığım kan tahlilim bu dozun artık pek de yeterli gelmediğini söylüyordu. Endokronoloğumun tavsiyesiyle hemen yeni doza başladım ve onbeş gün sonra herşey düzelmişti. Meğer pijama, terlik, televizyon modum tiroid hormonumdaki dengesizliktenmiş. İlaç dozunu arttırdığımızda kısa sürede kendime geldim. Tekrar ‘enerjik ben’e kavuştum. Yürüyüşe, pilatese başladım.
Ben her ay tiroid hormonum için kan tahlili yapıyor ve endokronoloğuma gidiyorum. Bu benim gebeliğimde daha önceden bir tiroid ameliyatı geçirdiğim için bir rutin. Sizin böyle bir durumunuz yoksa ya da rutin testlerinizde tiroid hormon değerleriniz normalse bu tür kontrollere gitmenize gerek yok.
Nasıl besleniyorum
Gebeliğimin başından beri sağlıklı ve doğal beslenmeye dikkat ediyorum. Tabiri caizse aslında pis boğaz bir insanımdır ama son bir yıldan beri mümkün olduğunca şekerden uzak durmaya, paketli ürünleri tüketmemeye özen gösteriyordum ve gebeliğimde birlikte daha da dikkat etmeye başladım. Yumurtamı Manisa’da bir çiftlikten alıyor, yoğurdumu ayran kıvamında olsa da kendim yapmaya özen gösteriyorum. Sebze ağırlıklı besleniyor, yediğim her şeyin olabildiğince organik, katkısız olmasına dikkat ediyorum. Proteine gelince tavuk yemeği zaten unuttum, etle de aram iyi değildir ama haftada bir, iki balık yemeğe çalışıyorum. En çok da bitkisel protein tüketiyorum.
Gelelim tatlılara; bir kere sokaktan kesinlikle bir şey almıyorum. Canım çok tatlı isterse ilk ve acil tercihim taze ve kuru meyveler yanında kavrulmamış fındık, badem ya da yoğurtla tüketmek oluyor. Hurmayla ve taze meyvelerle tatlandırdığım chia puding favori tatlım, hem de çok besleyici. Kuru meyveleri abartmamaya, tazelerin az şekerli olanlarını tüketmeye çalışıyorum. Akşam yemeğinden sonraysa geç saatlerde meyve yememeye özen gösteriyorum.
Eğer evdeysem ve zamanım varsa badem unu, hindistan cevizi unu, saf kakao, hurma, kuru meyveler vs. ile atmasyonel kekler, kurabiyeler yapıyorum. Görünüşleri harika olmasa da tatları gayet güzel oluyor. Bu unları tercih etmemin nedeni karbonhidrat oranlarının oldukça düşük olması. Arada kaçamaklar da olmuyor değil ama dediğim gibi beslenmemin %99’u bu şekilde. Gayet de mutluyum ve şu güne kadar hiçbir şey aşermedim. Umarım bundan sonra da böyle devam edebilirim.
Doktorum gebeliğimin başında hiçbir vitamin kullanmama gerek olmadığını, böyle beslenmeye devam etmemi söylemişti fakat ben ilk trimester hiç beslenemediğimi düşündüğüm için yurtdışında bir prenatal multivitamin, bir de gebeliğim kış aylarına denk geldiğinden (D vitaminim hep düşüktür,) D vitamini getirttim. Türkiye’deki vitaminlerde pek çok katkı maddesi vs. mevcut. Buna herkesin bildiği bir prenatal vitamin de dahil. Sağolsun sevgili gebem Özlem beni bu konuda uyardı ve adı Megafood Baby and Me olan bir prenatal vitamini önerdi. Bu vitamin California’nın yerel çiftçilerinden alınan organik bitkilerden, sebzelerden elde ediliyor ve Non - GMO Project, Farm fresh, Vegetarian, Soy free, Tested Pesticide Free, Certified Gluten Free, Dairy Free, Kosher sertifikalarına sahip. Eğer gebeliğinizde bir multivitamin kullanacaksanız içeriğine ve sertifikalarına özen göstermenizi öneririm. Ben bu multivitamini doktorumun önerisiyle ve aslında benim beslenememe endişem yüzünden ilk trimesterin 8 ya da 9. haftası itibariyle her gün birer tane almaya başladım.
Vitaminler konusunda herkes o kadar çok şey söylüyor ki insanın kafası karışıyor. İkinci trimester yazıp internetten okuduğum her gebelik sitesinde ikinci üç aylık döneme girildiğinde demir takviyesine başlanması gerekliliği yazıyor ama benim hem kadın doğum uzmanım, hem de endokronoloğum ek olarak demir almama gerek olmadığını söyledi. Şu an sadece haftada iki gün D vitamini almaya devam ediyorum. O da gebeliğim kış aylarına denk geldiği için. Normalde ilaç almayı sevmeyen biri olduğum için de halimden oldukça memnunum. Bebek bekleyen arkadaşlarıma tavsiyem, beslenmelerine çok çok özen göstersinler. Ne demişler, ne yersek oyuz…
YORUMLAR