Gürültü kirliliği

Sokakta bir arabanın alarmı 10 dakikadır susmuyor... Önce yavaş bir ritmdeydi ve giderek hızlandı. Alarmı durduran yok. Nasıl olsun ki? Park yeri bulma problemi malum... Bizim sokağa park eden ama aslında evi uzaklarda olan kişilerden birine aittir kesin bu araba.


Bir de korna gürültüsü var. Kornalar yetmezmiş gib bas bas bağıran seyyar satıcılar da çok sesli: Enginarcıııııı!!! Mısırr taaaaaeeee mısırrrr!!!! Kalaaaaayycııııııı!!!


Dün dolmuştaki bir kadınının sesi de kulaklarımda hala. Uzun uzun telefonla konuştu bir arkadaşıyla. Taksim’den Anadolu yakasına geçerken özel hayatıyla ilgili tüm detayları aldık “dolmuş ahalisi” olarak. Öyle özeldi ki konuları, ben utandım ve hatta kızardım onun adına. Bir daha görmeyeceğini düşündüğü bir dolmuş dolusu insan onun bir kaç erkek arkadaşını nasıl aynı zamanda idare ettiğini dinledi en ince detayına kadar. En az telefondaki kız arkadaşı kadar can kulağıyla dinleyenler vardı dolmuşta... Bir de içinden küfredenler. “İki dakika sus da huzur bulalım biraz” diye içinden yalvaranlar. Benim gibi...Şöför uyarmadı nedense. Konu hoşuna gitti sanırım.


Gürültü kirliliği içinde yaşıyoruz. Geçenlerde deniz tatilinden gelen bir dostum sahilde yaşadıkları rezalati anlattı uzun uzun. Kumsalda çocuklar cıyak cıyak ve şımarık bir şekilde herkesi rahatsız ederken anne ve babaları kıllarını kıpırdatmamışlar bile. Bu durum günlerce sürmüş, saygıdan yoksun bir avuç insan hayatı herkese zehir etmiş. Otelin sahibi de konuyla ilgili hiç bir şey yapmamış. Vurdumduymazlık diz boyuymuş.“Memleketin profili değişmiş” dedi arkadaşım. Ne kadar acı ve doğru bir tespit.


Köşedeki inşaatın gürültüsünden de bahsetmeden olmaz... Beynimi “oyan” bir çok ses bir arada. İnşaat mühendisi bir arkadaş yurtdışından tatile geldi İstanbul’a ve bir dostuyla konuşurken İstanbul’un son durumunu “şantiye ortamında yaşamak” olarak izah etti. Ne kadar doğru!


Bir de sokağın aşağısındaki inşaat var... Yolun o kısmı müthiş tehlikeli bir hal aldı yayalar için. “Mümkün olduğunca uzaktan geç abla!” diyen ameleye emanet edillmiş “iş güvenliği” konusu. Tam ordan geçerken koca bir beton parçası ta tepelerde bir yerlerden tüm hızıyla oradaki bir kalasın üstüne düşüyor. Allah kafalarımızı korusun. Bu memlekette değişmeyen bir şey var: Kelle koltukta.



Üstelik gece de çalışan inşaatlar var çevrede. Sabahın üçünde inşaat gürültüsüyle uyanacağım hiç aklıma gelmezi ama bu da oldu. Ve sabaha kadar sürdü. Durum devam edince komşum şikayette bulundu. Aklınızda bulunsun, belediyenin websitesinde kolayca şikayette bulunabiliyorsunuz. Onlar da size inşaatların ilgililerinin ikaz edildiğini haber veren bir SMS yolluyorlar. Şikayetin tekrarı halinde (akşam 8’den sonra inşaat çalışmasının sürmesi durumunda) aramanız için bir telefon numarası veriyorlar. Böyle bir durumda ekiplerinin derhal yasal işlemde bulunacaklarını belirtiyorlar mesajda.


Bulunsunlar.. Birileri bir şeyler yapsın. Sessizlik bir lüks oldu ve zaten birçok sebepten bunalmış olan bir toplumda bu kadar gürültü sürerse iyi olmayacak kimse için... Kimileri depresyonda kimileri depresyonun eşiğinde yaşayan insanlar bu gidişle delirecek. Sağlık bakanlığı, daha uzun zaman sürecek olan bu bina yıkımları ve yapımları ile ilgili bazı kısıtlamalar getirse keşke. Sağlık bakanlığı diyorum çünkü milletin ruh sağlığı tehlikede. İnsanların stresi nereye yansıyacak ki? Trafiğe, işe, aileye... Normalden çok uzakta ve sağlıksız bir durumda yaşamanın bedeli ağır olacak hepimiz için.


Dingin ve huzurlu bir hafta diliyorum.


Biraz zor ama diliyorum...


Sevgiyle kalın.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.