Korkunun doğuma etkisi
Normal doğumun, hani derler ya, su gibi akması için fiziksel olarak uygunlukların dışında annenin stresten ve korkudan uzak bir ruh halinde olmasının önemi büyüktür. Doğum yapacak çoğu kadının en büyük korkusu acı çekmekle ilgilidir. Bazen bu korku, çevrenin de katkısıyla dev boyutlara ulaşır ve anne sadece acı çekmekten korktuğu, korkutulduğu için planlı sezaryen olmayı seçer. Oysa doğumun zorluğu eş ve doğum ekibinin desteği, anne adayının normal doğum yapmak istemesi, kendine, bedenine, bebeğine, normal doğum sürecine güvenmesi, mahremiyete önem verilen uygun doğum ortamının sağlanması ve normal doğum sürecini destekleyen bir ekiple aşılabilir.
Doğumun birinci fazında salgılanan stres hormonları tüm süreci negatif etkiliyor
Doğum sürecinde kadın bedeninde salgılanan ve süreci pozitif yönde direkt olarak etkileyen bazı hormonlar (oksitosin, endorfin, prolaktin) vardır. Bu hormonların düzenli salgılanması doğumun düzgün bir şekilde ilerlemesini sağlar, doğum sonrasını ve emzirme sürecini etkiler.
Anne adayı doğum sürecinde korktuğunda, öfkelendiğinde ya da tehlikede olduğunu hissettiğinde bedeni katekolaminler diye adlandırılan stres hormonlarını (adrenalin, noradrenalin, kortizol vb.) salgılamaya başlar. Bunlar savaş ya da kaç hormonları olarakta adlandırılırlar. Katekolaminler hayvanların ve insanların tehlikede veya korkulan bir durumda olduklarında hayatta kalmaları için salgılanır ve aynı anda bedende fizyolojik bir süreç başlatırlar. Ve katekolaminler rahim ağzı açılırken sürecin su gibi akmasını sağlayan oksitosin ve endorfin hormonlarıyla zıt olarak çalışmaktadır.
Doğumun birinci fazında annede salgılanan stres hormonları, rahme ve plasentaya giden kan akımın azaltır. Bunun nedeniyse savaş ya da kaç hormonları salgılandığında bedendeki kan akımının yaşam için temel oluşturan kalp, akciğerler, beyin ve iskelet kaslarına akmasıdır. Aynı zamanda bu hormonlar oksitosinin etkisini baskılar, doğum dalgaların azaltır ve doğumun birinci fazının uzamasına neden olurlar.
Stres hormonları doğmamış bebekleri de etkiliyor
Anne karnındaki bebekte doğumun birinci fazında annede salgılanan katekolaminlerin etkisi altındadır. Annesi ne hissediyorsa, hangi hormonları salgılıyorsa bebekte aynı yoldan ilerler. Doğum sürecinde stres, korku, gerginlik yaşayan bir annenin bebeğinin ürettiği katekolaminlerde artma, oksijenini koruma çabası ve kalp atımlarında düşmeler görülebilir.
Stres hormonları altında anne adayı daha gergin tetikte korkulu ve doğmamış bebeğini karşı koruyucudur. Yapılan yeni bir çalışma savaş ya da kaç hormonlarına verilen davranışsal cevabın erkeklerde tehlikelerden korunmak için savaşmak ya da gözün kesmiyorsa tehlikeden kaçmak, kadınlardaysa ilgilen ve arkadaş ol tepkisi oluşturmak olduğunu göstermektedir.
İlgilen ve arkadaş ol
Doğum sürecinin ilk fazı olan rahim ağzının açılma aşamasında kadın bir nedenden dolayı korku, yalnızlık ve stres hissetmeye başladığında bedeninde savaş ya da kaç hormonları yükselmeye başlar. Bunun davranışsal tepkisi kadınlarda erkeklerden farklı olarak çevresinden yardım ve destek aramak olur. Doğum yapan kadın süreç boyunca kendisine destek olan kişileri etrafında ister. Ve bu desteğin olmaması doğumla ilgili memnuniyetsizliğin en önemli nedenlerinden biridir.
Doğum sürecinde kesintisiz destek
Doğum sürecinde anne adaylarının yaşadığı gerginliği azaltmanın pek çok ve aslında kolay yolu vardır. Bunlardan bazıları annenin yanında tüm doğum sürecinde kesintisiz destek verecek bilinçli bir kişinin olması, doğum yapan kadına özgürce hareket etmesini sağlayacak mahrem bir alanın yaratılması ve pozitif ve saygılı bir doğum dilidir. Sadece bu koşullar sağlanması bile sezaryen oranlarını düşürülebilir ve annelerin doğum süreci ile ilgili korkuları azalırken memnuniyetleri artar.
YORUMLAR