Uyu zeytin çiçeğim

Bir pazar sabahıydı. Bir göl kenarında, bir zeytin bahçesindeydim. Kuşlar uyanmaya, hava ağarmaya başlamıştı. Büyümekte olan karnıma elimi koydum ve oğluma fısıldadım: “Oğulcum gel, sabahın serinliğini içimize çekelim; gün ışığını gölü izlerken karşılayalım. “Hane halkı uykudayken sıkıca giyindim ve sabahın ayazını tenimde hissederek göle doğru yürüdüm. Gölün yüzüyle göğün yüzünün birleştiği çizgiyi bakışlarımla sevdim. Gölün hemen kıyısında bir çocuk parkı vardı. Parkta bir tane salıncak… Salıncağa oturdum, rüzgarın beni usul usul sallamasına izin verdim. O sırada meke kuşları uçup geldi ve gölün yüzeyine yorgan oldular. Sanki kendi aralarında konuşuyorlardı da ben işitiveririm diye fısıldaşıyorlardı. Salıncağın gıcırtısı ile rüzgarın hışırtısı arasında bir kelime işittim: “ninni”


O esnada fısıldaşmalar çoğaldı: “ninni, ninni, ninni, ninni…”


Bir vakit sonra rüzgar sustu, salıncak durdu ve gölün yüzüyle göğün yüzünün birleştiği yerden bir ninni yükseldi: “Uyu sümbül çiçeğim, öteyim senin için bülbül gibi…”


Oracıkta durdum, derinlerimden bir yerden tanıdığım ninniyi içime çeke çeke dinledim.


O günlerde Sevgili Pune Haeri’nin Kadınlar, Devler ve Diğerleri kitabını okuyordum. İçindeki masallardan bir tanesini okurken damağımda nar tadı, kalbimde mekelerden işittiğim ninninin sadâsı vardı. Günler günleri, aylar ayları kovaladı. Oğulcum karnımda büyürken hep aynı ninniyi duydu kulaklarım: “Uyu zambak çiçeğim, dudaklarına hep buse kondurayım.”


Oğulcum bir pazar sabahı dünyaya geldi. Küçücük bedenini göğsüme alır, uyutmaya çalışırken bu ninniyi fısıldardım kulağına: “Uyu iğde çiçeğim, gidelim birlikte güzel yerlere.”


Bir sabah telefonum çaldı. Telefonun diğer ucundan sesini duyuran Sevgili Bilal, beni Haziran’da Bursa’da düzenlenecek olan Evvel Zaman Masal Şenliği’ne anlatıcı olarak davet ediyordu. Şenliğin sıcacık heyecanı içimi kaplar kaplamaz iç dünyamda bir gezintiye çıktım. “Festival sırasında oğulcun iki buçuk aylık olacak, henüz lohusasın çiçeğim. Kutsalın kabul ettiğin bu zamanlarına hangi masalın eşlik etmesini istersin? Hangi masal uykusuz geçireceğin gecelerinden yadigâr kalsın sana?” Bu soruları kendime sorduktan bir müddet sonra damağıma nar tadı geldi. Kulağımda bir ezgi yankılandı: “Uyu cam güzeli çiçeğim…” Masaldaki kadının aynaya bakan gözleri hayalimde canlandı. Şöyle diyordu kadın: “Ben kimim? Kimim ben? Ben hem duayım hem beddua. Hem aşkım hem ölüm. Hem sırrım hem aşikâr. Ne dilediğine dikkat et, ne dilediğine…” Gözlerimi açtım, mabedim saydığım çalışma odamdaki aynaya yöneldim. Bir müddet aynadaki suretimi izledim. Sonra analık acemisi bedenimi, yıkanmak isteyen saçlarımı, sevilmek isteyen yüz çizgilerimi… “Sevgili zeytin çiçeğim, bu masal senden dile gelmek istiyor. Bu masalı kutsalına davet edebilirsin.”


Ertesi sabah, kitabın yazarı Sevgili Pune’ye masalı anlatmak istediğimi söylerken aylar boyunca dinlediğim ninninin YouTube kaydını gönderdim. “Masallarını okurken bu ninniyi içimde duyuyorum. Sanki bir çölün koynundan yükseliyor da kulaklarıma erişiyor. Sanki kadim zamanlardan bir çöl kadını ezgisini kulağıma fısıldıyor.” dedim. Bu konuşma üzerine yaşam bana hediyesini sundu. Pune, kitabında yüzyıllar boyunca dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılan İran masallarını kendi üslubuyla yeniden yazmış. YouTube kaydını gönderdiğim ninni ise Pune’nin çocukluğunda babaannesinin ona mırıldandığı ninnilerden birisiymiş. “Bu ninniyi bize babaannem söylerdi” dedi Pune. Bunu işittiğimde başımın tepesinden ayaklarımın ucuna kadar bir solukluk titredim. O andan itibaren başka bir masal anlatamazdım. Pune’nin yazdığı masalları yeniden derleyerek kendi versiyonumu oluşturmak istediğimden emin oldum. Kıymetli yazarın rızasını aldıktan sonra anlatmak istediğim masala* hazırlanmaya başladım. Oğlumun uykuya daldığı her an yazarak, çizerek, boyayarak geçti. Şimdi defterime baktığımda sabah ezanına karışan bir ninni sesi işitiyorum.


Her bir imgesi içime siniyordu da masalın sonunu bir türlü getiremiyordum. Festival zamanı yaklaştığında sevgili müzisyen dostum Taner ile prova almaya başladık. Masalı tüm ayrıntıları ile görebilmek için gözlerimi kapatıyordum ve gördüklerimi anlatıyordum. Dostum anlattıklarımı dinliyor, dinlerken masaldan duyduğu müzikleri enstrumanlarıyla çalıyor ve içine düşen şarkıları güzel sesiyle söylüyordu. Masalın sonunu getirmek benim için doğum yapmak gibiydi. Kendimize masalın diyarında kaybolma izni verdik ve o kayboluş hâlimizde anlattığım imgeler ile çaldığı müzikler omuz omuza verip masalın sonunu doğurdu. Sonrasında üzerine hiç konuşmadık, ben ninniyi söyledim; Taner gözlerini kapattı.


2022 yılının haziran ayında ikincisi düzenlenen Evvel Zaman Masal Şenliği’ndeki anlatı mekânlarından bir tanesi Bursa surlarının altı kapısından biri olan Zindankapı Müzesi’ydi. Restorasyon çalışmaları ile ayağa kaldırılan yapının bana göre kendine has bir masalı vardı. Duvarlar adeta duymak isteyenlere bu masalı anlatıyordu. O akşam surların içinde bir ninni**yankılandı. Ben duydum. Duyduğum ninniyi söyledim. Dostum, enstrumanı balabana nefesini üfledi. Oğlum sesimizi dinledi. Masalı anlatmayı bitirdiğimizde mabedimdeki aynadan bir suret gülümsedi. “Çok yoruldun zeytin çiçeğim, hadi artık uyu” dedi. Bir çift göze baktım aynamdan ve kapattım gözlerimi.


O akşamın üzerinden aylar geçmiş olsa da masalın üzerimdeki tesiri hiç eksilmedi. Kitabın kapağını bir daha açmadım. Zindankapı’ya bir daha gitmedim. Fakat bazı pazar sabahlarında oğlumun elinden tutar göl kenarına giderim. Gölün yüzüyle göğün yüzünün birleştiği çizgiyi bakışlarımla severim. Oğlumu salıncakta sallarım, mekeleri bekleriz. Her seferinde gelirler ve söylerler ninnimizi:


“Seveyim güzel gözlerini, uyu zeytin çiçeğim.”

Bugün oğlumun birinci yaş günü. İyi ki…


* Kitapta geçen Nigar ve Ayçehre masalları bizim anlatımızda birleşti, dönüştü ve kendine has bir hâl aldı. Adını Ayçehre koyduğum masalı bir daha anlatmadık.


**Yazıda geçen ninni:



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Güzel Necibem dilerim ki, Ayçehreyi bir daha anlattığında bende olayım orda hatta gölün yüzüyle göğün yüzünün birleştiği yerde selam edelim bizde uykudan uyanan tüm çiçeklere ????
    CEVAPLA
  • Misafir Ah Necibe sen hep yaz ????
    CEVAPLA
  • Misafir Teşekkür ederim ♥️????
    CEVAPLA
  • Misafir Bır solukta okudum Necibe'm ❤️ Devamını dilerim içimi ısıttın.
    CEVAPLA
  • Misafir Teşekkür ederim ♥️
    CEVAPLA
  • Misafir Nefis bir yazı ve nefis bir ninni...
    CEVAPLA
  • Misafir Teşekkür ederim ????
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.