Bedenlenmiş melek: Deniz Seki
İşte karşımda duruyor. Birkaç kere, ofise geldiğinde karşılaşmıştık. Küçük bir “Merhaba, nasılsınız” dışında bir sohbetimiz olmadı. Esma-ül Hüsna ve meleklerle ilgili yaptığım çalışmayı duyup, katılmak istediğinde, başta tereddüt etmiştim. İşin açıkçası, tanınmış kişilerle çalışmak pek istediğim bir şey olmuyor. Burada yaptığımız çalışmalarda tüm maskeler düşüyor. Kişinin özü ortaya çıkıyor. Bunu kaldırmak, taşımak, hayatının sorumluluğunu almak, gölge yanlarını kucaklamak, “kabul ediyorum” demek, her yiğidin harcı değil. Hele topluma mal olmuş biriyseniz, bu daha da zor olabiliyor.
Ama Esma -ül Hüsna istemiş birini geri çevirmem mümkün değil.
Çalışma sırasında, gözlerinin ta içindeki ışık dikkatimi çekti önce. O kadar derin ve anlamlı bakıyordu ki... Yaşadığı zor deneyimlerden bahsetti. Kısmen biliyor olsam da, yaşayan kişi çok daha farklı hisseder ve anlatır. Dışarıdan davulun sesi hep güzel gelir hepimiz için. Anlatırken, cümlelerinin hiçbirinde, şikayet, isyan , en nefret ettiğim “Neden ben?” sorusu yoktu. Tam tersi, neler fark ettiğini, neler öğrendiğini anlatıyordu. İşte benim için en güzel işaret. Tüm olanlara rağmen, hala, yaratana ve kendine olan inancını yitirmemek.
Durum böyle olunca, siz kim olursa olsun, saçınızı süpürge edersiniz. Çünkü, çok keyifle ve başarıyla ilerlemenin işaretidir bu!
Ruhsal okuma çalışmasını yaparken, kendi tekamülü için yedi özel Esma-ül hüsnasını belirlediğimizde, ona duyduğum saygı bir kez daha arttı. Esma-ül hüsnaları masamızda dururken, O’nu, hayat seçimlerini daha iyi anladım. Yakın geldi bana. Aynı olmasa da, neredeyse bir Türk filmini aratmayacak ya da en az 10 sezonluk bir diziye malzeme olacak hayat hikayem var. Ben de çok sonraları, bazı şeyleri neden yaşadığımı sorduğumda, cevaplar almaya başlamıştım. O cevaplar gelmeye başladığında, her şeyin, herkes için, her zaman “karma” olmadığını anladım. Yani, illa ki ektiğimizi biçmek diye bir şey yok.
Kimi karanlık olmayı seçerken, kimi ışık olmayı seçer. Kimi deniz feneri olmayı, kimi de o deniz fenerinin ışığıyla yol bulmayı seçer.
Tanrı nefesini üflemeden önce sorar, “Emin misin?” “Evet” deriz. Çünkü hizmet etmek isteriz. Ve bize nefesini üfler. Yeryüzüne ondan bir parça olarak düştüğümüzde, hem tekamül etmek yani öğrenmek, hem de değişmek ve büyümek için geliriz. Kimimiz kendisi için buradadır, kimisi ise, hem öğrenmek hem öğretmek için.
İşte misyonu öğretmek olanlar, muazzam yaşam deneyimleri seçerler. Hani nerdeyse “Bu kadar da olmaz” dedirtecek şekilde. Bu kadar da olmaz dediğim kişilerde, bizi kızdıracak şekilde bir bağışlama, merhamet görürüz. Anlamakta zorlanırız. Nasıl bu kadar şey yaşıyor ve hala sevebiliyor, affedebiliyor diye.
İşte ben karşımda böyle biri olduğunda, onun için söylenebilecek tek şey olduğunu düşünürüm: “Bedenlenmiş bir melek”. Hepimiz yaşamımız için bir şeyler seçeriz ama, kimi yaşam deneyimlerini seçerken, hepimiz için seçer. Ve benim gönlümde birinci seçilir. Her ruhun harcı değildir. Hele hele, insanların bu kadar gözünün önünde olup da, hepimiz için seçtiği bu sınavları vermek. Ve yine deneyimlerimden biliyorum ki, içine akıttığı her gözyaşı için, bir sevinç okyanusu olacak yaşamında. Ödülü ise çok daha büyük…
Bedenlenmiş melekleri hemen tanırsınız. Merhamet ve sevgi ışığı yansıtırlar. Ne olursa olsun kızamaz, yargılayamaz ve anlamaya çalışırlar. En sık söyledikleri şey ise, “Ben bu insanları anlamıyorum” olur. Gerçekten anlamazlar. Bir insanı kırmak, kendi egoları için bir insanı harcamak, onların asla ama asla yapmayacakları bir şeydir. Onlar her sabah, hepimiz için uyanırlar. Onlar düşlerini, hepimiz için görürler. İnanılmaz verici olurlar (maddi ve manevi ). Onlar için hiçbir zaman “ben” yoktur; “biz” vardır. Küçücük bir sevgi için, çok daha fazlasını verirler. Çünkü onların dünyası, bir masal dünyasıdır. Onlar sevgisizliğin karşısında sevgi, karanlığın karşısında ışık olmak için burdalardır.
Bu yüzden bazı deneyimler karma değildir. Belki sonucu belirleyemeyiz. Anlamsız gelebilir bakarken, ya da yaşarken. Ama yaratanın planı tıkır tıkır işler. Tek bir hata bile yoktur. Diyebilirsiniz ki, “O zaman İsa neden çarmıha gerildi, yaratan neden izin verdi ?” Hikayenin öncesi vardır. Nedense o kısmı es geçeriz. Oysa İsa bir gece önce uyarılmıştır. Olacakların bilgisi verilmiştir O’na. Ve O, kendi seçimiyle kalmıştır. Kendi seçimiyle gitmiştir. Çünkü, “herkes” için orda olduğunu biliyordu. Birlik bu demek.
Dün akşam rüyamda bana söylendiği gibi “Her şey, her zaman daha iyiye gidiyor”. Aksi düşünülemez bile. Yaşanan her şeyi onurlandırmak lazım. İşte bu, gözleri ışıl ışıl bana bakan, şimdilerde güzel bir dost olan, sevgili Deniz Seki için de geçerli. O bence, bedenlenmiş bir melek
Mesela bir erkek sanatçı, benzer bir şey yaşamıştı… Kişisel fikrim, bu kişi, kendi deneyimini, kendi karmasını yaşadı.
Ama Deniz için aynı şeyi düşünmüyorum. Ayrıca bu iki olaya baktığımda benim gördüğüm, basın ve yasalar dahil, toplumun, aynı deneyimi yaşayan kadına, bir erkekten daha farklı bakıyor ve yargılıyor olması.
Rüya 1
Işık Hanım Merhabalar,
Düzenli olarak rüya gören biriyim. Ama geçen akşam çok farklı bir rüya gördüm. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Rüyamda çok yakın bir arkadaşımla birlikte, kalabalık bir sınıfta sınav oluyordum. İşin ilginç yanı, ben sınava hiç çalışmamışım ve soruları hiç çözemiyorum. Yakın arkadaşımdan yardım istiyorum. O da bana yardım edecek, ama vaktimiz kısıtlı. Çok endişeli ve umutsuzdum. Sınavda, “Yarınki sınava daha iyi hazırlanırım” diye de ayrıca düşünüyordum. Çok garip bir rüyaydı… Işık Hanım, okulumu bitireli 4 sene oldu. Yani sınavlık bir durumum yok ki böyle bir rüya göreyim:) Değerli fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
CANAN O.H.
Sevgili Ht Hayat Dostu,
Rüya görmek gibisi var mı? Ne kadar şanslısın. Biliyor musun? Rüyaları hatırlayarak uyanıp, bir başkasıyla paylaştığımızda bile, iyileşme olmaya başlıyor yaşamımızda.
Sınavlar rüyalarımıza girdiğinde, bu, bizim yaşam deneyimlerimizden öğrenmemeyi seçtiğimizi gösterir. Bir durum, bir deneyim, bir duygu, tekrar tekrar önüne geliyor olabilir. Acaba ne olabilir? Bir geçmişe yolculuk yap bakalım. Yaşam yoluna dışarıdan şöyle bir bak. Hep ne olmuş hayatında ve olmaya devam ediyor? Yakın arkadaş… Demek ki, ilişkiler konusunda öğrenmemiz gereken şeyler var. Acele ediyor olman, artık bu durumu iyileştirme isteğini gösteriyor.
Olsun o halde.
Rüya 2
Merhaba Işık Hanım,
Ben geçen akşam rüyamda, sarı bir piton yılanı gördüm. Evimin içine girmiş. Bir ara yatak odamda kayboluyor. Koridordan yatağın altına bakıyorum, oraya mı kaçmış diye. Tam o sırada, ayağımda bir yanma hissediyorum. Bir bakıyorum, ayağımın altında bir valiz, valizin içinde yılan. Yorumlar mısınız lütfen, sıkıntılarımla ilgili mi? Çok merak ediyorum.
Sevgili Ht Hayat Dostu,
Yılan pek çok kişiyi korkutur. Oysa, rehber rüyalardaki en önemli sembollerden biridir. Gücü temsil eder, ruhsal gücümüzü. Ruhsal gücümüz ne demek?
Duygularımızı ifade etmek, “hayır” diyebilmek, kararlarımızı hayata geçirmek, yeteneklerimizi kullanmak, teslimiyet ve güven içinde olmak demektir. Burada sarı renk, yaratanı ve aynı zamanda sezgileri temsil ediyor. Sezgilerini dinlemek, sana kazandırabilir. Yaratanla ilgili inançlarını gözden geçir. Çünkü bu inançta, kendi isteklerini hayata geçirme konusunda taraflar var. Yani şöyle; bunu yaparsam yanlış yapar mıyım? vs… Valiz ise, artık bu konuda düşünce ve inançlarını toparlaman gerektiğine işaret ediyor.
Yılan aynı zamanda, içindeki kadın ve erkek enerjiyi sembolize eder. Bu rüyalar da, eril ve dişil tarafımızın bütünleşmesi anlamına gelir ki, oldukça güzel bir şeydir. Bütünleşme, kendi cinsel kimliğimizi kabul ettiğimiz anlamındadır.
Rüya 3
Merhaba Işık Hanım,
Çok fazla uzatmadan yıllar önce, yani daha çocukluğumda gördüğüm bir rüyayı sizinle paylaşmak istiyorum ve yorumunuzu bekliyorum. Şu anda 29 yaşında evli ve bir çocuk annesiyim. Anlatacak olduğum rüyayı çok eskiden daha cocuklugumda gormustum ve omur boyu unutamadigim tek ruyam diyebilirim.
Ruyam: Doğdugum kasabanın merkezindeki bir sokaktan geçiyorum, birkaç tane küçük bakkal var etrafımda o mekanlar hala şu anda orada işletiliyorlar. Gece karanlığında tek başıma yürüyorum, etrafta kimse yok, sokak ıssız. Peşimden (tam arkamda) bir adam hızlı adımlarla - yürümek ve koşmak arası geliyor. Sanki beni izliyordu, döndüm ve baktım korkarak. Adamın yüzünü çok net olmasa da nete yakın bir şekilde hatırlıyorum. Rüya bu kadar kısaydı ve gerisini hatırlamıyorum veya uyanmıştım belki ama çok etkilenmiş olmalıyım ki bugüne kadar unutamadım! Sonuç olarak o rüyamdaki adam, benim şu andaki evli olduğum eşimin babasına çok benziyor!
Sevgili Ht Hayat Dostu,
Yıllar geçse de hatırladığımız rüyalar bizim yaşamımız için çok öenmlidir. Mutlaka bir şeylerin iyileşmesine ve farkedilmesine ihtiyaç vardır.Yaşadığın yerde çocukluğunda seni etkileyen bir deneyim olmuş.Sanırım pek kimseyle paylaşmadın.Paylaşmadığın için de rüyana yansımış ve hala ne olduğunu merak ediyorsun.Burada ki merak artık bu durumdan o yaşadığın olay her neyse ondan özgürleşmen gerektiğine işaret ediyor.
Eşinin babası geçmişteki kişiyi sana hatırlatıyor olabilir. Mutlaka bu konuda bir yardım gerekebilir. Burda daha fazla özele girmeyeceğim.Arzu edersen beni arayabilirsin.
Aşk’la
YORUMLAR