"Herkes yöneticidir..."

Evet doğru okuyorsunuz "Herkes yöneticidir". Her ne kadar çoğu zaman farkında olmasak da hepimiz birer yöneticiyiz. Kariyerimizi, işimizi, ilişkilerimizi, ailemizi, kendimizi, kısacası hayatımızı yönetiyoruz. Peki ama nasıl yönetiyoruz?


"Şu an bir işim yok ama gelecekte işimle mutlu olmayı istiyorum. İşte benim cevabım bu ve bunu çok çok istiyorum. Sizin işinize duyduğunuz sevgiyi ben de istiyorum ve bunu yakalarsam çok başarılı olabileceğime inanıyorum. Ama..." Rumuz: Yeni mezun


Yukarıda sizinle bir bölümünü paylaştığım e-postayı, çok kısa da olsa tanıma fırsatı bulduğum ve şu an okurum olan, dünyaya pırıl pırıl gözlerle bakan ve ileride çok başarılı olacağından emin olduğum bir yeni mezundan aldım. İlk işinden birinci ayın sonunda çıkartılmış olması nedeniyle bundan sonrası ile ilgili duyduğu korku ve endişe vardı okuduklarımda. Ve o üç harften oluşan ufacık bir "AMA" bunu o kadar net anlatıyor ki.. Ve ben o "ama"ya çok takıldım. Neden derseniz...


Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce bir seyahatim sırasında İdil Türkmenoğlu'nun “Pozitif Yönetim” kitabını okuma fırsatım olmuştu. Kitap aslında daha önceden bildiğim ve hepimizin de büyüklerimizden duyduğu bir gerçeği hatırlattı . “Kendini doğrulayan kehanet”... Hani büyüklerimiz derdi ya: “Aklıma gelen başıma geldi. İşte aynen bu. Birinin kendi veya diğerleri hakkındaki inançları, onlara ve kendine nasıl davrandığını belirliyor. Aynı zamanda da, inandığı şekilde davranışlarla ve olaylarla karşılaşmasına sebep oluyor.


Maalesef, ne kültür olarak ne de yaratılış olarak pozitif düşünmeye meyilli değiliz. İnsanoğlu olarak, hayatta kalmak bizim en temel varoluş amaçlarımızdan biri olduğundan, başımıza kötü bir şeyler gelmesine karşı hep hazırlıklı olmak adına sürekli kafamızda senaryolar yaratıp, bunları düşünmeye ve uygulamaya koyuyoruz. Ama aslında düşündüklerimiz, yaşadıklarımız oluyor. Farkında bile değiliz! İşte bu nedenle, yaşadığımız olumsuz deneyimlerden çok olumlulara odaklanmalıyız. Ailemize, yönettiğimiz çalışanlara kısacası herkese ama en önce de kendimize, nasıl bir insan olmak istiyorsak o şekilde davranmalıyız. Çünkü, nasıl biri olduğumuzu düşünüyorsak, zamanla bir de bakmışız ki o kişiyiz. Tutkularımızı keşfetmek de bu noktada çok önemli. Çünkü tutkularımızı keşfettikçe nasıl bir insan olduğumuzun daha çok farkına varabiliyor ve tutkularımızın peşinden gittikçe de daha pozitif ve mutlu bireylere dönüşüyoruz...




Kitapta çok ilgimi çeken bir egzersiz de oldu. Egzersizin adı “En İyi Ben”... Güçlü yönlerinizi keşfetmek, farkındalığınızı arttırmak için çevrenizdeki 20 kişiye siz de en çok beğendiği üç özelliği örneklerle vermesini istiyorsunuz. Bence her bireyin, çalışanın, yöneticinin hayatında mutlaka bir kere uygulaması gereken harika bir egzersiz. Eminim bir çoğunuz geliştirmeniz gereken yönlerinizi biliyorsunuz ama ya güçlü yönleriniz... Oysa, geliştirmemiz gereken yönlerimizden çok, güçlü yönlerimize odaklanmamız gerekiyor..


Hiçbir şey için, hiçbir zaman geç değildir... Gelin, bugünden başlayarak POZİTİF YÖNETİCİLER OLALIM ve hayatımızı POZİTİF YÖNETELİM! Bundan sonra başımıza korktuğumuz değil istediğimiz gelsin!


Mahatma Gandhi’nin aşağıdaki sözleri sanırım tüm yazdıklarımın harika bir özeti olacaktır...


Hepinize pozitif bir hayat dilerim...



Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur.

Sözleriniz pozitif olsun, çünkü sözleriniz davranışlarınız olur.

Davranışlarınız pozitif olsun, çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur.

Alışkanlıklarınız pozitif olsun, çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur.

Değerleriniz pozitif olsun, çünkü değerleriniz kaderiniz olur.


Mahatma Gandhi


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.