“Biz bu mesleği neden ve ne için seçtik ki?!”
Kızgınız... Hepimiz bir şekilde bir şeylere hep kızgınız... Hangi meslek dalında olursak olalım, işimizi bir şekilde layıkıyla yerine getirenler olduğuna inandığımız gibi, hiç hakkı olmadan bir yerlere gelmiş insanları görüyoruz ve ne kadar kendimize engel olmaya çalışsak da kızıyoruz... Sisteme, racona ama en çok da kendimize...
“Ben bir gazetenin yaşam sayfasında editör olarak çalışıyorum.
Size sormak istediğim bir soru var. Ülkemizde bir sosyal “Bilim dalı” bile olmayan Halka İlişkiler neden sizce 4 yıl okutuluyor? Bu süre içinde sektörde çalışacak insanlar ne gibi bir “Halkla ilişki” kurma formülü öğreniyor? Halka ilişkiyi hiçbir şekilde kuramayan insan topluluğunun halk için ürünler pazarlaması ne kadar samimi sizce? Ki genellikle büyük markaların ürününlerinin pazarlandığı halkla ilişkiler firmalarını düşünürsek adı üstünde olan mesleklerinin anlamını sorgulamaları gerekli midir? Yani bu anlamda kendisinden binlerce kat zengin olan iş adamlarına haber okutmak için halkla ilişkiler bölümü mezunu olmak bir ürünü satmak için doğru bir yol mu? Ki bahsettiğimiz kitlenin halkla alakası yok…
Ayrıca genellikle benzeri şirketlerde, adım başına 3 tane düşen asgari ücretli, Louboutin ayakkabılı!, beyaz gömlekli çalışanların aldıkları maaş milyarlarmış gibi davranmasının nedenini çok merak ediyorum. Yani racon gereği mi böyle davranılıyor? Sektörde çalışan herkes zengin gibi davranma eğitimi mi alıyor? Türkiye’deki halkla ilişkiler insanlarının deyimiyle “PR’CILAR” eski metotlarla ilerleyerek ne kadar başarılı olabilir gerçekten hiç bilemiyorum. Sektör duayenleri (ki sanırım bir ya da iki tane) çok ileri yaşlarda olduklarından şuan ki kitle iletişim araçlarından bi haberler… Hala telefonla arayıp “Mail geldi mi?” diye teyit almak isteyen “PR’cılar” var… Bu sistem sizce ne kadar mantıklı?” Rumuz: Editör
Şimdi hepinizin üniversite yıllarınıza dönmenizi istiyorum... Hanginiz ilerde yapacağınız mesleğinizi bilerek üniversite tercihinizi yaptınız? Üniversiteden mezun olduktan sonra her gün ne işle uğraşacağınızı hanginizin gözlemleme şansı oldu? Seçeceğiniz işle uğraşanlar ne yapar, bir günlerini nasıl geçirir hanginiz biliyordu?
Rumuz ister editör olsun, ister finansçı, ister insan kaynaklarcı, ister üretimci... Halka ilişkiler ile ilgili yerlere kendi mesleğinizin jargonunu koyup rumuz editörün yazdıklarını okumayı deneyin bir de... Haykırışımız hep aynı değil mi?!
Peki ya sonuç? İşimle mutluyum diyemeyen, düzene kızan, sorgulayan ama yine de her gün yaptığı işi yapamaya devam eden bizler... Bu saatten sonra yapılacak çok da bir şey kalmadığına inandığımızdan, ya bu deveyi güdeceksin ya da bu diyardan gideceksin diye kestirip atan bir çalışan topluluğu... Seçeneklerimiz sadece bundan mı ibaret? Ya bu deveyi güdmek ya da bu diyardan gitmek kadar basit mi?
“Asla” kelimesini kullanmayı hiç sevmem... Çünkü insan neye “Asla” derse başına gelir, bilirim, deneyimle sabit... Tek bir cümle dışında, o da; “Ben bu deveyi asla güdmem, bu diyardan da asla gitmem!” Çünkü bilirim ki ben tekim ve öncekiler ne şekilde davranmış olursa olsun ben farklıyım ve BEN, sistemi tek başına değiştirecek kadar da güçlüyüm!
Bu demek değil ki, amacına giden yolda deveyi güdme.. Tabii ki de güd... Zaten varolabilmen için bir süre bu deveyi güdmen gerekir.. Ama bazı şeyleri değiştirebileceğin zaman geldiğinde de, işte o gün, sen kendin ol... Faklılığını ortaya koy. Ve bugüne kadar gelmiş olan sistemi, SEN, olması gereken ve doğru şekilde değiştir...
Hayatta hiçbir şey kolay olmadığı gibi; yürüdüğün yolda devam etmek ve hayatta kalabilmek de hiç ama hiç kolay değil... Şimdi seçim senin; tamam mı yoksa yola devam mı?
***
İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.
işimlemutluyum@mujdeozenen.com
diyelim@işimlemutluyum.com
YORUMLAR